Translation of "Ken" in French

Gidelim, Ken.

Allons-y, Ken.

Ken mutlu.

Ken est heureux.

Ken koşmuyodu.

Ken ne courait pas.

Onun adı Ken.

Son nom est Ken.

Ken kollarını indirdi.

- Ken baissa les bras.
- Ken baissa ses armes.
- Ken a baissé ses armes.
- Ken a baissé les bras.

Ken yanıma oturdu.

Ken s'assit à mes côtés.

Ken ne yapıyor?

Que fait Ken ?

Ken mutlu görünüyor.

Ken semble heureux.

Ken Kyoto'ya vardı.

Ken est arrivé à Kyoto.

Ken, Tom'u soydu.

Ken a déshabillé Tom.

Ken seni arıyordu.

Ken te cherchait.

Ken sizi arıyor.

Ken vous cherche.

Ken, Tom'u küçümsüyor.

Ken méprise Tom.

Onu Ken yaptı.

- Ken l'a fait.
- Ken est arrivé à temps.

Ken ne yiyor?

Que mange Ken ?

Ken yüzmede iyidir.

Ken sait bien nager.

- Mike ve Ken arkadaştırlar.
- Mike ve Ken arkadaşlar.

- Mike et Ken sont amis.
- Mike et Ken sont copains.

- Arkadaşlarım bana Ken diyorlar.
- Arkadaşlarım bana Ken derler.

- Mes amis m'appellent Ken.
- Mes amies m'appellent Ken.

- Sizinle tanışmak hoştu, Ken.
- Tanıştığımıza memnun oldum, Ken.

- Ravi de te connaître, Ken.
- Ravie de te connaître, Ken.
- Enchanté de te connaître, Ken.
- Enchantée de te connaître, Ken.

- Ken tenis oynuyor mu?
- Ken tenis oynar mı?

Ken joue-t-il au tennis ?

- Ken beni satrançta yendi.
- Ken satrançta beni yendi.

Ken m'a battu aux échecs.

- Ken şu anda ne yapıyor?
- Ken şimdi ne yapıyor?

Que fait Ken maintenant ?

- Yankesicilere karşı uyanık ol Ken.
- Yankesicilere karşı uyuma Ken.
- Yankesicilere karşı gözün açık olsun Ken.

Fais attention aux pickpockets, Ken.

Eve geldiğimde, Ken okuyordu.

- Ken était en train de lire quand je suis rentré à la maison.
- Ken était en train de lire quand je suis rentrée à la maison.

Ken hâlâ arabayı yıkamadı.

Ken n'a toujours pas lavé la voiture.

Ken için oy kullandım.

J'ai voté pour Ken.

Ken Seiko'dan daha yaşlı.

Ken est plus vieux que Seiko.

Ken, Tom'dan daha küçüktür.

Ken est plus petit que Tom.

Ken, Tom'un kıyafetlerini çıkarıyordu.

Ken déshabillait Tom.

Ken, Tom'u hayal etti.

Ken a rêvé de Tom.

Ken duvarın üzerinden atladı.

Ken a sauté par-dessus le mur.

Ken trenin gelişini bekliyor.

Ken attend l'arrivée du train.

Ken yardım için bağırdı.

Ken cria à l'aide.

Ken koltuk değnekleriyle yürüdü.

Ken marchait avec des béquilles.

Ken, bir bisiklet istiyor.

- Ken veut un vélo.
- Ken désire avoir une bicyclette.

Ken dün evde miydi?

Ken était-il à la maison hier ?

Ken gömleğini ters giymişti.

Ken a mis sa chemise à l'envers.

Ken kamp yapmayı sever.

Ken aime faire du camping.

Mike ve Ken arkadaşlar.

Mike et Ken sont amis.

Ken gelmek için çok meşgul.

Ken est trop occupé pour venir.

Meg ve Ken bankta oturdu.

Meg et Ken se sont assis sur le banc.

"Ken megul mü?" "Evet,meşgul."

- « Est-ce que Ken est occupé ? » « Oui. »
- « Dieudonné est-il occupé ? » « Oui. »

Ken Bill kadar uzun boylu.

Ken est aussi grand que Bill.

Tom Ken ile alay ediyor.

Tom se moque de Ken.

- Ken'e güveniyorum.
- Ken' e güveniyorum.

Je fais confiance à Ken.

Ken, babası hakkında soruşturma yaptı.

- Ken demanda après son père.
- Ken s'enquit de son père.

