Translation of "Olmayabilir" in English

Ayakkabılarınız olmayabilir.

you might not have shoes;

Zamanımız olmayabilir.

We may not have time.

Zamanın olmayabilir.

You may not have time.

Seçeneğim olmayabilir.

I may have no choice.

Zamanım olmayabilir.

I may not have time.

O olmayabilir.

That may not happen.

Bitmiş olmayabilir.

It may not be over.

Tom olmayabilir.

- Tom may be absent.
- Tom might be absent.

- Çok zamanımız olmayabilir.
- Fazla vaktimiz olmayabilir.

We may not have much time.

- O kadar kolay olmayabilir.
- Böyle kolay olmayabilir.

That may not be so easy.

Tehlikenin farkında olmayabilir.

She may not be aware of the danger.

Hikâyesi doğru olmayabilir.

His story may not be true.

Tom aç olmayabilir.

- Tom might not be hungry.
- Tom may not be hungry.

Asla şansımız olmayabilir.

We may never have the chance.

Tom hatalı olmayabilir.

Tom may not be wrong.

Tom haklı olmayabilir.

Tom may not be right.

Bu mümkün olmayabilir.

That may not be possible.

Tom, Boston'da olmayabilir.

Tom may not be in Boston.

Bir seçeneğimiz olmayabilir.

- We may not have a choice.
- We might not have a choice.

Tom orada olmayabilir.

Tom may not be there.

Yeterli zamanım olmayabilir.

I may not have enough time.

O şimdi olmayabilir.

It might not happen now.

O gerekli olmayabilir.

That may not be necessary.

Bu gerekli olmayabilir.

That might not be necessary.

Bu asla olmayabilir.

- It might never happen.
- It may never happen.

O Tom olmayabilir.

That might not be Tom.

Bu doğru olmayabilir.

This may not be true.

Tom mutlu olmayabilir.

- Tom may not be happy.
- Tom might not be happy.

Bu önemli olmayabilir.

It may not matter.

O doğru olmayabilir.

That may not be true.

Bu yeterli olmayabilir.

It might not be enough.

O kolay olmayabilir.

That might not be easy.

O önemli olmayabilir.

That may not matter.

O yeterli olmayabilir.

That might not be enough.

Tom meşgul olmayabilir.

- Tom might not be busy.
- Tom may not be busy.

Nasıl önemli olmayabilir?

How could it not matter?

Bu tesadüf olmayabilir.

This may not be coincidental.

O mutlu olmayabilir.

- He may not be happy.
- He might not be happy.

Tom ölmüş olmayabilir.

Tom may not be dead.

Yeterli üniformalarımız olmayabilir.

We may not have enough uniforms.

Sonuçta Tom olmayabilir.

It may not be Tom, after all.

Tom'un işi olmayabilir.

It may not be Tom's business.

O muhtemel olmayabilir.

That may not be likely.

Tom hasta olmayabilir.

- Tom might not be sick.
- Tom may not be sick.

Tom yorgun olmayabilir.

- Tom might not be tired.
- Tom may not be tired.

Tom uyuyor olmayabilir.

Tom may not be sleeping.

Tom kazanmış olmayabilir.

Tom may not have won.

Tom yardımcı olmayabilir.

- Tom may not help.
- Tom can't help.

Tom susamış olmayabilir.

- Tom might not be thirsty.
- Tom may not be thirsty.

Tom uykulu olmayabilir.

- Tom might not be sleepy.
- Tom may not be sleepy.

Doğru zaman olmayabilir.

This might not be the right time.

- Olmayabilir.
- İşe yaramayabilir.

It may not work.

Tom'un zamanı olmayabilir.

Tom may not have time.

Herkes için uygun olmayabilir.

And it won't be right for everyone.

Bu bir rüya olmayabilir.

It may not be a dream.

O, şimdi evde olmayabilir.

She may not be at home now.

Tom tehlikenin farkında olmayabilir.

Tom may not be aware of the danger.

Onun için zamanımız olmayabilir.

We may not have time for that.

Başka bir şansımız olmayabilir.

We may never have another chance.

Başka bir şansın olmayabilir.

You might not get another chance.

O bile Tom olmayabilir.

That might not even be Tom.

Tom zamanında burada olmayabilir.

- Tom might not be here in time.
- Tom may not be here on time.

Tom şimdi Boston'da olmayabilir.

Tom might not be in Boston now.

Tom şimdi evde olmayabilir.

Tom may not be at home now.

Tom artık Boston'da olmayabilir.

- Tom might not be in Boston anymore.
- Tom may not be in Boston anymore.

Tom gece hayatta olmayabilir.

Tom may not survive the night.

Tom'un da zamanı olmayabilir.

Tom may not have time either.

Toplantı çok kötü olmayabilir.

The meeting might not be so bad.

Tom'un bir ehliyeti olmayabilir.

Tom might not have a driver's license.

O, tehlikenin farkında olmayabilir.

She may not be aware of the danger.

Başka bir fırsatım olmayabilir.

I may not get another chance.

Endişelenilecek bir şey olmayabilir.

There may be nothing to worry about.

Bu gece don olmayabilir.

It might not freeze tonight.

Hâlâ çok geç olmayabilir.

It may still not be too late.

Bu, Tom'un hatası olmayabilir.

It might not have been Tom's fault.

Bu Tom'un hatası olmayabilir.

It might not be Tom's fault.

Çok fazla zamanımız olmayabilir.

We may not have very much time.

Tom henüz hazır olmayabilir.

Tom might not be done yet.

Bu asla tekrar olmayabilir.

It may never happen again.

Tom'un hiçbir seçeneği olmayabilir.

Tom may have no choice.

O bir sorun olmayabilir.

That may not be a problem.

O henüz hazır olmayabilir.

It may not be ready yet.

Bu onlar bile olmayabilir.

That might not even be them.

Farazi olan gerçek olmayabilir.

What is hypothetical may not be real.

Tom bugün burada olmayabilir.

Tom might not be here today.