Translation of "Rahatsızlık" in English

0.016 sec.

Examples of using "Rahatsızlık" in a sentence and their english translations:

Bu, rahatsızlık.

This is harassment.

Nerede rahatsızlık duyuyorsun?

Where do you feel uncomfortable?

Rahatsızlık için üzgünüz.

- We are sorry for the inconvenience.
- We're sorry for the inconvenience.

Rahatsızlık için üzgünüm.

I'm sorry for the inconvenience.

Rahatsızlık için bizi affet.

Excuse us for the inconvenience.

Rahatsızlık için özür dileriz.

We apologise for the inconvenience.

Bu gerçekten bir rahatsızlık.

It really is an inconvenience.

Rahatsızlık vermekten nefret ederim.

I hate to be a nuisance.

Onun konuşkanlığı rahatsızlık verici.

Her talkativeness is a pain in the neck.

Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor

Our anger brings great discomfort,

Yüksek kan basıncından rahatsızlık çekiyor.

He suffered from high blood pressure.

Tom sana rahatsızlık verdi mi?

Did Tom give you a hard time?

Tom bana hiç rahatsızlık vermedi.

Tom never gave me a hard time.

- Ne rahatsızlık!
- Ne utanç ama!

What an embarrassment!

Onlar rahatsızlık için özür diledi.

They apologized for the inconvenience.

- O, rahatsızlık değildi.
- Taciz değildi.

It wasn't harassment.

Gitme. Sen bize rahatsızlık vermiyorsun.

Don't go away. You're not bothering us.

Bunu yapmaktan hiç rahatsızlık duymadım.

I didn't mind doing it at all.

Bütün bu rahatsızlık ne hakkında?

What is all this bother about?

Evrene rahatsızlık vermeye cüret eder miyim?

Do I dare disturb the universe?

Onunla bir oda paylaşmaktan rahatsızlık duymam.

I don't mind sharing a room with her.

Işık ve ses bile rahatsızlık veriyordu.

Even light and sound bothered me.

Çünkü dişilikleri dışarıdaki erkek dünyasında "rahatsızlık verici";

Because their femininity in the outside male world is seen as a disturbance,

Ama her türlü rahatsızlık bu tepkiyi doğuruyor.

But any agitation will trigger a response.

Intihara kadar devam eden psikolojik bir rahatsızlık

A psychological disorder that continues until suicide

Yurt dışında yaşamaktan hiç rahatsızlık hissetmiyor musun?

Don't you feel any inconvenience living abroad?

Kimse böyle bir şeyi yapmaktan rahatsızlık duymaz.

No one will bother to do such a thing.

- Rahatsızlık verdiğimiz için özür dileriz.
- Rahatsızlık için özür dileriz.
- Sıkıntı için özür dileriz.
- Zahmet için özür dileriz.

We apologize for the inconvenience.

Ona en küçük bir rahatsızlık bile vermek istemiyorum.

I don't want to put her to even a small inconvenience.

- Bir rahatsızlık hissediyor musunuz?
- Herhangi bir rahatsızlığınız var mı?

Are you experiencing any discomfort?

Yorgunum dolayısı ile git ve başka birine rahatsızlık ver.

I am tired so go and bother someone else.

İki gündür burnum akıyor ve boğazımda bir rahatsızlık hissediyorum.

I've had a runny nose for two days and I've been feeling an uncomfortable sensation in my throat.

Tom Mary ile o konu hakkında konuşurken rahatsızlık hissetti.

Tom felt uneasy talking to Mary about that matter.

Hata yapınca asla kabullenmediği için birlikte çalışması rahatsızlık verici biri.

He's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.

- Sinüslerinizle ilgili sık rahatsızlık yaşıyor musunuz?
- Çok sinüzit problemi yaşıyor musunuz?

Do you regularly have sinus issues?