Translation of "Yanı" in French

0.008 sec.

Examples of using "Yanı" in a sentence and their french translations:

Birinci yanı şu

La première partie est que

Hemen yanı başımızdaki Çin

La Chine juste à côté de nous

Bu konunun 2 yanı var

ce sujet a 2 faces

Ve aile yanı bakımı desteklemek.

et en préconisant l'accueil en milieu familial.

Onun özel bir yanı var.

Elle est singulière.

İngilizcenin yanı sıra Fransızca konuşabilir.

En plus de parler anglais, il sait parler français.

Bir altıgenin altı yanı var.

Un hexagone a six côtés.

Orada, asistanlarımızı görünmez yapmanın yanı sıra

où nous faisons non seulement disparaître les assistants,

Yönlendirmenin işleri basitleştiren bir yanı var.

à rediriger votre attention vers ce qui compte vraiment.

Bunun yanı sıra etle beslenen yarasa

en plus, une chauve-souris nourrie de viande

İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.

En plus de l'anglais, il parle aussi l'allemand.

İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

- Elle parle l'anglais ainsi que le français.
- Elle parle l'anglais et le français également.

İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.

- À part l'anglais, il parle deux langues.
- Il parle deux langues en plus de l'anglais.

Onun onunla ortak bir yanı yoktu.

Elle n'a rien de commun avec lui.

Bunun yanı sıra 51 yıl önceki teknolojiyle

De plus, avec la technologie il y a 51 ans

Nancy Paris'in yanı sıra Londra'ya da gitti

Nancy est allée à Londres de même qu'à Paris.

Tom İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşabilir.

Tom sait parler allemand aussi bien qu'anglais.

Müzisyen Japonya'nın yanı sıra yurtdışında da ünlüdür.

Le musicien est aussi célèbre à l'étranger qu'au Japon.

O, bilginin yanı sıra bana tavsiye verdi.

Elle me donna des conseils ainsi que des renseignements.

Müziğin yanı sıra o sporları da sever.

Il aime le sport en plus de la musique.

İngilizcenin yanı sıra Tay dili de konuşabiliyor.

Il parle aussi bien thai qu'anglais.

Mutfakta robot kullanmanın rahatsız edici yanı nedir?

Quel est l'inconvénient d'utiliser des robots pour le travail en cuisine ?

Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.

En plus de ça, je ne sais pas danser.

Fransızca Fransa'nın yanı sıra İtalya bölgelerinde konuşulur.

Le français est parlé en quelques endroits d'Italie et en France.

Öğretmenimiz İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

Notre professeur parle aussi bien français qu'anglais.

Bu ikisinin çok az ortak yanı var.

Ces deux-là n'ont pas grand-chose en commun.

İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra, Almanca konuşabilir.

Il parle allemand, mais aussi anglais et français.

Tom ve Mary'nin birçok ortak yanı var.

Tom et Mary ont beaucoup en commun.

Fakat renk, ulusal kimlik ifadesinin yanı sıra,

La couleur peut aussi, au lieu de montrer une identité nationale,

Ama alevlere bakmanın büyüleyici bir yanı da vardır.

Mais c'est aussi magique de regarder les flammes.

Chobani’nin en önemli yanı benim için şu oldu:

À mes yeux, le meilleur de Chobani

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

En plus de ses cicatrices aux oreilles et sur les bras, elle marche en boitant,

Bunun zor olan yanı, aşağıdayken yönümüzü belirlemek olacak.

La difficulté sera de maintenir le cap une fois en bas.

Tabi bunun yanı sıra ücretli üyelikleri de var.

Bien sûr, ils ont également des adhésions payantes.

O İngilizcenin yanı sıra, Almanca ve Fransızca bilir.

Il parle allemand et français, sans compter l'anglais.

Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

Monsieur Nakajima peut, en plus de l'anglais, parler couramment allemand.

Zaman yalanın yanı sıra gerçeği de ortaya koyar.

Le temps dévoile la vérité ainsi que les mensonges.

Çeke miktarı rakamların yanı sıra kelimelerle de yaz.

Inscrivez le montant sur le chèque en lettres et en chiffres.

Kölelerden çalışmanın yanı sıra genellikle şarkı söylemeleri bekleniyor.

On demande généralement aux esclaves de chanter tout en travaillant.

Bunun en güzel yanı size oyuncaklarla oynama fırsatı sunması.

Le meilleur à ce sujet est que cela implique de jouer avec des jouets.

Bunların yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış bir olay var

Il y a aussi un incident scientifiquement prouvé

Diğer sera gazlarının yanı sıra, atmosfere karbondioksit salınımı yapılır,

ainsi que d'autres gaz à effet de serre comme le méthane et l'oxyde de diazote,

Enerji kaynaklarına güvenmenin yanı sıra yeniden kullanılabilir ürünleri seçerek

énergie renouvelables propres telles que le soleil, l'air et l'eau en plus d'une réduction

Hepimiz şimdiki zamanın yanı sıra geçmişle ve gelecekle bağlandık.

Nous sommes tous en relation avec le passé, le futur ainsi qu'avec le présent.

