Translation of "Yakalamaya" in English

0.005 sec.

Examples of using "Yakalamaya" in a sentence and their english translations:

Görüntü yakalamaya çalışmak...

and trying to capture, it was...

Beni yakalamaya çalışmayın!

Do not try to catch me!

Tom'u yakalamaya çalışmalıyım.

I should try to catch up with Tom.

Tom'u yakalamaya gideceğim.

I'm going to go catch up with Tom.

Beni yakalamaya çalış.

Try to catch me.

Tom'u yakalamaya çalıştık.

We tried to catch Tom.

Beni yakalamaya çalışma.

Don't try to catch me.

Tom tavşanı yakalamaya çalıştı.

Tom tried to catch the rabbit.

Tom Mary'yi yakalamaya çalıştı.

Tom tried to catch Mary.

Onları yakalamaya çalışmak zorundayım.

I've got to try to catch them.

Onu yakalamaya çalışmak zorundayım.

I've got to try to catch him.

Tom tavuğu yakalamaya çalıştı.

Tom tried to catch the chicken.

Leyla, Sami'yi yakalamaya çalıştı.

Layla tried to get Sami up.

- Kuşu yakalamaya çalıştı ama başaramadı.
- Kuşu yakalamaya çalıştı ama yakalayamadı.

He tried to catch the bird, but couldn't.

Ve bir şey yakalamaya çalışırım.

and try and catch myself some game.

O kişi havada yakalamaya çalışırdı

that person would try to catch it in the air

Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.

The man tried to catch hold of me by the collar.

Yakalamaya çalıştığımız kişi çok tehlikeli.

The person we're trying to catch is very dangerous.

Sami bir dalga yakalamaya çalışıyordu.

Sami was trying to catch a wave.

O deliğe girmeden önce yakalamaya çalışalım.

Try and catch him before he goes down that hole.

Hayatımızın ilk dağında, kariyeri yakalamaya çalışırken

On the first mountain of our life, when we're shooting for our career,

Onu yakalamaya çalıştığınız anda uçar gider.

the very moment you try to catch it, it flies away.

İzini takip ederek seni yakalamaya çalışıyoruz.

We've been trying to track you down.

Bir önceki treni yakalamaya çalışmak isteyebilirsin.

You might want to try to catch an earlier train.

Tom Mary'yi yakalamaya çalıştı ama yakalayamadı.

Tom tried to catch up with Mary, but he couldn't.

Tom'un kedisi, kar tanelerini yakalamaya çalıştı.

Tom's cat tried to catch the snowflakes.

Fazla yakınından geçen tüm somonları yakalamaya hazırdır.

waiting to snatch any salmon that swims too close.

Olabildiğince fazla sayıda zehirli yaratık yakalamaya çalışacağız.

So we gotta track down and capture as many poisonous creatures as we can.

O, kuşu yakalamaya çalıştı ama başarılı değildi.

He tried to catch the bird but wasn't successful.

Yanlarından süzülen ufak yaratıkları yakalamaya yarayan, sokucu dokunaçlar.

Stinging tentacles that catch minuscule creatures floating by.

Bu avı ancak baharda birkaç gece yakalamaya çalışabilirler.

They can only attempt this catch on a few nights in spring.

- Tom Mary'yi yakalamaya çalıştı.
- Tom Mary'ye yetişmeye çalıştı.

Tom tried to catch Mary.

Bu zehirli sürüngeni yakalamaya çalışmanın en iyi yolu nedir?

What's the best way to try and catch this poisonous reptile?

Tom kar tanelerini yakalamaya çalışmak için dilini dışarı çıkardı.

Tom stuck out his tongue to try and catch snowflakes.

Seni acele ettirmek istemiyorum ama bir sonraki otobüsü yakalamaya çalışalım.

I don't want to rush you, but let's try to catch the next bus.

O bana üzümleri attı ve ben ağzım ile onları yakalamaya çalıştım.

She tossed me grapes and I tried to catch them with my mouth.

O panzehrin yerine yenisini koymalıyız. Bu yüzden olabildiğince fazla sayıda zehirli yaratık yakalamaya çalışacağız.

[Bear] We need to replace that anti-venom. So we gotta track down and capture as many poisonous creatures as we can.

Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.

Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.