Translation of "Dünyaya" in French

0.010 sec.

Examples of using "Dünyaya" in a sentence and their french translations:

Onları dünyaya yansıtıyorsunuz.

Vous les projetez dans le monde.

Dış dünyaya karşı

Pour le monde extérieur,

Mesajı dünyaya yaydık.

Nous avons diffusé le message au monde entier.

O, dünyaya öfkeli.

Il est en colère après le monde.

O, dünyaya kızgın.

Elle est en colère après le monde.

Fotoğraflar tüm dünyaya yayıldı,

Les photos ont fait le tour du monde

Sıradan dünyaya geri dönüyoruz.

nous revenons au monde normal.

Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda

La nature se révèle à nous de façon unique

Hakikat yanlısı dünyaya ilerleyebiliriz.

à un monde pro-vérité.

Vay be dünyaya bak!

wow regardez le monde!

Tüm dünyaya meydan okuyor

défie le monde

Futbol tüm dünyaya yayıldı.

Le football s’est répandu partout dans le monde.

çocuğun dünyaya gelmesinde yardımcı olan

se réfère à un individu qui aide à concevoir un enfant

Gerçek dünyaya adım atmaya hazırlanıyordum.

je me préparais à faire mon entrée dans le monde.

Hikâyeler dünyaya yön verdiğimiz araçlar.

Les histoires sont nos moyens de navigation dans le monde.

Acımasız bir evrende dünyaya geliyoruz,

Nous sommes nés dans un univers sans pitié,

Dünyaya ulaşabilecek ve milyonların gerçekleştirebileceği

On peut imaginer la diversité des emplois concernés dans le monde

Bu hastalık asla dünyaya yayılamayacaktı

cette maladie ne se propagerait jamais dans le monde

Dünyaya izimizi bu şekilde bırakıyoruz.

la façon dont nous laissons notre marque dans le monde.

Bambaşka bir dünyaya adım atıyorsun.

C'est un monde totalement différent.

- Nerede doğdun?
- Nerede dünyaya geldin?

- Où es-tu né ?
- Tu es né où ?
- Où êtes-vous né ?
- Où êtes-vous née ?
- Où êtes-vous nés ?
- Où êtes-vous nées ?
- Où es-tu née ?

Her gün, göktaşları dünyaya düşer.

Chaque jour, des météorites tombent sur la Terre.

Robotların dünyaya katkı sağlayacağı kesindir.

Il est sûr que les robots vont contribuer au monde.

Biz gezegenimize, dünyaya dikkat etmeliyiz.

Nous devons prendre soin de notre planète : la Terre.

Dünyaya yalnızca bir kere gelinir.

On ne vit qu'une seule fois au monde.

Lise bazen gerçek dünyaya çok benziyor

Le lycée est parfois comme le vrai monde,

Dünyaya derinden ve yakından bakma arzumun,

Mon amour pour contempler le monde en profondeur,

Nelere gücünüzün yettiğini tüm dünyaya gösterin.

mais montrez au monde ce que vous êtes capables de faire.

Bunları tüm dünyaya yaymaya ihtiyacımız var.

sont les éléments que nous devons faire rayonner partout dans le monde.

Ve bir gün tüm dünyaya yayılabilir.

et pourraient un jour recouvrir toute la Terre.

İslamiyeti artık dünyaya yanlış tanıtmaktan vazgeçin

Arrêtez de déformer l'Islam au monde maintenant

çünkü dünyaya en çok benzeyen gezegen

parce que la planète la plus similaire au monde

Leonardo 1452 yılında Floransa'da dünyaya geldi

Leonardo est né en 1452 à Florence

Yağmur ormanları dünyaya birçok faydalar sağlar.

La forêts pluviales apportent de nombreux bienfaits à la terre.

O bir oğlan çocuğu dünyaya getirdi.

- Elle accoucha d'un garçon.
- Elle a accouché d'un garçon.

Kadın bir kız bebek dünyaya getirdi.

La femme mit au monde une petite fille.

Biz daha iyi bir dünyaya inanıyoruz.

Nous croyons en un monde meilleur.

Ve büyük, ışıltılı ve karmaşık dünyaya girecektim.

pour aller dans le grand monde, incroyable et désordonné.

Kuyruklu yıldızdan kopan bir parça dünyaya yöneldi

Un morceau de la comète en route pour la terre

Düz dünyaya inan insanların sayıları gitgide artıyordu

Le nombre de personnes qui croient au monde plat augmente de jour en jour

Steve Jobs Suriyeli bir ailede dünyaya geldi

Steve Jobs est né dans une famille syrienne

Mars yüzeyinden kopan bazı parçalar dünyaya düşmüştü

Des morceaux se détachant de la surface de Mars sont tombés sur la terre

Ve biz de bazı hammaddeleri dünyaya satıyoruz

Et nous vendons des matières premières au monde

Apa Sherpa, 1960 yılında Thame'de dünyaya geldi.

