Translation of "Verdiğimi" in English

Onu kime verdiğimi hatırlayamıyorum.

I can't remember who I gave it to.

Bunu söz verdiğimi hatırlamıyorum.

I don't remember promising that.

Anahtarı ona verdiğimi hatırlıyorum.

- I remember giving him the key.
- I remember that I gave him the key.

Tom'a zarar verdiğimi sanmıyorum.

- I don't think I hurt Tom.
- I don't think that I hurt Tom.

Aldığım kararları neden verdiğimi biliyorum

I know why I made the decisions I made,

Gerçekten önem verdiğimi düşünüyor musun?

Do you really think I care?

Tom'a bir anahtar verdiğimi hatırlamıyorum.

I don't remember giving Tom a key.

Dün anahtarı sana verdiğimi düşündüm.

- I thought I gave you the key yesterday.
- I thought that I gave you the key yesterday.

Birine rüşvet verdiğimi iddia ediyorlar.

They're alleging I bribed someone.

Onu neden Tom'a verdiğimi bilmiyorum.

I don't know why I gave it to Tom.

Üzgünüm. Aşırı tepki verdiğimi biliyorum.

I'm sorry. I know I overreacted.

Tom'a biraz para verdiğimi hatırlıyorum.

I remember giving Tom some money.

Neden onu yapmana izin verdiğimi bilmiyorum.

I don't know why we let you do that.

Keşke ona verdiğimi şikayet etmeden yese.

I wish she would eat what I give her without complaining.

Noel için sana ne verdiğimi biliyorum.

I know what I'm giving you for Christmas.

Onu kime verdiğimi bilmek istiyor musun?

Do you want to know who I gave that to?

Onu kime verdiğimi bilmek istemiyor musun?

Don't you want to know who I gave that to?

Onu yapmak için gerçekten karar verdiğimi hatırlamıyorum.

I don't remember actually deciding to do that.

Üzgünüm. Ben zaten sana cevap verdiğimi düşündüm.

I'm sorry. I thought I had already responded to you.

Üzgünüm! Ben zaten sana cevap verdiğimi düşündüm.

Sorry! I thought I had already answered you.

Tom benim Mary'ye biraz para verdiğimi gördü.

Tom saw me give Mary some money.

Onu aslında kime verdiğimi bilmek istemiyor musun?

Don't you want to know who I really gave that to?

Gerçekten onu kime verdiğimi bilmek ister misin?

Do you want to know who I really gave that to?

Tom'a Mary'nin fikrine ne kadar değer verdiğimi söyledim.

I told Tom how much I valued Mary's opinion.

Bazı sınıf arkadaşları benim ona çikolata verdiğimi gördü.

Some classmates saw me give him chocolate.

İhtiyacın olan her şeyi satın almak için sana yeterli parayı verdiğimi umuyorum.

- I hope that I gave you enough money to buy everything you needed.
- I hope that I gave you enough money to buy everything that you needed.
- I hope I gave you enough money to buy everything that you needed.
- I hope I gave you enough money to buy everything you needed.