Translation of "Şiddetli" in Finnish

0.004 sec.

Examples of using "Şiddetli" in a sentence and their finnish translations:

Şiddetli yağmur yağdı.

Satoi rankasti.

Şiddetli yağmur yağıyor.

Sataa kaatamalla.

Şiddetli gürültü onu hoplattı.

Kova ääni sai hänet hätkähtämään.

Şiddetli yağmur yağmaya başladı.

Alkoi sataa rankasti.

Hava çok şiddetli soğuk.

On ihan vitun kylmä!

Şiddetli kar dışarı çıkmamı engelledi.

Painava lumi esti minua menemästä ulos.

Şiddetli yağmurdan dolayı evden çıkamadık.

Emme voineet mennä ulos rankkasateen takia.

Bu gece şiddetli yağmur yağıyor.

Tänä yönä sataa rankasti.

Mary şiddetli depresyon belirtileri gösteriyor.

Marissa on havaittavissa merkkejä vakavasta masennuksesta.

Tom'un şiddetli bir öfkesi var.

Tomilla on väkivaltainen luonne.

Köy şiddetli fırtına tarafından izole edildi.

Raju myrsky eristi kylän.

Tom'un şiddetli bir baş ağrısı var.

Tomilla on ankara päänsärky.

Şiddetli bir kar okula gitmemizi engelledi.

Raskas lumi pidätti meidät koulunkäynnistä.

Şiddetli kar yağışı trenin gidişini engelledi.

Raskas lumisade esti junaa lähtemästä.

Askerler tarafından şiddetli bir savaş yapıldı.

Sotilaat taistelivat raivokkaan taistelun.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.

Rankkasade esti meitä lähtemästä kalaaan.

Şiddetli yağmur nedeniyle, oyun iptal edildi.

Peli peruutettiin kovan sateen johdosta.

Şiddetli yağmur bir hayli zarara yol açtı.

Rankkasade teki melkoista tuhoa.

İki haftalık şiddetli yağmur sel ile sonuçlandı.

Kahden viikon rankkasade aiheutti tulvan.

- Bir sağanak yağdı.
- Şiddetli bir yağmur yağdı.

- Satoi rankasti.
- Rankka sade lankesi maahan.

Bu örümceğin ısırması şiddetli ağrıya sebep olur.

Tämän hämähäkin purema aiheuttaa äärimmäisen kovaa kipua.

Böylesine şiddetli bir kar yağışı asla olmadı.

Ikinä ei ole satanut näin paljon lunta.

Tren şiddetli kar yağışı yüzünden otuz dakika geç kaldı.

Juna oli kolmekymmentä minuuttia myöhässä rankan lumisateen takia.

Şiddetli şişlikler ve nefes alma güçlüğü. Bir vakada ise ölümcüldü.

Kovaa turvotusta, hengitysvaikeuksia, ja yhdessä tapauksessa kuoleman.

Bu sabahtan beri şiddetli yağmur yağıyor, bu yüzden bir yere gitmek istemiyorum.

On satanut rankasti aamusta alkaen, joten en halua mennä mihinkään.

- Depremi çok sayıda hafif şoklar izledi.
- Depremin ardından birkaç hafif şiddetli artçı oldu.

Useat jälkijäristykset seurasivat maanjäristystä.

O kadar şiddetli yağmur yağdı ki onu başka bir zaman ziyaret etmeye karar verdik.

Satoi niin rankasti, että päätimme mennä hänen luokseen joskus toiste.

İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.

Ihmisellä on monia toiveita, joita hän ei oikeasti toivo täyttyvän; vastaisen väittäminen olisi väärinymmärrys. Hän haluaa niiden pysyvän toiveina, niillä on merkitystä vain hänen mielikuvitukselleen — toiveiden täyttyminen olisi hänelle katkera pettymys. Eräs tällainen mielihalu on ikuisen elämän kaipuu. Mikäli täyttyisi, ihminen kyllästyisi perinpohjin elämiseen ja kaipaisi kuolemaa.