Translation of "Anahtar" in Portuguese

0.010 sec.

Examples of using "Anahtar" in a sentence and their portuguese translations:

Anahtar nerede?

Onde está a chave?

İşte anahtar.

Aqui está a chave.

- Aradığın anahtar bu mudur.
- Aradığın anahtar bu mu?
- Aradığınız anahtar bu mu?
- Aradığın anahtar bu mudur?
- Bu mu aradığın anahtar?
- Aradığınız anahtar bu mudur?
- Bu mu senin aradığın anahtar?
- Senin aradığın anahtar bu mu?
- Sizin aradığınız anahtar bu mu?
- Senin aradığın anahtar bu mudur?
- Sizin aradığınız anahtar bu mudur?
- Aramakta olduğun anahtar bu mu?

- Esta é a chave que você está procurando?
- É esta a chave que estás buscando?

Anahtar sözcük eşitliktir.

A palavra-chave é igualdade.

Anahtar masanın üstünde.

A chave está sobre a escrivaninha.

O hangi anahtar?

Qual chave?

Anahtar masanın üzerinde.

A chave está na mesa.

Anahtar bir tane değilki

A chave não é uma

Maalesef bu anahtar uymaz.

- Temo que esta chave não entre.
- Estou achando que essa chave não se encaixa.

Bu Aradığınız anahtar mı?

Essa é a chave que você procura?

Bu tek anahtar değil.

Esta não é a única chave.

Bu anahtar ne içindir?

Para que serve esta chave?

Bu anahtar kilide girmiyor.

Esta chave não entra na fechadura.

- O, anahtar için cebini araştırdı.
- O, anahtar için cebini aradı.

Ele procurou nos bolsos pela chave.

Orta nokta hikâyenin anahtar olayıdır

É o evento principal de uma história,

Masanın üzerinde bir anahtar vardır.

- Tem uma chave na escrivaninha.
- Há uma chave sobre a escrivaninha.

Kayıp anahtar için odayı aradı.

Ele procurou no quarto a chave perdida.

Bunu açamıyorum, çünkü anahtar bozuk.

Não posso ligá-lo porque o interruptor está quebrado.

Sana bir anahtar vereceğimi düşündüm.

Pensei que tivesse lhe dado a chave.

Anahtar nerede? Oh, o sende.

Onde está a chave? Ah, você está com ela.

Amcanın aradığı anahtar bu mudur?

É esta a chave que seu tio está procurando?

Tom anahtar için ceplerini aradı.

O Tom procurava as suas chaves nos seus bolsos.

Tom kilidi anahtar kullanmadan açmaya çalışıyor.

Tom está tentando abrir o cadeado.

Masada senin için bir anahtar bırakacağım.

Vou deixar uma chave para você em cima da mesa.

Bu, anahtar noktadır. Ya şimdi ya da asla.

É o momento chave. É agora ou nunca.

Tom Mary'ye onun apartman dairesi için bir anahtar verdi.

Tom deu a chave de seu apartamento a Mary.

Karmaşık konuları hatırlamanıza yardımcı olması için bir anahtar kelime kullanabilirsiniz.

Você pode usar uma palavra-chave para ajudá-lo a lembrar assuntos complicados.