Translation of "Tutmak" in English

0.013 sec.

Examples of using "Tutmak" in a sentence and their english translations:

Balık tutmak eğlencelidir.

Fishing is fun.

Elini tutmak istiyorum.

I want to hold your hand.

Sır tutmak zordur.

It's difficult to keep secrets.

Kendini tutmak zorundasın.

You have to hold back.

Onu tutmak istiyorum.

I want to hold him.

Sözünü tutmak zorundasın.

You have to keep your promise.

Seni tutmak istiyorum.

I want to hold you.

Taraf tutmak istemiyoruz.

We don't want to take sides.

Yarayı sıcak suya tutmak.

Putting the wound in warm water

Arabayı orada tutmak istiyorum.

I'd like to keep the car there.

Ben Tom'u tutmak istiyorum.

I want to hold Tom.

Elimi tutmak ister misin?

Do you want to hold my hand?

Gerçekten elini tutmak istiyorum.

I really want to hold your hand.

Arabamı orada tutmak istiyorum.

I want to keep my car there.

Sanırım, söz tutmak önemlidir.

I think keeping promises is important.

Giderleri düşük tutmak istiyorum.

I'd like to keep expenses down.

Burada balık tutmak yasaktır.

Fishing is prohibited here.

Bir hizmetçi tutmak istiyorum.

I want to hire a servant.

Bunu gizli tutmak zorundayız.

We have to keep it secret.

Köpeğimi tutmak ister misin?

Do you want to hold my dog?

Bebeğimi tutmak ister misin?

Do you want to hold my baby?

Çocuklarımı güvende tutmak istiyorum.

I want to keep my kids safe.

Bunu basit tutmak istiyorum.

I like to keep it simple.

Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.

We have to keep our dog tied.

Bunu akılda tutmak zorundayız.

We have to keep this in mind.

Seni geride tutmak istemiyorum.

I don't want to hold you back.

Onları sorumlu tutmak zorundayız.

We have to hold them accountable.

Partiyi küçük tutmak istiyoruz.

We want to keep the party small.

Havuzu açık tutmak istiyoruz.

We want to keep the pool open.

Verilen sözü tutmak lazım.

One should keep one's promise.

Bölge savcılarını sorumlu tutmak için

We're building local squads and communities

Bu çocuk, bebeği tutmak istedi.

And he wanted to hold the baby.

Kısa tutmak ince zekanın ruhudur.

Brevity is the soul of wit.

Sadece seni güvende tutmak istiyorum.

I only want to keep you safe.

Sadece onun elini tutmak istiyorum.

I just want to hold her hand.

Bunu o şekilde tutmak istiyorum.

I'd like to keep it that way.

Tom bisikletini garajımda tutmak istedi.

Tom wanted to keep his bicycle in my garage.

Bunu gizli tutmak zorunda mıyız?

Do we have to keep this a secret?

Tom'u karanlıkta tutmak adil değildir.

- It isn't fair to keep Tom in the dark.
- It's not fair to keep Tom in the dark.

Neden bir taksi tutmak istiyorsun?

Why do you want to take a taxi?

Bunu gizli tutmak niyetinde değildim.

I didn't mean to keep it secret.

Onu tutmak benim fikrim değildi.

It wasn't my idea to hire her.

Tutmak niyetinde olmadığın sözler verme.

Don't make promises that you don't intend to keep.

Bu tavanın sapını tutmak kolaydır.

The handle of this pan is easy to hold.

Her zaman ofisini düzenli tutmak.

Always keep your office tidy.

Güney eyaletlerini zayıf tutmak istediler.

They wanted to keep southern states weak.

Biz herkesi güvencede tutmak istiyoruz.

We want to keep everybody safe.

İhtiyaçlarımızı ön planda tutmak zorundayız.

We have to prioritize our needs.

Bu duvar insanları dışarıda tutmak için mi içeride tutmak için mi örülmüş ?

Was this wall built to keep people out or to keep them in?

Yine birilerini hoş tutmak zorunda olduğumu;

again I have to treat someone well,

Odamı mümkün olduğunca temiz tutmak istiyorum.

I want to keep my room as neat as possible.

Onu belli bir mesafede tutmak istiyor.

She wants to keep him at a distance.

Kendi kasabamızı temiz tutmak bizim görevimizdir.

It is our duty to keep our town clean.

Onun için sözünü tutmak kolay değildi.

It wasn't easy for him to keep his promise.

Bence bir kediyi evde tutmak acımasızcadır.

