Translation of "Planladığı" in English

Tom yapmayı planladığı şeyden bahsetmedi.

Tom didn't mention what he was planning to do.

Tom'un almayı planladığı ev budur.

This is the house Tom plans to buy.

Tom söylemeyi planladığı şeyi söylemedi.

Tom didn't say what he had planned to say.

Tom yapmayı planladığı şeyi yaptı.

Tom did what he planned to do.

Tom'un yapmayı planladığı şey tehlikelidir.

- What Tom is planning to do is dangerous.
- What Tom is planning on doing is dangerous.

Tom'un Boston'a taşınmayı planladığı doğru mu?

- Is it true that Tom plans to move to Boston?
- Is it true Tom plans to move to Boston?

Tom'un yapmayı planladığı şey bu değil.

- That's not what Tom was planning to do.
- That isn't what Tom was planning to do.

Tom'un yapmayı planladığı şey Mary'yi kızdıracak.

What Tom is planning to do will make Mary angry.

Bugün Tom'la ne yapmayı planladığı hakkında konuştum.

I talked to Tom today about what he plans to do.

Tom, yapmayı planladığı her şeyi yapamadığını söyledi.

- Tom said he wasn't able to do everything he'd planned to do.
- Tom said he was unable to do everything he had planned to do.
- Tom said he wasn't able to do everything he'd planned on doing.
- Tom said that he wasn't able to do everything he'd planned to do.

Ben Tom'un gitmeyi planladığı aynı okula gitmek istiyorum.

I want to go to the same school that Tom plans to go to.

Tom yapmayı planladığı konuşmanın bir kopyasını Mary'ye verdi.

Tom gave Mary a copy of the speech he was planning to give.

Tom'un ne yapmayı planladığı hakkında hiçbir fikrim yok.

I have no idea what Tom is planning to do.

Devletin artık ihtiyaç duymayıp satmayı planladığı taşıtları tamir ettik.

Vehicles that the state will discard or sell, we fix them.

Tom yetişmeyi planladığı trene yetişmek için istasyona zamanında gitmedi.

Tom didn't make it to the station in time to catch the train he was planning to catch.

Bunun Tom'un yapmayı planladığı şey olduğunu gerçekten düşündün mü?

Did you really think that was what Tom was planning to do?

Tom'un Mary'nin ne yapmayı planladığı hakkında hiçbir fikri yoktu.

Tom had no idea what Mary was planning to do.

Tom'un Mary'nin bunu yapmayı planladığı hakkında hiçbir fikri yoktu.

- Tom had no idea that Mary was planning to do that.
- Tom had no idea that Mary was planning on doing that.

Tom'un bunu yapmayı planladığı konusunda aklımdan hiç şüphe yok.

- There's no doubt in my mind that Tom was planning to do that.
- There's no doubt in my mind that Tom was planning on doing that.
- There's no doubt in my mind Tom was planning to do that.
- There's no doubt in my mind Tom was planning on doing that.

Tom otobüs durağına gelmeden önce binmeyi planladığı otobüs zaten gitmişti.

By the time Tom got to the bus stop, the bus he was planning to take had already left.

Tom'un Mary'ye onu yapmamasını söylemeyi planladığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

- I had no idea that Tom was planning to tell Mary not to do that.
- I had no idea that Tom was planning on telling Mary not to do that.

Tom'un Mary'nin Boston'da nerede kalmayı planladığı konusunda hiçbir fikri yok.

- Tom has no idea where Mary is planning to stay in Boston.
- Tom has no idea where Mary is planning on staying in Boston.

Tom'un buraya ne zaman gelmeyi planladığı hakkında bir fikrin var mı?

- Do you have any idea when Tom is planning on getting here?
- Do you have any idea when Tom is planning to get here?

Sorun Tom'un Mary ile karşılaşmayı planladığı mı yoksa tesadüfen karşılaştığı mıdır.

The question is whether Tom was planning to meet Mary or just met her by chance.

Mary'nin ne zaman bunu yapmayı planladığı hakkında Tom'un hiçbir fikri yok.

- Tom has no idea when Mary plans to do that.
- Tom doesn't have any idea when Mary plans to do that.
- Tom has no idea when Mary plans on doing that.
- Tom doesn't have any idea when Mary plans on doing that.

Tom'un kimi dansa götürmeyi planladığı konusunda oldukça iyi bir fikrim var.

I have a pretty good idea who Tom plans to take to the dance.

Tom, Mary'yi yapmayı planladığı şeyden vazgeçirmek için elinden gelen her şeyi yaptı.

Tom did everything he could to stop Mary from doing what she was planning to do.

Tom, onun için planladığı sürpriz partiyi ağzından kaçırarak annesine söyleyince sürprizi bozdu.

Tom let the cat out of the bag when he accidentally told his mother about the surprise party being planned for her.

- Tom onu nerede yapmayı planladığını bana söylemedi.
- Tom onu yapmayı planladığı yeri bana söylemedi.

Tom hasn't told me where he is planning to do that.

- Tom'un onu nerede yapmayı planladığını merak ediyorum.
- Tom'un onu yapmayı planladığı yeri merak ediyorum.

- I wonder where Tom plans to do that.
- I wonder where Tom plans on doing that.

Tom ve Mary'nin yeni dairesinin üç yatak odası var. Bu onların çocuk sahibi olmayı planladığı anlamına mı geliyor?

Tom and Mary's new apartment has three bedrooms. Does that mean that they're planning on having children?