Translation of "Babasını" in English

0.008 sec.

Examples of using "Babasını" in a sentence and their english translations:

- Babasını tanıyorum.
- Babasını biliyorum.

I know her father.

- Babasını zaten gördün.
- Babasını gördün bile.

You have already seen his father.

Sami babasını ve üvey babasını öldürdü.

Sami killed his father and his step-father.

Babasını yanağından öptü.

She kissed her father on the cheek.

O, babasını özlüyor.

- He misses his father.
- She misses her father.

O, babasını tanımıyor.

- He doesn't know his father.
- She doesn't know her father.

O, babasını bilmiyor.

She doesn't know her father.

Tom babasını kucakladı.

- Tom embraced his father.
- Tom hugged his father.

Tom'un babasını gördüm.

I saw Tom's father.

O, babasını andırıyor.

He resembles his father.

Babasını gördün bile.

You have already seen his father.

O, babasını seviyor.

She loves her dad.

Herkes babasını sever.

Everyone loves their father.

Tom babasını özlüyor.

Tom misses his father.

Tom'un babasını tanıyorum.

I know Tom's father.

Sami babasını kaybetti.

Sami lost his father.

Kendi babasını öldürdü.

He killed his own father.

Bana babasını hatırlatıyor.

He reminds me of his father.

- Bu kızın babasını tanıyorum.
- Bu kızın babasını biliyorum.

- I know the father of this girl.
- I know this girl's father.

- Sami babasını ziyarete gitti.
- Sami babasını ziyaret etmeye gitti.

Sami went to visit his dad.

Kız babasını yanağından öptü.

The girl kissed her father on the cheek.

Babasını mutfakta yatarken buldu.

He found his father lying in the kitchen.

3 yaşında babasını kaybetti.

She lost her father at the age of 3.

Onun babasını tanıyor musun?

Do you know his father?

Konuştuğunda bana babasını hatırlatır.

He reminds me of his father when he speaks.

O, denizde babasını kaybetti.

She lost her father at sea.

O denizde babasını kaybetti.

He lost his father at sea.

Babasını kaybettiği için üzgündü.

He felt sad because he lost his father.

Tom, Mary'nin babasını tanıyor.

Tom knows Mary's father.

Tom kendi babasını öldürdü.

Tom killed his own father.

Adam, babasını aramak istedi.

The man wanted to call his father.

Tom biyolojik babasını arıyor.

- Tom's searching for his biological father.
- Tom is searching for his biological father.

O, babasını çok sever.

He loves his father a lot.

Tom babasını taparcasına seviyordu.

Tom idolized his father.

Tom, babasını öldürmekten bahsetti.

Tom talked about killing his father.

Tom'un boyu babasını geçmiş.

Tom is now taller than his father.

Tom babasını hiç tanımadı.

Tom never knew his father.

Yaramaz oğul, babasını sevdi.

The mischievous son loved his dad.

Tom bana babasını hatırlatıyor.

Tom reminds me of his father.

Tom babasını bulmaya çalışıyor.

Tom is trying to find his father.

Sami babasını bulmaya çalışıyordu.

Sami was trying to find his father.

Leyla kendi babasını gördü.

Layla saw her father.

Sami babasını öldürmeye çalıştı.

Sami tried to kill his father.

Tom'un babasını tanıyor musun?

Do you know Tom's father?

Elbette Tom babasını özledi.

Of course, Tom missed his father.

O kendi babasını öldürdü.

She killed her own father.

O merdivenlerden çıkarken babasını aradı.

He called his father as he went up the stairs.

Babasını görmek için acele ediyordu.

She was in a hurry to see her father.

Bana babasını tanıyıp tanımadığını sordu.

He asked me if I knew his father.

Tom babasını hiç tanımadı bile.

Tom never even knew his father.

O gidip istasyondan babasını almalı.

He must go and get his father from the station.

Tom'un babasını görmesine izin verilmedi.

Tom wasn't allowed to see his father.

O anne ve babasını kandırdı.

She fooled her parents.

Mary çocuğa babasını önemsemesini söyledi.

Mary told the child to mind his father.

Emily anne babasını ziyaret edecek.

Emily is going to visit her parents.

Bir daha babasını hiç görmedi.

He never saw his father again.

Tom anne babasını hiç bilmiyordu.

Tom never knew his parents.

Babasını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

She didn't want to disappoint her father.

Bir zamanlar babasını orada gördü.

Once he saw his father there.

Fadıl kendi babasını bulmaya çalışıyordu.

Fadil was trying to find his father.

Emily gidip babasını görmek istiyor.

Emily wants to go and see her father.

Sami anne ve babasını seviyor.

Sami loves his parents.

Tom gidip babasını görmek istiyor.

Tom wants to go and see his father.

Sami, Leyla'dan babasını öldürmesini istedi.

Sami asked Layla to kill his father.

Sami, babasını taklit etmeye çalışıyordu.

Sami was trying to emulate his father.

Tom Mary’ye onun babasını hatırlattı.

Tom reminded Mary of her father.

O, babasını ikna etme girişiminde bulundu.

She attempted to persuade her father.

O, babasını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

He didn't want to disappoint his father.

Tom babasını etkilemek için çok çalışıyor.

Tom has been trying hard to impress his father.

O, babasını memnun etmeyi zor buldu.

He found it difficult to please his father.

Tom babasını hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu.

Tom didn't want to disappoint his father.

O, her zaman babasını etkilemeye çalışıyordu.

She was always trying to impress her father.

Tom bana babasını tanıyıp tanımadığımı sordu.

Tom asked me if I knew his father.

O, babasını bir daha hiç görmedi.

She never saw her father again.

Anne ve babasını can sıkıcı buluyor.

She finds her parents embarrassing.

Dan anne ve babasını hiç bilmiyordu.

Dan never knew his parents.

Mary kederli bir şekilde babasını gömdü.

Mary sorrowfully buried her father.

Muzip küçük çocuk, babasını çok sevdi.

The mischievous little boy loved his dad very much.

O, babasını öldürdürmesine rağmen onu affetti.

She forgave him for killing her father.

O üç yaşında iken babasını kaybetti.

- He lost his father when he was three years old.
- She lost her father when she was three years old.

Tom anne ve babasını gençken kaybetti.

Tom lost his parents when he was young.

Fadil annesini ve babasını küçükken kaybetti.

Fadil lost his mother and father when he was just little.

Tom asla babasını bir daha görmedi.

Tom never saw his father again.

Sami babasını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

Sami didn't want to disappoint his dad.

Tom geride kederli ana-babasını bıraktı.

Tom is survived by his parents.

Kendisini terk eden babasını affetmek istiyor.

He wants to forgive his father for abandoning him.