Translation of "Düşündüm" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Düşündüm" in a sentence and their arabic translations:

Düşündüm.

فاعتقدت بأنني سأكون بخير.

Diye düşündüm.

وضمنت استمرار هؤلاء الأطفال في المدرسة.

Bunun hakkında düşündüm.

ثم فكرت في ذلك،

Klasik sembolleri düşündüm:

وبحثتُ في الرموز التقليدية القديمة،

Yapabilir diye düşündüm.

بقيتنا تتمكن منه بالتأكيد.

Oraya gitmeyeceğimizi düşündüm.

ظننت أننا لن نذهب إلى هناك.

Gelmediğini söylediğini düşündüm.

ظننت أنك قلت بأنك لن تأتي.

Mesleğimin bu olduğunu düşündüm.

اعتقدت أن ذلك كان ندائي

Şöyle düşündüm ben de,

لذا فكرت:

Mutfakta kimsenin olmadığını düşündüm.

ظننت أنه لم يكن أحد في المطبخ.

Başka birini bulduğunu düşündüm.

ظننتك عثرت على شخص آخر.

Bu soru hakkında düşündüm.

فكرت في السؤال،

Ve çift denetimin gerekliliğini düşündüm.

عن الإفصاح عمّا في الخاطر، عن التدقيق.

Bunun üçüncü dilim olduğunu düşündüm.

لقد كانت هذه لغتي الثالثة،

Belki de öyle olduğunu düşündüm.

أو هذا ما ظننت.

Küçük bir düğün olacağını düşündüm.

اعتقدتُ أنه كان لديه حفلٌ بسيط.

Bunu görür görmez şöyle düşündüm:

وحالما رأيته، شهقت

Bende bir terslik olduğunu düşündüm.

فلقد اعتقدت بأن خطأ ما يلازمني.

Bir sürü şey hakkında düşündüm.

فكرت في الكثير من الأمور،

Bunu aşmıştık, işimi kaybedeceğimi düşündüm

لقد تناولنا هذا الأمر، فقد ظننت أني سأخسر عملي،

"Bu doğru olamaz." diye düşündüm.

ولكن ذلك لا يمكن أن يكون حقيقيًا.

İlk başta, balık avlayacağını düşündüm.

‫في البداية، ظننت...‬ ‫أنها تصطاد السمك.‬

Senin asla buraya gelmeyeceğini düşündüm.

- اعتقدت انك لن تأتي الى هنا
- اعتقدت انك لا تريد ان تأتي الى هنا .

Biraz uykuya ihtiyacın olduğunu düşündüm.

- اِعتقدتُ أنك اِحتجتَ إلى النوم قليلا.
- اعتقد انك بحاجة الى النوم قليلاً

Tom'un kızıl saçları olduğunu düşündüm.

ظننت أن لتوم شعرا أحمر.

Siz ikinizin birbirinizi tanıdığınızı düşündüm.

أظنّكما تعرفان بعضكما.

Ben onun sevimli olduğunu düşündüm.

رأيي أنها جميلة.

Onlarla bir daha asla konuşmayacağımı düşündüm.

ظننت أنني لن أحادثهم ثانيةً.

Bununla birlikte yaşadığım tüm travmaları düşündüm:

ومع ذلك، فقد كنت أفكر بجميع صدماتي:

Bu konu hakkında düşündüm, araştırmalarda bulundum,

قضيت بعض الوقت أفكر في هذا الأمر وأبحث فيه،

Düşündüm ki ölüm en iyisi olur.

كان من الممكن أن يكون النتيجة الأفضل.

"Bu ciddi bir sorun." diye düşündüm.

‫فقلت في بالي: "هذه مشكلة حقيقية الآن.‬

Ben senin Tom'dan hoşlanmadığını söylediğini düşündüm.

ظننتك قلت أنك لا تحب توم.

- Bunu seveceğini düşünüyordum.
- Bunu seveceğini düşündüm.

ظننتك ستحبه.

Bunun harika bir fikir olduğunu düşündüm.

ظننت أنّها فكرة رائعة.

Bunun üzerinde çok uzun bir süre düşündüm.

حسنًا، لقد فكرت لوقت طويل بهذا الأمر.

Doktor ve hemşireler arasındaki koordinasyonun gerekliliğini düşündüm.

فكّرت بأنها ربما الحاجة إلى التعاون بين الأطباء والممرضات.

Ne hakkında konuşayım diye düşündüm uzun süre.

فكرت لفترة طويلة عن ماذا سأتحدث.

Oturdum 2 gün düşündüm ve dedim ki;

جلست وفكرت لمدة يومين ثم قلت،

Eşcinselliğin yasadışı sayıldığı bir eyalette büyümeyi düşündüm.

نشأت كمثلية في ولاية حيث كانت المثلية الجنسية غير قانونية.

Beni yaşam ve sanatın sınırına iteceğini düşündüm.

أن من شأن ذلك أن يدفعني أبعد من هوامش الحياة والفن.

Bu iş bitti diye düşündüm. Tamamen kayboldu.

‫وظننت أن الأمر انتهى.‬ ‫لقد رحلت.‬

Müzik konservatuvarı olana da başvurdum ve düşündüm ki,

تقدمت لجامعة تحتوي على معهد موسيقي، ثم فكرت:

Ve hâlâ eşitsizlik hakkında hiçbir şey yapmadığımı düşündüm.

وإلى الآن لم أفعل شيئا بعدم المساواة.

Bu yüzden biraz daha düşündüm ve dedim ki

لذا فقد فكرت قليلاً وقلت..

Yuvasına dönmesi için fiziksel olarak yardım etmeyi düşündüm.

‫فكّرت في مساعدتها فعليًا‬ ‫على العودة إلى الوكر.‬

Büyük Kanyon'dan daha büyük ne olabilir ki diye düşündüm?

وهل يوجد مكان أكبر من الأخدود العظيم؟

"Acaba su altında iz takip edilebilir mi?" diye düşündüm.

‫فكّرت قائلًا: "أتساءل إن كان بوسع أحد‬ ‫تعقّب أي شيء تحت الماء؟"‬

Düşündüm, ''Bir kovboydan daha adam gibi adam ne olabilir ki?''

فقلت لنفسي، "ما الأكثر رجولة من راعي البقر؟"

İşte o anda zihnimde bir şimşek çaktı ve şöyle düşündüm:

كان في تلك اللحظة قد انفجر في رأسي مصباحًا، وفكرت،

- Ben onun doğru olduğunu düşündüm.
- Ben bunun gerçek olduğunu zannediyordum.

ظننته صحيحًا.