Arabasını iki yanı ağaçlı yolun ortasına koydu ve uyudu.

Il abandonna la voiture dans une allée et se mit à courir.

Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.

- Ce n'était pas seulement un chirurgien, mais c'était également un écrivain célèbre.
- En plus d'être chirurgien, il était aussi un écrivain célèbre.

Bu sayede de dengeli bir dönüş ekseni eğikliğinin yanı sıra,

qui a permis à la Terre d'avoir une inclinaison axiale stable

Döllenmeyi azaltır. Et tüketimini azaltmanın yanı sıra hayvancılık beslemesini değiştirmek

réduit la fertilisation Changer l'alimentation du bétail en plus de réduire la consommation de viande

Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?

Ne vous ont-ils pas enseigné le sens commun aussi bien que la dactylographie à l'école où tu as étudié ?

Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır.

En plus d'être un physicien reconnu, c'est un grand romancier.

Hava o gün soğuktu, ve bunun yanı sıra, yağmur yağıyordu.

Il faisait froid ce jour-là, et en-plus, il pleuvait.

Yanı sıra ordu yönetiminin her yönü; verimli hareket ve tedarik sağlamak;

ainsi que tous les aspects de l'administration de l'armée; assurer un mouvement et un approvisionnement efficaces;

Uzlaşma hükümeti başkanı Fayez al-Sarraj'ın yanı sıra kaybeden adaylar Mareşal

Union européenne et les États-Unis ont également salué l'accord et appelé

Milyon tona ulaşacak. Ekonomistler, Irak limanının üçten fazla sağlamanın yanı sıra ,

iraquien bénéficiera d'avantages estimés à 15 milliards Un dinar par mois en plus

Olacak. Asya'da, büyük şehirler Doğu Çin'in yanı sıra Hindistan ve Japonya'da

se noiera alors que la ville de Venise disparaîtra de la carte En Asie, les grandes villes vont inonder dans l'

Karısı iki çocuğunun yanı sıra şimdi kocasının dedesine de bakmak zorundaydı.

Sa femme devait maintenant prendre soin de son grand-père, pour ne rien dire de leur deux enfants.

Sincaplar böcekler ve mantarların yanı sıra tohumlar ve fındıklar da yer.

Les écureuils se nourissent de graines et de noix, ainsi que d'insectes et de champignons.

Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.

Mais le truc, je peux le faire comme ça.

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

Je n'en discerne pas la profondeur. C'est le danger de ces tunnels.

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

L'avantage de cette méthode, c'est qu'on reste en hauteur. C'est plus facile de maintenir le cap.

Bunun yanı sıra Bizans için çok önemli kutsal emanetlere de ev sahipliği yaptı

En outre, il abritait des reliques sacrées très importantes pour Byzance.

Eşinin onun taklidini yapması ise, güzel örnek eğlenceli bir aile olmasının yanı sıra

L'imitation de sa femme, en plus d'être une famille amusante, en est un bon exemple.

- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
- O, İngilizce öğrettiği gibi matematik de öğretiyor.

Il enseigne les mathématiques aussi bien que l'anglais.

Ihtiyaç duyar . Kuşkusuz, farklı alanlarda uzmanlaşan ve her planda söz sahibi olanların yanı sıra

développeurs et de comptables. Certainement les pourvoyeurs de capitaux en plus des

- Tokyo ile birlikte, Osaka bir ticaret merkezidir.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.

De même que Tokyo, Osaka est un centre de commerce.

- İngilizceye ek olarak, Almanca ve Fransızca biliyor.
- İngilizcenin yanı sıra, Almanca ve Fransızca biliyor.

En plus de l'anglais, il connaît l'allemand et le français.

Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.

Avec le rappel, on y sera direct. Le problème, c'est qu'il n'y a rien où s'accrocher.

İlki, ek birlik hareketlerinin yanı sıra hastaneler, askeri polislik, savaş esirleri ve ikmal hatlarının güvenliği

la première s'occupait des mouvements de troupes supplémentaires, ainsi que des services auxiliaires tels que les hôpitaux,

- O, ona hem yiyecek hem de para verdi.
- O, ona yiyeceğin yanı sıra para da verdi.

Elle lui donna de l'argent aussi bien que de la nourriture.

- Bay Nakajima İngilizceye ek olarak Almancayı akıcı biçimde konuşabiliyor.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

- Outre l'anglais, M. Nakajima peut encore parler couramment l'allemand.
- Monsieur Nakajima peut, en plus de l'anglais, parler couramment allemand.

- Yalnızca İngilizce değil, Fransızca da konuşabiliyor.
- O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- Sadece İngilizce değil, Fransızca da konuşabilir.
- İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşabilir.

Elle parle non seulement l'anglais mais aussi le français.

- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- Hesaplamalı dilbiliminde birçok dil bilmenin yanı sıra iyi bir bilgisayar kullanım bilgisi gereklidir.

Afin d'étudier l'informatique linguistique, il est nécessaire de connaître différentes langues, cependant, on doit aussi être familiarisé avec l'utilisation des ordinateurs.