Translation of "Tanıyıp" in English

0.006 sec.

Examples of using "Tanıyıp" in a sentence and their english translations:

Beni tanıyıp tanımayacağını göreceğiz.

We will see whether he will recognize me or not.

Ama onları tanıyıp hikâyelerini öğrenerek

but through knowing Israelis and learning their stories

Bana babasını tanıyıp tanımadığını sordu.

He asked me if I knew his father.

Tom'a Mary'yi tanıyıp tanımadığını sordum.

I asked Tom if he knew Mary.

Tutkularını tanıyıp geliştirmeyi ve okulda yapılanlarla

to recognize and cultivate my students’ passions,

O, ona onu tanıyıp tanımadığını sordu.

He asked her if she knew him.

Tom'un Mary'yi tanıyıp tanımadığını merak ediyorum.

- I wonder if Tom knows Mary.
- I wonder whether Tom knows Mary.
- I wonder whether or not Tom knows Mary.

Tom bana Mary'yi tanıyıp tanımadığımı sordu.

Tom asked me if I knew Mary.

Tom bana babasını tanıyıp tanımadığımı sordu.

Tom asked me if I knew his father.

Tom Mary'ye John'u tanıyıp tanımadığını sordu.

Tom asked Mary if she knew John.

Tom'a Mary'yi iyi tanıyıp tanımadığını sordum.

I asked Tom if he knew Mary well.

Piyasada hâkim olmaya çalışmalı, onu tanıyıp düzenlemeliyiz

we should aim to take that market, get to know it, organize it,

Tom'a Fransızca öğreten birini tanıyıp tanımadığını sordum.

- I asked Tom if he knew anybody who taught French.
- I asked Tom if he knew anyone who taught French.

Tom, Mary'ye John'un karısını tanıyıp tanımadığını sordu.

Tom asked Mary if she knew John's wife.

Bunca yıldan sonra beni tanıyıp tanımayacağını merak ediyorum.

I wonder if she'll recognize me after all these years.

Tom bana Fransızca konuşan birini tanıyıp tanımadığımı sordu.

- Tom asked me if I knew anyone who spoke French.
- Tom asked me if I knew anybody who spoke French.

Ona bir fotoğraf gösterip fotoğraftakileri tanıyıp tanıyamadığını sordum.

I showed him a photo and asked him if he could identify those in it.

Tom bana Boston'da yaşayan herhangi birini tanıyıp tanımadığımı sordu.

Tom asked me if I knew anybody living in Boston.

Birbirinizi tanıyıp kaynaşmanıza yardımcı olması için bazı oyunlar ürettik.

To help you all get to know each other, we've created some games to break the ice!

Tom'a benim çocuklarıma Fransızca öğretebilecek birini tanıyıp tanımadığını sordum.

- I asked Tom if he knew anybody who could teach my children French.
- I asked Tom if he knew anyone who could teach my children French.

Tom'un uzun yıllar sonra beni tanıyıp tanımayacağını merak ediyorum.

I wonder if Tom will recognize me after so many years.

Tom bana Fransızcadan İngilizceye çeviri yapabilecek birini tanıyıp tanımadığımı sordu.

Tom asked me if I knew anybody who could translate from French into English.

- Orada herhangi birini tanıyıp tanımayacağınızdan şüpheliyim.
- Orada kimseyi tanıyacağını sanmam.

I doubt if you'll know anyone there.

- Bu gece partide birini tanıyıp tanımayacağından şüpheliyim.
- Bu geceki partide kimseyi tanıyacağını sanmıyorum.

I doubt if you'll know anyone at the party tonight.