Translation of "Annesinin" in French

0.009 sec.

Examples of using "Annesinin" in a sentence and their french translations:

Annesinin tavsiyesini küçümsedi.

Il a bafoué les conseils de sa mère.

O, annesinin arkasında durdu.

Il se tenait derrière sa mère.

Annesinin sağlığı hakkında endişeli.

Elle s'inquiète pour la santé de sa mère.

Bize annesinin resmini gösterdi.

- Il nous a montré la photo de sa mère.
- Il nous montra la photo de sa mère.

Tom annesinin gözlerine sahip.

Tom a les yeux de sa mère.

- Bebek annesinin kollarında mışıl mışıl uyuyordu.
- Bebek annesinin kollarında rahat uyuyordu.

Le bébé dormait profondément dans les bras de sa mère.

Ben annesinin onu azarladığını gördüm.

J'ai vu sa mère le gronder.

O annesinin olduğu kadar güzel.

Elle est aussi belle que sa mère.

Ona annesinin nerede olduğunu sordu.

Il lui a demandé où était sa mère.

Annesinin eski moda fikirleri var.

Sa mère a des idées dépassées.

Ve bebek pembeleşti annesinin kucağında ısındı

elle était rose et se réchauffait sur la poitrine de sa mère

Mary annesinin yemek pişirmesine yardım etti.

Mary a aidé sa mère à cuisiner.

Mary annesinin yemek pişirmesine yardımcı oldu.

- Marie aida sa mère à cuisiner.
- Mary a aidé sa mère à cuisiner.

Echo annesinin dönmüş olmasından çok mutluydu.

Echo était très heureux que sa mère soit revenue.

Tom bize annesinin bir resmini gösterdi.

Tom nous montra une photo de sa mère.

Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.

Jane portait le même ruban que sa mère.

Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.

Mike n'a pas besoin de laver la voiture de sa mère aujourd'hui.

O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.

Il reçut un télégramme disant que sa mère était décédée.

Marie, annesinin Noel ağacını süslemesine yardımcı oldu.

Marie aida sa mère à décorer le sapin de Noël.

Tom annesinin ona gönderdiği her mektubu saklar.

Tom garde chaque lettre que lui envoie sa mère.

Tom annesinin pişirdiğinden başka bir şey yemez.

Tom ne mange rien d'autre que les plats de sa mère.

Tom annesinin Noel ağacını süslemesine yardım etti.

- Tom aida sa mère à décorer le sapin de Noël.
- Tom a aidé sa mère à décorer le sapin de Noël.

O, kız arkadaşının annesinin şemsiyesini ödünç almasını istedi.

Il demanda à sa petite copine d'emprunter le parapluie de sa mère.

Tom annesinin şimdi yemek yemek istemediğine ikna oldu.

Tom est convaincu que sa mère ne veut pas manger maintenant.

O her sabah annesinin mutfakta kahvaltı hazırlamasına yardım eder.

Chaque matin elle aide sa mère à préparer le petit déjeuner dans la cuisine.

O bana annesinin bir kız öğrenci olarak resmini gösterdi.

Elle m'a montré une photo de sa mère en étudiante.

- Bu onun anne tarafından dedesi.
- Bu onun annesinin babası.

C’est son grand-père maternel.

Tom annesinin Noel için ona aldığı gömleği giymek istemedi.

Tom ne voulait pas porter la chemise que sa mère lui avait offerte pour Noël.

- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.

Marie a fait un gâteau sans que sa mère ne le sache.

O, beş yabancı dil konuşur ama o küfretmek istediğinde annesinin dilinde konuşur.

Elle parle cinq langues étrangères, mais quand elle veut jurer, elle parle dans sa langue maternelle.

Jack annesinin değerli bir vazosunu kırdı, ama bilerek yapmadı, bu yüzden o kızmadı.

Jack cassa le vase précieux de sa mère, mais il ne l'avait pas fait exprès, elle ne fut donc pas en colère.

- Tom hem annesinin hem de babasını kaybetti.
- Tom ebeveynlerinin her ikisini de kaybetti.

Tom a perdu ses deux parents.