Translation of "çalışmak" in French

0.014 sec.

Examples of using "çalışmak" in a sentence and their french translations:

Çalışmak, sıkı çalışmak,

C'est du travail, c'est un dur et magnifique travail

Çalışmak zorundayım.

Je dois travailler.

Çalışmak istemiyorum.

Je ne veux pas travailler.

Çalışmak zorundaydım.

- J'ai dû travailler.
- Il m'a fallu travailler.

- Kimse çalışmak istemiyor.
- Hiç kimse çalışmak istemiyor.

Personne ne veut travailler.

Birlikte çalışmak zorundayız,

Nous devons travailler ensemble,

Görüntü yakalamaya çalışmak...

pour la filmer, et c'était...

Konuyu çalışmak zorundayız.

Nous devons étudier la question.

Çalışmak zorunda mıyım?

Dois-je étudier ?

Bugün çalışmak istemiyorum.

Je ne veux pas travailler aujourd'hui.

Arapça çalışmak istiyorum.

Je voudrais étudier l'arabe.

Kotla çalışmak kolaydır.

Il est facile de travailler en jeans.

Tom çalışmak istiyor.

Tom veut travailler.

Burada çalışmak istemiyorum.

Je ne veux pas travailler ici.

Şimdi çalışmak zorundayız.

On doit travailler maintenant.

Seninle çalışmak istiyorum.

- Je veux travailler avec vous.
- Je veux travailler avec toi.

Fransızca çalışmak istemiyorum.

Je ne veux pas étudier le français.

Fransızca çalışmak istiyorum.

- J'aimerais étudier le français.
- Je voudrais étudier le français.

Hastanede çalışmak isterim.

J'aimerais travailler dans un hôpital.

Birlikte çalışmak zorundasınız.

Vous devez travailler ensemble.

Kimse çalışmak istemez.

Personne ne veut travailler.

Hastanede çalışmak istemezdim.

Je n'aimerais pas travailler dans un hôpital.

Ne çalışmak istiyorsun?

- Que veux-tu étudier ?
- Que voulez-vous étudier ?

İngilizce çalışmak zorundaydım.

Je devais étudier l'anglais.

Ben çalışmak istiyorum.

Je veux travailler.

Canım çalışmak istemiyor.

Je n'ai pas envie d'étudier.

Çalışmak özgür kılar.

Le travail rend libre.

Japonca çalışmak zorundayım.

- Je dois apprendre le japonais.
- Il faut que j'apprenne le japonais.

Yarın çalışmak istemiyorum.

Je ne veux pas travailler demain.

Almanya'da çalışmak isterim.

Je voudrais travailler en Allemagne.

Ve anlamaya çalışmak istiyor.

et il est prêt à essayer.

O zor şartlarda çalışmak,

Travailler dans ces conditions difficiles,

Işçilerin çalışmak zorunda kaldığı

les travailleurs devaient travailler

O çok çalışmak zorunda.

Il doit étudier avec application.

Keşke çalışmak zorunda olmasam.

J'aimerais ne pas avoir à travailler.

Tom yarın çalışmak istemiyor.

Tom ne veut pas travailler demain.

Bugün canım çalışmak istemiyor.

Aujourd'hui je n'ai pas envie d'étudier.

- Çalışmak zorundayım.
- Çalışmam gerekiyor.

Je dois travailler.

Yarın çalışmak zorunda kalacağım.

Je dois étudier demain.

Düşünmek değil çalışmak zorundasın.

- Il faut travailler, pas penser.
- Vous devez travailler, pas penser.

Çalışmak yerine TV izledim.

Je regardais la télévision au lieu d'étudier.

Bütün yapabildiğim sessizce çalışmak.

Tout ce que je peux faire c'est travailler en silence.

Tom'un çalışmak isteyeceğini düşünmüştüm.

Je pensais que Tom voudrait le travail.

Neden burada çalışmak istiyorsun?

Pourquoi voulez-vous travailler ici ?

Tom yarın çalışmak zorunda.

Tom doit travailler demain.

Uyanık kalmaya çalışmak zorundasın.

Tu dois essayer de rester éveillé.

Canım bilim çalışmak istemiyor.

