Translation of "Kaldım" in English

0.019 sec.

Examples of using "Kaldım" in a sentence and their english translations:

Kaldım.

I stayed.

Çıplak kaldım.

I felt naked.

Evde kaldım.

- I stayed at home.
- I stayed home.

Geç kaldım.

I was late.

Kapıda kaldım.

I'm locked out.

Sessiz kaldım.

I have remained speechless.

Sakin kaldım.

I stayed calm.

Yapayalnız kaldım.

I ended up all alone.

- Okula geç kaldım.
- Mektebe geç kaldım.

I was late for school.

Konuya Fransız kaldım.

- It's all Greek to me.
- That's Greek to me.

Fiziğe Fransız kaldım.

Physics is Greek to me.

Kazara hamile kaldım.

I got pregnant accidentally.

Zaten geç kaldım.

- I'm already late.
- I am already late.

İşe geç kaldım.

- I'm late for work.
- I was late for work.

Okula geç kaldım.

I was late to school.

Ben hayatta kaldım.

I survived.

Ayrılmak zorunda kaldım.

I had to leave.

Geç kaldım mı?

Am I late?

Sadece sessiz kaldım.

I just kept silent.

Denemek zorunda kaldım.

I had to give it a shot.

Saklanmak zorunda kaldım.

I had to hide.

Gitmek zorunda kaldım.

I had to go.

Burada fazla kaldım.

I've been here too long.

Derse geç kaldım.

I'm late for class.

Üzgünüm, geç kaldım.

- Sorry, I am late.
- Sorry, I'm late.

Amcamla birlikte kaldım.

I stayed with my uncle.

Kararıma sadık kaldım.

I adhered to my decision.

Olduğum yerde kaldım.

I remained where I was.

Ben sessiz kaldım.

- I was speechless.
- I shut up.
- I kept silent.

Ben içeride kaldım.

I stayed inside.

- Parasız kaldım.
- Sıkıntıdayım.

I'm in a jam.

Ben seyirci kaldım.

I stood by.

Gülümsemek zorunda kaldım.

I had to smile.

Çok geç kaldım.

I was very late.

Ben evde kaldım.

I stayed home.

Tom'la birlikte kaldım.

I stayed with Tom.

Ben arkada kaldım.

I remained behind.

Ben oturmuş kaldım.

I remained seated.

Biraz geç kaldım.

I was a little late.

Ben arabada kaldım.

I stayed in the car.

Ben ayakta kaldım.

I remained standing.

Toplantıya geç kaldım.

I was late for the meeting.

Çamura sıkışıp kaldım.

I got stuck in the mud.

Avustralya'da mahsur kaldım.

I'm stuck in Australia.

- Trafikten dolayı geç kaldım.
- Trafik yüzünden geç kaldım.

I'm late because of the traffic.

Yıllarca askerî karargâhlarda kaldım.

I spent years living in military quarters.

Büyüyünce bundan uzak kaldım.

As an adult, I'd been separated from that.

Yağmurdan dolayı geç kaldım.

I was late because of the rain.

Evde bir hafta kaldım.

I stayed home for a week.

Radyo dinlerken uyuya kaldım.

While listening to the radio, I fell asleep.

Yılanı görünce donup kaldım.

I froze at the sight of the snake.

Onun perfomansına hayran kaldım.

I was fascinated by her performance.

Amerika'ya gitmek zorunda kaldım.

I had to go to America.

Ben gitmek zorunda kaldım.

I was forced to go.

Bütün gün evde kaldım.

I stayed home all day.

Eve yürümek zorunda kaldım.

I had to walk home.

Tren için geç kaldım.

I was late for the train.

Anahtarı unutup kapıda kaldım.

I locked myself out of my apartment.

İstifa etmek zorunda kaldım.

I had to resign.

Geç kaldım, değil mi?

I was late, right?

Onların performanslarından memnun kaldım.

I'm pleased with their performance.

Güzel bir otelde kaldım.

I stayed at a nice hotel.

Ucuz bir otelde kaldım.

I stayed at a cheap hotel.

Onu yapmak zorunda kaldım.

- I was forced to do it.
- I had to do it.

Trafikten dolayı geç kaldım.

I was late because of the traffic.

Tur grubumun gerisinde kaldım.

I fell behind on my tour group.

Bu yüzden geç kaldım.

That's why I'm late.

Ben senin insafına kaldım.

- I'm at your mercy.
- I am at your mercy.

Dün okula geç kaldım.

I was late for school yesterday.

İlaç almak zorunda kaldım.

I was forced to take medicine.

Sanırım biraz geç kaldım.

I guess I'm a little late.

Tom'u tutuklamak zorunda kaldım.

I had to arrest Tom.

Görevimi yapmak zorunda kaldım.

I had to do my duty.

Boston'dan kaçmak zorunda kaldım.

I had to get away from Boston.

Geri gitmek zorunda kaldım.

I had to go back.

Eve gitmek zorunda kaldım.

- I had to go home.
- I needed to go home.

Paramı saklamak zorunda kaldım.

I had to hide my money.

Sırrımı saklamak zorunda kaldım.

I had to keep my secret.

Sana bakmak zorunda kaldım.

I had to look after you.

Atımı vurmak zorunda kaldım.

I had to shoot my horse.

Tom'u durdurmak zorunda kaldım.

I had to stop Tom.

Tom'a söylemek zorunda kaldım.

I had to tell Tom.

Bu yerde fazla kaldım.

I've been in this place too long.

Boston'da Tom'un evinde kaldım.

I stayed at Tom's house in Boston.

Bir arkadaşımla birlikte kaldım.

I stayed with a friend of mine.

Bavulumu açmak zorunda kaldım.

I had to open my suitcase.