Translation of "Bilmiyorlar" in French

0.004 sec.

Examples of using "Bilmiyorlar" in a sentence and their french translations:

Kuralları bilmiyorlar.

Ils ne connaissent pas les règles.

- Adresimi bilmiyorlar.
- Evime nasıl ulaşacaklarını bilmiyorlar.

Ils n'ont pas la direction de chez moi.

- Onlar hiçbir şey bilmiyorlar.
- Hiçbir şey bilmiyorlar.

Ils ne savent rien.

Onlar henüz bilmiyorlar.

- Ils l'ignorent encore.
- Elles l'ignorent encore.
- Ils n'en savent encore rien.
- Elles n'en savent encore rien.

Japon olduğumu bilmiyorlar.

Ils ne savent pas que je suis japonais.

Onlar bunu bilmiyorlar.

Ils ne sont pas au courant.

Ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Elles ignorent ce qu'elles vont faire.

Hiçbir şey bilmiyorlar.

Ils ne savent rien.

Birisi, “İngilizce bilmiyorlar,” dedi.

On m'a averti qu'ils ne parlaient pas anglais.

Onlar benim adımı bilmiyorlar.

- Ils ne savent pas mon nom.
- Ils ne savent pas mon prénom.

Hatta sebebini bile bilmiyorlar.

Ils ne savent même pas pourquoi.

Onlar onu nasıl yapacaklarını bilmiyorlar.

Ils ne savent pas comment le faire.

Bazen eleştirmenler neyi eleştirdiklerini bilmiyorlar.

Parfois les critiques ne savent pas ce qu'ils critiquent.

Onlar ne eksik olduğunu bilmiyorlar.

- Ils ne savent pas ce qu'ils ratent.
- Elles ne savent pas ce qu'elles ratent.

Onlar Tom'un gidip gitmediğini bilmiyorlar.

Ils ne savent pas si Tom vient.

Ve bu hızlı değişimin zorunlu olduğunu bilmiyorlar.

et ils ne savent pas qu'un changement rapide est requis.

Onları affet, zira onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.

- Pardonnez-leur, car ils ne savent pas ce qu'ils font.
- Pardonne-leur, car ils ne savent pas ce qu'ils font.

Sanırım onlar benim bir yalancı olduğumu bilmiyorlar.

- Je pense qu'ils ne savent pas que je suis un menteur.
- Je pense qu'elles ne savent pas que je suis une menteuse.

Onlar bir yıldız işaretinin nasıl kullanılacağını bilmiyorlar.

Ils ne savent pas comment utiliser un astérisque.

Tanrım, onları bağışla; zira onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.

Père, pardonne-leur, car ils ne savent pas ce qu'ils font.

Yaşlı olanlar genç olanlara göre her zaman daha fazla bilmiyorlar.

Les vieux n'en savent pas toujours plus que les jeunes.

Sınıf arkadaşlarımın bazıları yeni internet kullanıcısıdır; onlar bilgisayar bilimleri hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.

Certains de mes camarades sont des vrais noobs ; ils ne connaissent rien en informatique.

Şu anda birçok öğrencinin bir sözlüğü var ama onu doğru şekilde nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar.

Actuellement, beaucoup d'étudiants ont un dictionnaire mais ne savent pas s'en servir correctement.