Translation of "Tanımadığını" in English

Tom'u tanımadığını düşündüm.

- I thought you didn't know Tom.
- I thought that you didn't know Tom.

Tom'u tanımadığını biliyorum.

- I know you don't know Tom.
- I know that you don't know Tom.

Onu tanımadığını düşündüm.

I thought you didn't know her.

Onu tanımadığını biliyorum.

I know you don't know her.

Seni tanımadığını söyledi.

- He said he didn't know you.
- She said she didn't know you.

Tom, Mary'yi tanımadığını söylüyor.

Tom says he doesn't know Mary.

Tom Mary'yi tanımadığını söyledi.

- Tom said he didn't know Mary.
- Tom said that he didn't know Mary.

Senin onları tanımadığını düşündüm.

I thought you didn't know them.

Senin onları tanımadığını biliyorum.

I know you don't know them.

Senin onu tanımadığını biliyorum.

I know you don't know him.

Bu çocuğu tanımadığını biliyorum.

I know this kid you don't know.

Tom'un Mary'yi tanımadığını bilmiyordum.

I didn't know Tom didn't know Mary.

Tom'un Mary'yi tanımadığını düşündüm.

- I thought Tom didn't know Mary.
- I thought that Tom didn't know Mary.

Tom seni tanımadığını söyledi.

- Tom said he didn't know you.
- Tom said that he didn't know you.

Bana babasını tanıyıp tanımadığını sordu.

He asked me if I knew his father.

Neden Tom'a beni tanımadığını söyledin?

Why did you tell Tom that you don't know me?

Tom'a Mary'yi tanıyıp tanımadığını sordum.

I asked Tom if he knew Mary.

Tom Boston'da kimseyi tanımadığını söyledi.

- Tom said he doesn't know anyone in Boston.
- Tom said that he doesn't know anyone in Boston.
- Tom said that he doesn't know anybody in Boston.

Tom bana Mary'yi tanımadığını söyledi.

- Tom told me he doesn't know Mary.
- Tom told me that he doesn't know Mary.

Bana Tom'u tanımadığını söylediğini düşündüm.

- I thought you told me you didn't know Tom.
- I thought that you told me you didn't know Tom.

Tom, Mary'yi tanımadığını iddia etti.

Tom claimed that he didn't know Mary.

Tom burada kimseyi tanımadığını söyledi.

- Tom said he didn't know anybody here.
- Tom said that he didn't know anybody here.
- Tom said he didn't know anyone here.
- Tom said that he didn't know anyone here.

O, ona onu tanıyıp tanımadığını sordu.

He asked her if she knew him.

Tom'un neden seni tanımadığını merak ediyorum.

I wonder why Tom didn't recognize you.

Tom burada hiç kimseyi tanımadığını söylüyor.

Tom says he doesn't know anybody here.

Tom Mary'yi tanımadığını söylediğinde yalan söylüyordu.

Tom was lying when he said he didn't know Mary.

Hiç kimsenin bizi tanımadığını söylediğini düşündüm.

- I thought you said nobody knew about us.
- I thought that you said nobody knew about us.
- I thought that you said that nobody knew about us.
- I thought you said that nobody knew about us.
- I thought that you said that no one knew about us.

Tom'un Mary'yi tanıyıp tanımadığını merak ediyorum.

- I wonder if Tom knows Mary.
- I wonder whether Tom knows Mary.
- I wonder whether or not Tom knows Mary.

Dün Tom bana Mary'yi tanımadığını söyledi.

- Yesterday, Tom told me he didn't know Mary.
- Yesterday, Tom told me that he didn't know Mary.

Tom helikopter uçurabilecek birini tanımadığını söyledi.

- Tom said he didn't know anyone who could fly a helicopter.
- Tom said that he didn't know anyone who could fly a helicopter.

Tom Fransızca konuşabilen birini tanımadığını söyledi.

- Tom said he didn't know anyone who could speak French.
- Tom said that he didn't know anyone who could speak French.

Tom Mary'ye John'u tanıyıp tanımadığını sordu.

Tom asked Mary if she knew John.

Tom Mary'nin çocuklarından hiçbirini tanımadığını söyledi.

- Tom said he doesn't know any of Mary's children.
- Tom said that he doesn't know any of Mary's children.

Tom, Mary'yi çok iyi tanımadığını söyledi.

- Tom said he didn't know Mary very well.
- Tom said that he didn't know Mary very well.

Tom'a Mary'yi iyi tanıyıp tanımadığını sordum.

I asked Tom if he knew Mary well.

Tom'un okulumuzda herhangi birini tanımadığını sanmıyorum.

- I don't think Tom knows anyone at our school.
- I don't think Tom knows anybody at our school.

Tom'un bunu yapabilecek kimseyi tanımadığını biliyordum.

- I knew that Tom didn't know anybody who was able to do that.
- I knew that Tom didn't know anyone who was able to do that.
- I knew Tom didn't know anybody who was able to do that.

Tom John'u tanımadığını söylediğinde Mary'ye yalan söyledi.

Tom lied to Mary when he said he didn't know John.

Tom'a Fransızca öğreten birini tanıyıp tanımadığını sordum.

- I asked Tom if he knew anybody who taught French.
- I asked Tom if he knew anyone who taught French.

Tom onu yapmak isteyebilecek birini tanımadığını söyledi.

- Tom said he didn't know anyone who might want to do that.
- Tom said that he didn't know anyone who might want to do that.

Tom bana Mary'yi çok iyi tanımadığını söyledi.

- Tom told me he doesn't know Mary very well.
- Tom told me that he doesn't know Mary very well.

O, adamı tanımadığını söyledi, bu bir yalandı.

He said he did not know the man, which was a lie.

Tom, Mary'ye John'un karısını tanıyıp tanımadığını sordu.

Tom asked Mary if she knew John's wife.

Tom'un Mary'yi neden tanımadığını söylediğini merak ediyorum.

- I wonder why Tom said he doesn't know Mary.
- I wonder why Tom said that he doesn't know Mary.

Tom bana Mary adında hiç kimseyi tanımadığını söyledi.

- Tom told me he didn't know anybody named Mary.
- Tom told me that he didn't know anybody named Mary.

Tom bana Park caddesinde yaşayan hiç kimseyi tanımadığını söyledi.

- Tom told me he didn't know anyone who lived on Park Street.
- Tom told me that he didn't know anyone who lived on Park Street.
- Tom told me that he didn't know anybody who lived on Park Street.
- Tom told me he didn't know anybody who lived on Park Street.

Tom'a benim çocuklarıma Fransızca öğretebilecek birini tanıyıp tanımadığını sordum.

- I asked Tom if he knew anybody who could teach my children French.
- I asked Tom if he knew anyone who could teach my children French.