Translation of "çalışırım" in French

0.009 sec.

Examples of using "çalışırım" in a sentence and their french translations:

İngilizce çalışırım.

J'étudie l'anglais.

Fransızca çalışırım.

J'étudie le français.

Bazen çalışırım!

J'étudie de temps en temps...

Çok çalışırım.

Je travaille dur.

Yalnızca kütüphanede çalışırım.

J'étudie seulement à la bibliothèque.

Çok fazla çalışırım.

Je travaille trop.

Pazar günü çalışırım.

Je travaille le dimanche.

Bu şirkette çalışırım.

Je travaille dans cette entreprise.

Ben sabahları çalışırım.

Je travaille le matin.

Okulda Fransızca çalışırım.

J'étudie le français à l'école.

Evde Fransızca çalışırım.

J'étudie le français chez moi.

Elimden geldiğince çalışırım.

Je m'exerce chaque fois que je peux.

Bahçede sıkı çalışırım.

Je travaille dur au jardin.

Kendi başıma çalışırım.

- Je travaille seul.
- Je travaille seule.

Ben dışarıda çalışırım.

Je fais de l'exercice.

Tom için çalışırım.

Je travaille pour Tom.

- Ben çok az çalışırım.
- Çok az ders çalışırım.

J'étudie très peu.

- Ben pazar günü bile çalışırım.
- Pazar günü bile çalışırım.

Je travaille même le dimanche.

Zamanım olursa, Fransızca çalışırım.

Si j'avais le temps, j'étudierais le français.

Pazartesiden cumartesiye kadar çalışırım.

Je travaille du lundi au samedi.

- Korece çalışıyorum.
- Korece çalışırım.

J'étudie le coréen.

Her gün İngilizce çalışırım.

J'apprends l'anglais tous les jours.

- Geceleri çalışıyorum.
- Geceleri çalışırım.

Je travaille de nuit.

Kırk yılda bir çalışırım.

Je n'étudie que rarement.

Hafta sonları süpermarkette çalışırım.

Le week-end, je travaille dans un supermarché.

Ben bir çiftlikte çalışırım.

Je travaille dans une ferme.

Hep iyimser kalmaya çalışırım.

J'essaie toujours de rester optimiste.

- Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- Pazar hariç her gün çalışırım.

Je travaille tous les jours sauf le dimanche.

- Matematiği İngilizceyi çalıştığımdan daha çok çalışırım.
- Matematiğe İngilizceden daha sıkı çalışırım.

Je travaille les mathématiques plus sérieusement que l'anglais.

Ve bir şey yakalamaya çalışırım.

et essayer d'attraper du gibier.

Her gün farklı saatler çalışırım.

Je travaille à différentes heures chaque jour.

Yerinde olsam, daha çok çalışırım.

- Si j'étais toi, je travaillerais avec davantage d'application.
- Si j'étais vous, je travaillerais avec davantage d'application.

Yerinde olsam daha çok çalışırım.

- J'étudierais avec plus de sérieux si j'étais toi.
- J'étudierais plus assidument si j'étais vous.

Ben pazar günü bile çalışırım.

Je travaille même le dimanche.

Ben bir banka için çalışırım.

Je travaille pour une banque.

Her gün üç saat çalışırım.

Chaque jour, j'étudie pendant trois heures.

Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.

Je ne travaille qu'à temps partiel.

Ben her zaman sıkı çalışırım.

J'étudie toujours avec application.

Baskı altında daha iyi çalışırım.

Je travaille mieux sous la pression.

Pazar hariç her gün çalışırım.

Je travaille tous les jours sauf le dimanche.

Her zaman dakik olmaya çalışırım.

J'essaye toujours d'être ponctuel.

Ben radyo dinlerken her zaman çalışırım.

Je travaille toujours en écoutant la radio.

- Her gün koşarım.
- Her gün çalışırım.

Je cours tous les jours.

Çoğu kez müzik dinleyerek ders çalışırım.

J'étudie souvent en écoutant de la musique.

Her gün yarım saat İngilizce çalışırım.

J'étudie l'anglais une demi-heure par jour.

Her zaman sağlıklı yemek yemeye çalışırım.

- J'essaye toujours de manger des aliments sains.
- J'essaye toujours de me nourrir sainement.

Haftada üç kez Tom'la Fransızca çalışırım.

J'étudie le français avec Tom trois fois par semaine.

Bunu haftada bir kez yapmaya çalışırım.

J'essaie de le faire une fois par semaine.

Her gün dokuzdan beşe kadar çalışırım.

Je travaille de neuf heures à cinq heures tous les jours.

Pazartesi ve Cuma günleri İngilizce çalışırım.

J'apprends l'anglais le lundi et le vendredi.

Gün boyunca uyurum ve gece çalışırım.

Je dors le jour et je travaille la nuit.

Pazar günleri hariç her gün çalışırım.

Je travaille tous les jours sauf le dimanche.

Her ay maaşımın %10'unu biriktirmeye çalışırım.

J'essaie d'économiser 10% de mon salaire chaque mois.

Yakaladığım her fırsatta Tom'a yardım etmeye çalışırım.

J'essaie d'aider Tom dès que j'en ai l'occasion.

Hafta içi akşam 5'ten sonra nadiren çalışırım.

Je finis rarement après dix-sept heures.

Ya da dalları kullanarak kendi şeklimi değiştirmeye çalışırım.

Ou alors j'utilise des branches et des feuilles pour camoufler ma forme.

- Her gün İngilizce çalışırım.
- Her gün İngilizce öğreniyorum.

J'apprends l'anglais tous les jours.

Ben yaşamak için çalışırım ama çalışmak için yaşamam.

Je travaille pour vivre, mais je ne vis pas pour travailler.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Soit j'essaie de lui attraper la queue en évitant sa tête.

Ya da kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Soit j'essaie de lui attraper la queue en évitant la tête.

- Ben pazar günü bile çalışırım.
- Pazartesi günleri dahil çalışıyorum.

Je travaille même le dimanche.

Mümkün olsa sadece hafta sonlarında çalışabilir miyim? Elbette, çalışırım.

Est-ce que je ne travaillerais que les week-ends si je pouvais ? Bien sûr, que je le ferais.

Ya da onu kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Soit j'essaie de lui attraper la queue en évitant la tête.

Elimden geldiğince çok çalışırım ama asla istediğim kadar çok değil.

Je travaille autant que je peux, mais jamais autant que je voudrais.

Ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.

et aller jusqu'au lac gelé, y creuser un trou et pêcher.

- Her gün yarım saat İngilizce çalışıyorum.
- Her gün yarım saat İngilizce çalışırım.

J'étudie l'anglais une demi-heure par jour.

- Akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışırım.
- Akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışıyorum.
- Ben akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışıyorum.

J'étudie l'anglais après le dîner.