Translation of "üzgünüm" in English

0.017 sec.

Examples of using "üzgünüm" in a sentence and their english translations:

Üzgünüm.

Sorry. [groans]

Üzgünüm...

- I'm sorry.
- Sorry...

"Üzgünüm, üzgünüm." "Gerçekten üzgün müsün?"

"Haha, sorry, sorry." "Are you really sorry?"

- Üzgünüm sinirlendim.
- Sinirlendiğim için üzgünüm.

- I'm sorry I lost my temper.
- I'm sorry that I lost my temper.

Üzgünüm, çocuklar.

Sorry guys, sorry! [vomits]

Üzgünüm çocuklar!

Sorry guys, sorry! [vomits]

Çok üzgünüm.

I am so sorry.

Üzgünüm gidemem.

- I'm sorry I can't go.
- I'm sorry that I can't go.

Üzgünüm? Affedersiniz?

Sorry? Pardon?

Ben üzgünüm.

- I'm sad.
- I feel sad.

Üzgünüm. Bilmiyordum.

I'm sorry. I didn't know.

Gerçekten üzgünüm.

I really am sorry.

Oh,üzgünüm.

Oh, I'm sorry.

Sensiz üzgünüm.

I'm sad without you.

Üzgünüm kapalıyız.

I'm sorry, but we're closed.

Üzgünüm kalamazsın.

- I'm sorry you can't stay.
- I'm sorry that you can't stay.

Hâlâ üzgünüm.

I'm still upset.

Üzgünüm, ilgilenmiyorum.

Sorry, I'm not interested.

Üzgünüm. Unuttum.

I'm sorry. I forgot.

Üzgünüm Başrahibe.

I'm sorry, Reverend Mother.

Üzgünüm, anlamıyorum.

I'm sorry, I don't understand.

Çok üzgünüm!

I'm really sorry!

Oh, üzgünüm.

Oh, sorry.

Üzgünüm bekleyemem.

Sorry, I can't wait.

Üzgünüm, gitmeliyim.

I'm sorry, I'll have to leave.

Üzgünüm, gelemeyiz.

- I'm sorry we can't come.
- I'm sorry that we can't come.

Üzgünüm, uymuyor.

Sorry, it doesn't fit.

Oldukça üzgünüm.

I'm pretty upset.

Gelemem, üzgünüm.

I can't come, sorry.

Üzgünüm, Tom.

I'm sorry, Tom.

Neden üzgünüm?

Why am I sad?

- Çok üzgünüm.
- Ben çok çok üzgünüm.

- I'm terribly sorry.
- I'm dreadfully sorry.

- Üzgünüm, işareti görmedim.
- Üzgünüm, tabelayı görmedim.

Sorry, I didn't see the sign.

Üzgünüm dün orada olmadığım için üzgünüm.

- I'm sorry I wasn't there yesterday.
- I'm sorry that I wasn't there yesterday.

- Gerçekten çok üzgünüm.
- Çok ama çok üzgünüm.

I am really sorry.

- Üzgünüm size inanmıyordum.
- Size inanmadığım için üzgünüm.

- I'm sorry I didn't believe you.
- I'm sorry that I didn't believe you.

"Çok üzgünüm bebeğim."

"I am so sorry, baby."

Üzgünüm, yapabileceğimi sanmıyorum.

Sorry, I don't think I'm gonna be able to.

Bunu duyduğuma üzgünüm.

- I'm sorry to hear that.
- I am sorry to hear that.

Üzgünüm, orada olmayacağım.

Sorry I won't be there.

Üzgünüm, bıçağımı düşürdüm.

I'm sorry, I dropped my knife.

Üzgünüm, ben unuttum.

Sorry, I forgot.

Üzgünüm; ama yapamam.

I'm very sorry, but I can't.

Ben çok üzgünüm.

- I'm very sorry.
- I'm so sorry.
- I am so sorry.

Üzgünüm, yanlış numara.

Sorry, wrong number.

Hatam hakkında üzgünüm.

I'm sorry about my mistake.

Ben biraz üzgünüm.

I am a trifle sad.

Bugün çok üzgünüm.

I am very sad today.

Üzgünüm, uçuş dolu.

I'm sorry, the flight is full.

Sizi korkuttuysam üzgünüm.

I'm sorry if I scared you.

Üzgünüm babam dışarıda.

- I'm sorry my father is out.
- Unfortunately, my father isn't at home.

Üzgünüm sözümü tutmadım.

- I'm sorry I didn't keep my promise.
- I'm sorry that I didn't keep my promise.

Üzgünüm, gitmek zorundayım.

I am sorry, I've got to go.

Karışıklık için üzgünüm.

- Sorry about the mess.
- I apologize for the mess.

Anlamadığın için üzgünüm.

- I'm sorry that you don't understand.
- I'm sorry you don't understand.

Dün için üzgünüm.

- I'm sorry about yesterday.
- Sorry about yesterday.

Senin için üzgünüm.

- I am sorry for you.
- I'm sorry for you.

Ah, gerçekten üzgünüm.

Oh, I'm really sorry.

Üzgünüm, Macarca anlamıyorum.

I don't understand Hungarian, sorry.

Üzgünüm buna başlamamalıydık.

I'm sorry. I shouldn't have started it.

Milyonuncu kez üzgünüm.

For the millionth time, I'm sorry.

Annen hakkında üzgünüm.

I'm sorry about your mom.

Üzgünüm, işi başaramadım.

- I'm sorry I couldn't do the job.
- I'm sorry that I couldn't do the job.

Onun için üzgünüm.

I'm sorry for that.

Üzgünüm, onu yapamam.

I'm sorry, I can't do it.

Oh, çok üzgünüm.

Oh, I'm so sorry.

"Üzgünüm." "Hayır değilsin."

"I'm sorry." "No, you're not."

Seni terslediysem üzgünüm.

I'm sorry if I snapped at you.

Üzgünüm, seni seviyorum.

I'm sorry, I love you.

- Özür dilerim.
- Üzgünüm.

- I'm sorry.
- Sorry...
- I apologize.
- I am sorry.
- I'm sorry!

Üzgünüm. Geç geldim.

I'm sorry. I came late.

Üzgünüm, uzun kalamam.

I'm sorry, I can't stay long.

Üzgünüm ama anlamıyorum.

I'm sorry, but I don't understand.

Üzgünüm onu anlamadım.

I'm sorry, I didn't catch that.

Üzgünüm, gerçekten hatırlamıyorum.

I'm sorry, I don't really remember.

Üzgünüm, seni duymadım.

Sorry, I didn't hear you.

Dün hakkında üzgünüm.

- Sorry about yesterday.
- Sorry for yesterday.

Üzgünüm. Çok affedersin.

I'm sorry. I'm so sorry.

İstediğini yapmadığıma üzgünüm.

- I'm sorry I didn't do what you asked.
- I'm sorry that I didn't do what you asked.