Translation of "Kararları" in English

0.003 sec.

Examples of using "Kararları" in a sentence and their english translations:

Kararları kim veriyor?

Who's making the decisions?

Tahliye kararları çıkarıldı.

Evacuation orders have been issued.

Kararları ben alırım.

I'm the one who makes the decisions.

Burada kararları kim verir?

Who makes the decisions here?

Kararları veren kişi Tom'dur.

Tom is the one who makes the decisions.

Onların verdiği kararları asla vermeyebiliriz

We might never make the decisions that they made,

Aldığım kararları neden verdiğimi biliyorum

I know why I made the decisions I made,

Tom'un alacak bazı kararları var.

Tom has got some decisions to make.

Tom tüm kararları burada verir.

Tom makes all the decisions here.

Bütün o kararları kendim verdim.

I made all those decisions myself.

Eşleri onaylamadığı sürece kararları geçersiz sayılıyor

Unless their spouse approves, their decisions are invalid

Hiç yeni yıl kararları verdin mi?

- Did you make any New Year's resolutions?
- Have you made any New Year's resolutions?

Hiç yeni yıl kararları aldın mı?

Have you made any New Year's resolutions?

Tom ve ben kararları birlikte alırız.

Tom and I make decisions together.

O, ailesine hükmeder ve bütün kararları verir.

He dominates his family and makes all the decisions.

Biz hâlâ burada kararları veren kişiler değiliz.

We still aren't the ones who make the decisions here.

Emirleri görmezden gelmeye teşvik etti. Kararları, Altıncı Kolordu Elchingen'de

Their decision was vindicated when Sixth Corps won a brilliant action at Elchingen, that

. Ney'in o günki cesareti hayranlık uyandırdı, ancak kararları Fransızların

Ney’s courage that day was awe-inspiring, but his decisions helped to cause the French

Ama bu sefer, kararları sizin verdiğiniz yeni bir interaktif macerada,

But this time, I need your help in a new interactive adventure,

Tom şirketin yalnızca isim olarak başkanıdır. Tüm önemli kararları oğlu alır.

Tom is the head of the company in name only. His son makes all the important decisions.

- Benim görevim toplantıda alınan kararların duyurusunu yapmak.
- Benim işim toplantı sırasında alınan kararları kamuoyuna duyurmak.

My job is to publicize the decisions made during the meeting.