Le Sherpa Apa est né dans le village de Thame en 1960.

Büyük bir asteroid, dünyaya çarpsaydı ne olurdu?

Qu'adviendrait-il si un gros astéroïde frappait la Terre ?

Ama Türklük yine o bir kişiden dünyaya çoğalacaktır

mais le turc augmentera encore d'une personne au monde

68 yılında Aydın-Nazilli'de dünyaya gelen bu adam

Cet homme né à Aydın-Nazilli en 68

Kuyruklu yıldızın dünyaya çarpmak üzereyken atmosfer tarafından parçalandığı

quand la comète est sur le point d'écraser la terre

Bazıları ben bu dünyaya çalışmaya mı geldim derken

Certains disent que je viens travailler dans ce monde

O buralı değil. Başka bir ülkede dünyaya geldi.

Elle n'est pas d'ici. Elle est née dans un autre pays.

Bütün dünyaya- iyi geceler, iyi günler ve günaydın.

Dans tout le monde, bonne nuit, bonsoir et bonjour.

Bugün Meksika'da 11 milyona kadar ulaştı düz dünyaya inananlar

Aujourd'hui au Mexique a atteint jusqu'à 11 millions de croyants dans le monde plat

Vinci kasabasında noterin gayrimeşru çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı

Il a ouvert les yeux sur le monde en tant qu'enfant illégitime du notaire de la ville de Vinci

Dünyaya ilk güvenlik asansörünü gösterene kadar altı kattan fazla

plus de six étages jusqu'à ce que la designer et ingénieur Alicia Otis vienne et

- Tek yumurta ikizleri doğurdum.
- Tek yumurta ikizleri dünyaya getirdim.

J'ai accouché de deux vrais jumeaux.

Dünyaya çarpmak üzereyken bir UFO ara girerek kendini feda etti

quand il était sur le point de frapper le monde, un OVNI a fait une pause et s'est sacrifié

Ya düşünebiliyormusunuz dünyaya yön vermiş iki tane adam ortak çalışamıyor

Pouvez-vous imaginer que deux hommes qui ont donné une direction au monde ne peuvent pas travailler ensemble?

Tüm dünyaya cep telefonu satışların başını çekiyor. Ancak, neredeyse hiç gelir

société domine les ventes de portables dans le monde. Pourtant ils ne font presque aucun

- Bayan Smith ikinci çocuğunu doğurdu.
- Bayan Smith ikinci çocuğunu dünyaya getirdi.

Madame Smith a mis son deuxième enfant au monde.

Daha aydınlık bir dünyaya adapte olmakta zorlandıkları pek çok noktadan biri bu.

L'une de leurs nombreuses difficultés à s'adapter à un monde plus lumineux.

- Şiiler sadece diğer Müslümanlara ve İsrail'e karşı değil, bütün dünyaya karşı bir tehdittir.
- Şiiler yalnızca diğer Müslümanlara ve İsrail'e karşı değil, bütün dünyaya karşı bir tehdittir.

Les chiites ne sont pas seulement une menace pour les autres musulmans et pour Israël, ils sont une menace pour le monde entier.

Yirmi yıl önce dünyaya sızan yeni bir katil yayıldı. Tedavisi ve aşısı yok.

monde s'est répandu il y a vingt ans. Il n'a ni traitement ni vaccin. Le virus

Birçok dille iletişim kurabilme kabiliyetim olmasaydı, dünyaya dair deneyimlerim çok daha sığ olurdu.

Ma perception du monde serait bien plus superficielle sans la capacité à communiquer dans de nombreuses langues.

Düşman olarak gördüğü ve düşman olarak tüm dünyaya ilan ettiği adamla yan yana geliyor

Vient côte à côte avec l'homme qu'il voit comme un ennemi et déclaré au monde entier comme un ennemi

Dün nasıl bugün. Bir Hollywood hikayesinde, Contagion 2011'de ortaya çıktı . Bize dünyaya yayılan,

Comment ça se passe aujourd'hui, hier. Dans une histoire hollywoodienne, Contagion est apparue

Kristof Kolomb bir zamanlar Cümle 47456'daki çocukla tanıştı ve onun gözlerini dünyaya açtı.

Un jour, Christophe Colomb rencontra l'enfant de la phrase 47456 et lui ouvrit les yeux sur le monde.

- O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.
- Gökyüzünün Dünya'ya temas ettiği noktayı bulmak için bir arayışa girdi

Il est parti en quête du point où le ciel touche la Terre.

Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.

C'est la réponse apportée par les jeunes et les vieux, les riches et les pauvres, Démocrates et Républicains, noirs, blancs, hispaniques, asiatiques, amérindiens, homosexuels, hétérosexuels, handicapés et bien portants. Des Américains qui ont envoyé un message au monde que nous n'avons jamais été juste une collection d'individus ou une collection d'états rouges ou bleus. Nous sommes et serons toujours, les États-Unis d'Amérique.