Translation of "Sağlığını" in English

0.004 sec.

Examples of using "Sağlığını" in a sentence and their english translations:

Sağlığını kaybetmeye başladı.

His health has begun to decline.

O sağlığını umursamıyor.

He doesn't care about his health.

Kendi sağlığını düşünmelisin.

You must consider your health.

Yüzerek sağlığını güçlendirdi.

He has built up his health through swimming.

Sigara içmek sağlığını etkiler.

Smoking affects your health.

Endişe onun sağlığını etkiledi.

Worry affected his health.

Eğitmen onun sağlığını düşünmeli.

The trainer must think of her health.

İklim onun sağlığını etkiledi.

The climate affected his health.

O sağlığını alkolle mahvetti.

He ruined his health with drinking.

Tom'un sağlığını sormak zorundayız.

We have to ask after Tom.

Kötü hava sağlığını etkiledi.

The bad weather affected his health.

Dün senin sağlığını sordu.

He asked about your health yesterday.

Ben senin iyi sağlığını kıskanıyorum.

I envy your good health.

Soğuk iklim onun sağlığını etkiledi.

The cold climate affected his health.

Aşırı içerek sağlığını riske atma.

Don't risk your health by over drinking.

Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.

Smoking has affected his health.

Nemli hava, onun sağlığını etkiler.

The damp weather affects his health.

Onun sağlığını sormak için hastaneye gittim.

I went to the hospital to ask about his health.

Bugün onunla karşılaştığımda karımın sağlığını sordu.

He asked after my wife when I met him today.

Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.

Your friends are really concerned about your health.

Bir arada buzulların sağlığını gözlemlemek için çalışmak,

To work together to monitor the health of the glaciers;

Geçen gün onunla karşılaştığımda ailemin sağlığını sordu.

She asked after my parents' health when I met her the other day.

Tatiller onun sağlığını iyi yapıyor gibi görünüyor.

The holidays seem to be doing her health good.

İçme suyundaki asit yağmuru insan sağlığını etkiler.

Acid rain in drinking water affects human health.

O kadar çok çalıştı ki sağlığını mahvetti.

He worked so hard that he ruined his health.

Sağlığını kaybedene kadar onun değerini fark etmezsin.

You don't realize its value until you have lost your health.

O çok fazla çalıştı ve sağlığını mahvetti.

He worked too hard and destroyed his health.

Sağlığını korumak için sigara içmekten vazgeçmek zorunda kaldı.

He had to give up smoking to protect his health.

Sağlığını kurtardı, bu yüzden artık çalışmalarına devam edebiliyor.

He has recovered his health, so he is now able to resume his studies.

O, görevini yerine getirmek için sağlığını feda etti.

He sacrificed his health to fulfill his duty.

Nemli, soğuk bir gün bir kişinin sağlığını etkiler.

A damp, cold day affects a person's health.

Kurşun zehirlenmesi dünya genelinde milyonlarca çocuğun sağlığını tehlikeye atar.

Lead poisoning endangers the health of millions of children around the world.

- Sağlığını koruman için iyi beslenmen lazım.
- Sağlıklı kalmak için iyi beslenmelisiniz.

You need to eat well to stay healthy.

Bir başkasına gönderilen mesaj da onun sağlığını daha iyi hâle getirebilir mi?

could a text message sent to someone else help them turn their health around?

- Sağlığını kaybetmeye başladı.
- Onun sağlığı çökmeye başladı.
- Onun sağlığı artık bozulmaya başladı.

His health has begun to decline.

Aşırı avcılık, aynı zamanda okyanus sağlığını da tehdit etmektedir. Bu, doğal üreme yoluyla popülasyonun yerini alabileceğinden daha fazla balık yakalandığında ortaya çıkar.

Overfishing also threatens ocean health. It occurs when more fish are caught than the population can replace through natural reproduction.