Translation of "Uygunsuz" in English

Bu uygunsuz olurdu.

That would be inappropriate.

Bu uygunsuz olur.

That would be unfortunate.

Bu çok uygunsuz.

This is very inappropriate.

O uygunsuz olacak.

That'll be inconvenient.

O çok uygunsuz.

That's so inappropriate.

O büsbütün uygunsuz.

That's totally inappropriate.

O, oldukça uygunsuz.

It is highly improper.

Uygunsuz bir benzetmeydi.

It was an inappropriate analogy.

Bence, o oldukça uygunsuz.

In my opinion, it's quite unsuitable.

Uygunsuz davrandığımı mı düşünüyorsun?

Are you suggesting I behaved improperly?

Tom uygunsuz dil kullandı.

Tom used inappropriate language.

O çok uygunsuz olurdu.

That would be so inappropriate.

Onun uygunsuz olduğunu düşündüm.

- I thought it was inappropriate.
- I thought that it was inappropriate.

Bu uygunsuz bir öneri.

It's an indecent proposition.

Tom uygunsuz olarak güldü.

Tom laughed obnoxiously.

Sami uygunsuz yorumlar yaptı.

Sami made inappropriate comments.

- Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.
- Onlar uygunsuz bir vakitte geldiler.

They came at an inconvenient time.

uygunsuz davrandığını gördüğümüzde veya duyduğumuzda

behaving inappropriately towards an entrepreneur,

Kız uygunsuz bir selamlama yaptı.

The girl made an awkward bow.

O uygunsuz bir zamanda geldi.

He came at an inopportune time.

Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz.

It is improper to impose sanctions upon the union.

Onda uygunsuz bir şey görmüyorum.

I don't see anything inappropriate in that.

O uygunsuz bir soru sordu.

He asked an awkward question.

Onun uygunsuz hareketleri kuşkumuzu uyandırdi.

His unusual behavior aroused our suspicion.

Bence onun uygunsuz olduğunu biliyorsun.

- I think you know that's inappropriate.
- I think you know that that's inappropriate.

Öğrenciler uygunsuz bir şekilde davrandı.

The students acted in an inappropriate manner.

Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.

- They came at an inconvenient time.
- They arrived at an awkward time.

Sami fazla uygunsuz yorumlar yaptı.

Sami made more inappropriate comments.

Niçin beni bu uygunsuz saatte aradın?

Why did you call me at this unearthly hour?

Üzgünüm, sana adımı söyleyemem. Fazlasıyla uygunsuz.

Sorry, I can't tell you my name. It's too indecent.

Tom'un söylediklerinin çok uygunsuz olduğunu düşündüm.

- I thought what Tom said was very inappropriate.
- I thought that what Tom said was very inappropriate.

Ve uygunsuz cinsel davranışın ne olduğunu anladıklarında,

what is appropriate and inappropriate sexual behavior,

Dün gece uygunsuz bir zamanda beni aradı.

She called me at an unearthly hour last night.

Bazı insanlar Tom'un davranışının uygunsuz olduğunu hissetti.

Some people felt that Tom's behavior was inappropriate.

Tom bir şeyin uygunsuz olduğunu fark etti.

Tom's noticed something was out of place.

Eğer interneti kullanamazsan onu biraz uygunsuz bulabilirsin.

You may find it a bit inconvenient if you can't use the Internet.

Sami, Facebook'ta Leyla'nın uygunsuz bir resmini yayınladı.

Sami posted an inappropriate picture of Layla on Facebook.

Tom müşterileriyle uygunsuz bir şekilde flört etti.

Tom flirted inappropriately with customers.

Sözlerde ''uygunsuz içerik'' olduğu için otoritelerle belaya soktu.

trouble with the authorities due to the lyrics having “inappropriate content.”

Kapısız bir şehirde yaşamak uygunsuz olurdu diye düşünüyorum.

I think that it would be inconvenient to live in a city with no door.

Hastalık genellikle çok uygunsuz bir zamanda ortaya çıkabilir.

Illness can often occur at a very inconvenient time.

Böyle uygunsuz bir öneriyi kabul etmek zorunda değildin.

You didn't have to accept such an unfair proposal.

Böyle pek uygunsuz saatlerde neden beni aramak zorundasın?

Why must you call me at such ungodly hours?

- Tom zamansız geldi.
- Tom uygunsuz bir zamanda geldi.

Tom came at an inopportune time.

Tom yüksek sesle ve uygunsuz bir biçimde güldü.

Tom laughed loudly and inappropriately.

Bu büyük kanepe küçük bir odada uygunsuz olurdu.

This large sofa would be out of place in a small room.

Yüksek sesle güldü ki, bu davranış uygunsuz görünmüştü.

He laughed loudly, which behavior seemed inappropriate.

- O, tuhaf bir soru sordu.
- O uygunsuz bir soru sordu.

He asked an awkward question.

- Uygun olmayan bir şey devam ediyordu.
- Uygunsuz bir şey devam ediyordu.

Something improper was going on.

Fadıl'ın Layla adında genç bir kızla uygunsuz ve yasadışı bir ilişkisi vardı.

Fadil had an inappropriate and illegal relationship with a young girl named Layla.

O, yemek sunulduğunda doğru tuvalete gitmek zorunda. O hep böyle uygunsuz zamanlarda bir şeyler yapıyor.

He has to go to the bathroom right when the food's being served. He's always doing things at such inconvenient times.

İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.

Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.