- I think it's cruel to keep a cat indoors.
- I think it's cruel to keep a cat inside.

Tom'un bütün yapmak istediği balık tutmak.

All Tom wants to do is fish.

Acelemden dolayı taksi tutmak zorunda kaldım.

As I was in a hurry, I had to take a taxi.

Polisin Tom'u tutmak için yeri yok.

The police have no grounds to hold Tom.

Beyaz halıları temiz tutmak çok zordur.

White carpets are very hard to keep clean.

Ben sadece işleri basit tutmak istedim.

I just wanted to keep things simple.

Biz bir avukat tutmak zorunda kaldık.

We had to retain a lawyer.

Biz onu gizli tutmak zorunda kaldık.

We had to keep it secret.

Sivrisinekleri dışarıda tutmak için pencereyi kapadım.

I shut the window to keep the mosquitoes out.

Bir günlük tutmak iyi bir alışkanlıktır.

- It is a good habit to keep a diary.
- Keeping a diary is a good habit.

O, evliliğini bir arada tutmak istedi.

He wanted to keep his marriage together.

Balık tutmak için genellikle nereye gidersin?

Where do you usually go fishing?

Tom, Mary'yi John'dan uzak tutmak istiyor.

Tom wants Mary to stay away from John.

Tom balık tutmak için dışarı çıktı.

Tom went out fishing.

O, güçlerini ailesinden gizli tutmak zorunda.

She has to keep her powers hidden from her family.

Buradaki ağ, sivrisinekleri uzak tutmak içindir.

This net here is to keep off mosquitoes.

Bu kadar şeyi akılda tutmak zor.

That's a lot to remember.

Kansas'ı huzurlu tutmak için çok çalıştı.

He had worked hard to keep Kansas peaceful.

Hobilerim balık tutmak ve televizyon izlemektir.

My hobbies are fishing and watching television.

Bilgisayarımı güvende tutmak için gerekeni yapıyorum.

I make sure to keep my computer secure.

Balık tutmak hakkında pek bilgim yok.

I don't know much about fishing.

Sami, Leyla'ya yas tutmak için geldi.

Sami came to mourn Layla.

Şemsiyemi iki elimle tutmak zorunda kaldım.

I had to hold my umbrella with both hands.

Yakın zamanda Y kuşağını elde tutmak amaçlı

I talked to an organization who recently decided

Hiçbir zaman insanları hapiste tutmak için tasarlanmadı.

Bail was never intended to hold people in jail cells.

Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak

Research is clear that holding somebody in jail

tutmak için emisyonları azaltmak için yasal olarak

the Paris Climate Agreement as the first global agreement

Kız gözyaşlarını tutmak için çok gayret etti.

The girl tried hard to hold back her tears.

Ürün onu taze tutmak için vakumla kapatılır.

The product is vacuum-sealed to keep it fresh.

Bence bir kediyi kapalı yerde tutmak acımasızcadır.

- I think it's cruel to keep a cat indoors.
- I think it's cruel to keep a cat inside.

Sadece işleri güzel ve basit tutmak istiyorum.

I just want to keep things nice and simple.

Ayaklarını sıcak tutmak için kalın çoraplar giymelisin.

You need to wear thick socks to keep your feet warm.

Tom tutmak niyetinde olmadığı bir söz verdi.

Tom made a promise he didn't intend to keep.

Onu saklı tutmak için hiçbir neden yok.

There's no reason to keep it a secret.

Ekoloji dünyamızı güvende tutmak için çok önemlidir.

Ecology is very important to keep our world safe.

Mary korktu, beni tutmak için kollarını uzattı.

Mary, frightened, stretched out her arms to hold me.

Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.

It's an American tradition to make a wish on your birthday.

Onlar işlerini açık tutmak için kredi alamadı.

They could not get loans to keep their businesses open.

Tom, John ve Mary'yi ayrı tutmak istedi.

Tom wanted to keep John and Mary apart.

Arkadaş bulmak kolaydır; Onları tutmak daha zordur.

It's easy to find friends; it's harder to keep them.

Tom, Mary'yi bir avukat olarak tutmak istedi.

Tom wanted to get Mary an attorney.

Ailemi birlikte tutmak için ne gerekiyorsa yapacağım.

I'll do whatever it takes to keep our family together.

Balık tutmak pek benlik bir iş değil.

Fishing just isn't my line.

Gölgenizi suyun yüzeyinden uzak tutmak için dikkat etmelisiniz.

And I wanna be careful just to keep the shadow off the surface of the water.