Translation of "Yaşamı" in French

0.004 sec.

Examples of using "Yaşamı" in a sentence and their french translations:

Yaşamı tehlikede.

Sa vie est en jeu.

Ve yaşamı sonlandıracak

et cela mettra fin à la vie

Ben yaşamı seviyorum.

J'adore la vie.

Onun yaşamı tehlikede.

Sa vie est en jeu.

Geyik, yaşamı için kaçtı.

Le cerf courut pour se sauver.

Bir bankacının yaşamı zordur.

La vie d'un banquier est difficile.

O, yaşamı için çalışıyor.

Il travaille pour vivre.

Kırsal yaşamı seviyor musunuz?

Aimez-vous vivre à la campagne ?

Onun yaşamı benim ellerimde.

Sa vie est entre mes mains.

Onun siyasi yaşamı sona erdi.

Sa vie politique est finie.

Uyku, yaşamı korumak için gereklidir.

Dormir est essentiel pour préserver sa vie.

Biz yaşamı kendi suretimizde yarattık.

Nous avons créé la vie à notre propre image.

Ay'da yaşamı hayal etmeye çalıştım.

J'ai essayé d'imaginer la vie sur la Lune.

Bütün bir yaşamı avcılık yeteneklerini geliştirmek

Il a passé sa vie à perfectionner ses talents de chasseur

Hindistan Vahşi Yaşamı Koruma Derneğine göre

D'après la Société de Protection de la Faune en Inde,

Aslında insan yaşamı için yaşanabilir olan

peut être habité par les humains,

Hayat dolu bu ormanın bereketli yaşamı

L'abondance de vie frémissant dans la forêt

Gece yaşamı New York'ta daha iyidir.

- La vie nocturne est meilleure à New-York.
- La nuit est plus animée à New York.

Kişisel yaşamı hakkında çok bilgimiz yok.

Nous ne savons pas grand-chose de sa vie personnelle.

Bu kitap İngiltere'deki yaşamı ele alır.

Ce livre traite de la vie au Royaume-Uni.

İnsan yaşamı dışbükeyse, onu optimize edebiliriz.

Si la vie humaine est convexe, nous pouvons l'optimiser.

Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı.

Tom est resté célibataire toute sa vie.

Latince neden bir kişinin yaşamı için önemlidir?

En quoi le latin est-il important dans la vie d'une personne ?

Onun yaşamı, zamana karşı bitmeyen bir yarıştır.

- Sa vie est une course contre-la-montre permanente.
- Sa vie est une permanente course contre le temps.

Kır yaşamı,şehir yaşamıyla karşılaştırıldığında çok huzurludur.

- La vie à la campagne est très tranquille comparée à la vie en ville.
- La vie campagnarde est très paisible en comparaison de la vie citadine.

Ve yaşayacağımızdan daha uzun bir yaşamı tanımamızı gerektiriyor.

et une vie plus longue que celle que nous allons vivre.

Bu yenilikleri Dünya'daki yaşamı geliştirmek için de kullanabiliriz.

peuvent être utilisées pour améliorer la qualité de vie sur Terre.

BU yaşamı süresince bize neler katmış bir bakalım

Voyons ce qui nous a apporté au cours de cette vie

, insan yaşamı üzerinde Antarktika'daki karların erimesinden daha az

impact sur la vie humaine que l'effet de la fonte de la neige antarctique. Cependant

- Sevgi, yaşamı kolaylaştırıyor.
- Aşk, hayatı daha çekilir kılıyor.

L'amour rend la vie plus facile.

Ama insan yaşamı genellikle 100 yıldan daha az sürer.

mais la vie d'un être humain dure souvent moins de 100 ans.

Yaşamı bize veren Tanrı, aynı zamanda özgürlük de verdi.

Le Dieu qui nous a donné la vie, nous a donné également la liberté.

O, onun kişisel yaşamı hakkında hiçbir şey bilmek istemiyordu.

Elle ne voulait rien savoir de sa vie personnelle.