Translation of "Oturmaz" in English

Oturmaz mısınız?

- Won't you sit down?
- Won't you take a chair?
- Won't you have a seat?

Oturmaz mısın?

Won't you have a seat?

Umarım karşımızda kimse oturmaz.

- I hope no one sits in front of us.
- I hope that nobody sits in front of us.
- I hope nobody sits in front of us.
- I hope that no one sits in front of us.

Oturur oturmaz,uyuya kaldım.

As soon as I sat down, I fell asleep.

O oturur oturmaz, telefonu aldı.

As soon as he sat down, he picked up the telephone.

Ben oturur oturmaz telefon çaldı.

I had no sooner sat down than the telephone rang.

Hiç kimse asla orada oturmaz.

Nobody ever sits there.

Bay Curtis, lütfen tekrar oturmaz mısınız?

Mr. Curtis, won't you please sit down again?

Oturur oturmaz o bize kahve getirdi.

No sooner had we sat down than she brought us coffee.

Biz oturur oturmaz gitme zamanı olduğunu anladık.

No sooner had we sat down than we found it was time to go.

Biz oturur oturmaz, o bize kahve getirdi.

As soon as we sat down, she brought us coffee.

Çocuklar bahçede banklarda oturmaz, yumuşak çimlerin üzerinde uzanırlar.

The boys do not sit on benches in the garden, but lie on the soft grass.