Translation of "Kaybetmeye" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kaybetmeye" in a sentence and their english translations:

Kaybetmeye dayanamam.

I can't stand losing.

Umudunu kaybetmeye başlıyordu.

She was beginning to get desperate.

Sabrımı kaybetmeye başlıyorum.

- I'm beginning to lose my patience.
- I'm beginning to lose patience.
- I'm starting to lose my patience.

Tom kaybetmeye katlanamaz.

Tom can't stand losing.

Sağlığını kaybetmeye başladı.

His health has begun to decline.

Umudumu kaybetmeye başlıyorum.

I'm starting to lose hope.

Umudumu kaybetmeye başlıyordum.

I was starting to lose hope.

Umudumuzu kaybetmeye başlıyorduk.

We were starting to lose hope.

Kontrolümü kaybetmeye başlarım.

I begin to lose control of myself.

Ben kaybetmeye alışkınım.

I'm used to losing.

- Tom şeyler kaybetmeye eğilimlidir.
- Tom bir şeyler kaybetmeye yatkındır.

Tom is apt to lose things.

Ben onu kaybetmeye dayanamam.

I can't stand losing her.

Tom saçını kaybetmeye başladı.

Tom has started losing his hair.

Tom saçını kaybetmeye başlıyor.

Tom is beginning to lose his hair.

Tom umudunu kaybetmeye başlıyor.

Tom is starting to lose hope.

Tom öfkesini kaybetmeye eğilimli.

Tom is apt to lose his temper.

Seni tekrar kaybetmeye dayanamadım.

I couldn't bear to lose you again.

Ne kadar kaybetmeye isteklisin?

How much are you willing to lose?

Tom umudunu kaybetmeye başlıyordu.

Tom was starting to lose hope.

Kaybetmeye hiç niyetim yok.

I don't plan on losing.

Her şeyi kaybetmeye katlanıyorsunuz.

You stand to lose everything.

Tom sabrını kaybetmeye başlıyor.

Tom is beginning to lose his patience.

Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.

I was beginning to lose my cool.

Leyla aklını kaybetmeye başlamıştı.

Layla started losing her mind.

Sami bilinç kaybetmeye başladı.

Sami started losing consciousness.

Sana karşı sabrımı kaybetmeye başlıyorum.

I'm starting to lose my patience with you.

Tom duyma yeteneğini kaybetmeye başlıyor.

Tom is beginning to lose his hearing.

Tom'a karşı sabır kaybetmeye başlıyorum.

I'm starting to lose patience with Tom.

Tom'a karşı sabrımı kaybetmeye başlıyorum.

I'm beginning to lose patience with Tom.

Bol miktarda kıl kaybetmeye başladılar.

They begin losing copious amounts of hair.

- Kaybetmeye alışkın değilim.
- Yenilgiye alışık değilim.

I'm not used to losing.

Tom gitgidide koku duyusunu kaybetmeye başladı.

Tom gradually began to lose his sense of smell.

Birkaç dakika sonra, konuşmaya olan ilgimi kaybetmeye başladım.

After a few minutes, I began to lose interest in the conversation.

- Zayıflamaya çalışıyorum.
- Kilo vermeye çalışıyorum.
- Kilo kaybetmeye çalışıyorum.

I'm trying to lose weight.

En popüler yazarlarından biri bırakınca gazete okuyucu kaybetmeye başladı.

The newspaper began to lose readers when it dispensed with one of its most popular writers.

Di Ma 966'ıncı kez denediğinde, o zaten umudunu kaybetmeye başlamıştı.

When Di Ma tried for the 966th time, he had already begun to lose hope.

- Sağlığını kaybetmeye başladı.
- Onun sağlığı çökmeye başladı.
- Onun sağlığı artık bozulmaya başladı.

His health has begun to decline.

- Kilo kaybetmeye ihtiyacı olan ben değilim.
- Kilo vermesi gereken kişi ben değilim.

I'm not the one who needs to lose weight.