Ken her gün futbol oynuyor.

Ken joue au foot tous les jours.

Ken her gün beni arar.

Ken me téléphone tous les jours.

Ken gelecek yıl 15 olacak.

Ken aura 15 ans l'année prochaine.

Ken kazara yanlış otobüse bindi.

Ken a pris le mauvais bus par erreur.

Ken, Tom'u arabayla hastaneye götürdü.

Ken a conduit Tom à l'hôpital.

Merhaba, benim adım Ken Saitou.

Bonjour, je m'appelle Ken Saitou.

Ken bir baş ağrısından şikayetçi.

Ken se plaignit d'avoir mal à la tête.

Ken köpeğine orada beklemesini söyledi.

Ken ordonna à son chien d'attendre là.

Ken senden daha hızlı koşar.

Ken court plus vite que toi.

Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.

Ken désire améliorer son anglais.

Ken ile kavga ettin mi?

T'es-tu battu avec Ken ?

Ken her gün futbol oynar.

Ken joue au foot tous les jours.

Ken Tom'un kız arkadaşını öptü.

Ken a embrassé la fiancée de Tom.

Araba Ken tarafından ne zaman yıkandı?

Quand la voiture a-t-elle été lavée par Ken ?

Ken Yumi'yi karşılamak için parka gitti.

Ken est allé au parc pour rencontrer Yumi.

"Ken meşgul mü?" "Evet, o meşgul."

« Est-ce que Ken est occupé ? » « Oui, il l'est. »

Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.

J'ai invité Ken, Bill et Yumi.

Ken gelecek yıl on beş olacak.

Ken aura 15 ans l'année prochaine.

Ken bu sabahtan beri burada bulunmadı.

Ken n'est pas passé ici depuis ce matin.

Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.

Ken parle comme s'il savait tout.

Ken bir beyzbol oyuncusu olmak istiyor.

Ken veut être un joueur de baseball.

Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.

Ken sauva la face en réussissant à l'examen.

Ken bir sürü Japonca şarkı ezberledi.

Ken a appris par cœur beaucoup de chansons japonaises.

- Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
- Ken veya Tony'den hangisi daha hızlı koşar.

- Qui court le plus vite, Ken ou Tony ?
- Qui court le plus vite, de Ken ou de Tony ?

Ken ve onun erkek kardeşi çok benzerler.

Ken et son frère se ressemblent beaucoup.

Ken ebeveynleri tartıştığında her zaman annesini destekler.

Ken prend toujours la défense de sa mère lorsque ses parents se querellent.

- Dün Ken'le karşılaştım.
- Dün Ken ile buluştum.

J'ai rencontré Ken hier.

Ken dost canlısı bir kişi olarak görünüyor.

Ken a l'air d'une personne sympathique.

Ken erken kalkmayı bir kural olarak benimsiyor.

Ken a pour habitude de se lever tôt.

Hem Ken hem de Meg benim arkadaşlarım.

Ken et Meg sont tous deux mes amis.

Tom ve Ken, bir kapsüldeki bezelyeler gibidirler.

Tom et Ken sont copains comme cochons.

Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.

Ken et son frère se ressemblent beaucoup.

- Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
- Kim daha hızlı koşar? Ken mi, Tony mi?

Qui court le plus vite, de Ken ou de Tony ?

- Ken, temmuz ayı sonunda Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor.
- Ken, temmuz ayının sonunda Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor.

Ken va partir aux États-unis fin juillet.

Ken o kadar çok meşgul ki o gelemez.

Ken est trop occupé pour venir.

Bay Ken Takakura sadece yeni işine alışkın değil.

M. Ken Takakura n'est juste pas habitué à son nouveau travail.

Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?

Qui court le plus vite, Ken ou Tony ?

Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.

Ken semble avoir attrapé un terrible rhume.

Ken bir miktar yumurta satın almak için süpermarkete gitti.

Ken a été au supermarché pour acheter quelques œufs.

Ken, sadece İngilizce değil aynı zamanda Fransızca da konuşur.

Ken n'étudie pas seulement l'anglais, mais aussi le français.

Jane şişman ve kaba ve çok sigara içiyor. Fakat, Ken onun güzel ve çekici olduğunu düşünüyor. Aşkın gözü kördür demelerinin nedeni bu.

Jane est grosse, grossière, et elle fume trop. Mais Ken croit qu'elle est jolie et charmante. C'est pour ça qu'on dit que l'amour est aveugle.