Translation of "Sorularım" in English

Sorularım var.

I have questions.

Başka sorularım yok.

I have no further questions.

Hâlâ sorularım var.

I still have questions.

- Benim bazı sorularım daha var.
- Başka sorularım da var.

I have some more questions.

Sana bazı sorularım var.

I've got some questions for you.

Daha fazla sorularım var.

I have more questions.

Benim bazı sorularım var.

I have some questions.

Sorularım görüngüsel dünya ile ilgili.

My questions concern the phenomenal world.

Tom hakkında hâlâ sorularım var.

I still have questions about Tom.

Senin için bazı sorularım var.

I have some questions for you.

Sormak istediğim bazı sorularım var.

I have some questions I'd like to ask.

Sorularım soğuk bir sessizlikle karşılandı.

My questions were met with a frosty silence.

Onlar için bazı sorularım var.

I have some questions for them.

Onun için bazı sorularım var.

I have some questions for him.

Tüm cevaplarınız için sorularım var.

I have questions to all your answers.

Sana sormak için bazı sorularım var.

I have some questions to ask you.

Tom'a sormak istediğim bazı sorularım var.

- I have some questions I'd like to ask Tom.
- I have some questions that I want to ask Tom.

Tom'a sormam gereken bazı sorularım var.

I have some questions I need to ask Tom.

Sana sormak istediğim bazı sorularım var.

- I have some questions I'd like to ask you.
- I have some questions that I want to ask you.

Hâlâ sormak istediğim bazı sorularım var.

I still have some questions I want to ask you.

Hâlâ sana sormak istediğim sorularım var.

I still have questions I want to ask you.

Tom'a sormak istediğim bazı sorularım vardı.

I had some questions that I wanted to ask Tom.

Senin için daha başka sorularım var.

I have some more questions for you.

Hâlâ sana sormam gereken bazı sorularım var.

I still have some questions I need to ask you.

- Tom'a soracak birkaç sorum var.
- Tom'a sorulacak bazı sorularım var.

I have some questions to ask Tom.

Sormam gereken bazı sorularım var ama şimdi seni rahatsız etmek istemiyorum.

I have some questions to ask, but I don't want to bother you now.

Daha fazla sorularım vardı ama Tom sorularımdan usanmış görünüyordu, bu yüzden onları sormadım.

I had more questions, but Tom seemed to be tired of my questions, so I didn't ask them.