Je n'ai pas envie d'étudier les sciences.

METRO'da mı çalışmak istiyorsun?!

Tu veux travailler à METRO ? !

Çok çalışmak zorunda kalacaksın.

- Tu devras beaucoup travailler.
- Vous devrez beaucoup travailler.

Bir adam çalışmak zorundadır.

Un homme doit travailler.

Yaşadığımız sürece çalışmak zorundayız.

- Aussi longtemps que nous vivons, nous devons travailler.
- Durant toute la vie, nous devons travailler.

O, çalışmak zorunda değildir.

Il n'a pas besoin de travailler.

Bugün ders çalışmak istemiyorum.

Aujourd'hui je n'ai pas envie d'étudier.

Seninle çalışmak için görevlendirildim.

On m'a chargé de travailler avec vous.

Daha hızlı çalışmak zorundasın.

- Tu dois travailler plus vite.
- Vous devez travailler plus vite.

Daha hızlı çalışmak zorundayız.

Nous devons travailler plus vite.

Sınav için çalışmak zorundayım.

Je dois étudier pour l'examen.

Bugün çalışmak zorunda mısın?

- Dois-tu travailler aujourd'hui ?
- Devez-vous travailler aujourd'hui ?

O, hastanede çalışmak istiyor.

Il veut travailler à l'hôpital.

Senin dilini çalışmak istemiyorum.

Je ne veux pas apprendre votre langue.

Bugün çalışmak zorunda değilsin.

Tu n'as pas à travailler aujourd'hui.

Hayatın boyunca çalışmak zorundasın.

- Tu dois étudier pendant toute ta vie.
- On doit étudier sa vie durant.

Kimse seninle çalışmak istemiyor.

- Personne ne veut travailler avec vous.
- Personne ne veut travailler avec toi.

Pazar günü çalışmak zorundaydım.

Je dus travailler dimanche.

Çalışmak utanç verici değildir.

Le travail n’est pas honteux.

Bir hastanede çalışmak istiyorum.

- Je veux travailler dans un hôpital.
- J'ai envie de travailler dans un hôpital.

Çalışmak için çok yorgunum.

- Je suis trop fatigué pour étudier.
- Je suis trop fatiguée pour étudier.

Bir hastanede çalışmak istemezdim.

Je n'aimerais pas travailler dans un hôpital.

- Sadece çok çalışmak zorundasın.
- Tek yapman gereken şey çok çalışmak.

Tu dois seulement travailler dur.

Çalışmak zorunda olan tek kişi Tom değildir. Ben de çalışmak zorundayım.

Tom n'est pas le seul qui doit étudier. Je dois aussi étudier.

Doğru içerikte doğru insanlarla çalışmak,

ainsi on crée le bon contenu pour les bonnes personnes,

Eğitimciler diğer harika eğitimcilerle çalışmak

c'est que les enseignants veulent travailler avec d'autres bons enseignants

Ayılmaya çalışmak için yürüyüşe gittim.

J'ai fait une promenade pour essayer de me calmer.

Biz çok çalışmak için zorlandık.

Nous étions forcés à travailler dur.

Onu hastaneye götürmeye çalışmak boşunaydı.

Il était inutile de tenter de l'emmener à l'hôpital.

Onu ikna etmeye çalışmak saçma.

Il est absurde d'essayer de le persuader.

O bir hastanede çalışmak istiyor.

Il veut travailler dans un hôpital.

Üzgünüm, bu gece çalışmak zorundayım.

Désolé, mais je dois travailler ce soir.

Daha çok çalışmak zorunda olacağım.

Je devrai étudier plus intensivement.

Yarı zamanlı çalışmak zorunda kalabilirim.

Il faudra peut-être que je travaille à mi-temps.

Biyoloji testi için çalışmak zorundayım.

Je dois étudier pour un test de biologie.

Bay Norton ile çalışmak keyiflidir.

Monsieur Norton est un employé sympathique.

Bu gece çalışmak zorunda mısın?

- Dois-tu travailler, ce soir ?
- Devez-vous travailler, ce soir ?

Biz birlikte çalışmak zorunda kalacağız.

- Nous allons devoir travailler ensemble.
- Nous allons avoir à travailler ensemble.