Translation of "Olmadığım" in English

0.005 sec.

Examples of using "Olmadığım" in a sentence and their english translations:

Kadın olmadığım için mutluyum.

I'm glad I'm not a woman.

Orada olmadığım için bilmiyorum.

I don't know because I wasn't there.

Olmadığım bir şey olamam.

I can't be something I'm not.

Gerekli olmadığım zamanı bilirim.

I know when I'm not needed.

Köpek olmadığım için memnunum.

I'm glad I'm not a dog.

Sahip olmadığım parayı harcayamam.

I can't spend money I don't have.

Patron olmadığım için mutluyum.

- I'm happy I'm not the boss.
- I'm happy that I'm not the boss.

- Bu mutlu olmadığım anlamına gelmiyor.
- Bu mesut olmadığım manasına gelmez.

That doesn't mean I'm not happy.

Bir kadın olmadığım için şükrediyorum.

- Blessed for not making me a woman.
- Blessed You, our God, King of the world, for not making me a woman.

Olmadığım bir şey gibi davranamam.

I can't pretend to be something I'm not.

Meşgul olmadığım zaman seninle konuşacağım.

I'll talk with you when I'm not busy.

Olmadığım birisi gibi davranmak istemiyorum.

I don't want to pretend I'm someone I'm not.

Hemfikir olmadığım görüşlere karşı bağışıklık kazandırdığıydı,

making me immune to viewpoints that I didn't necessarily agree with,

Babam dakik olmadığım için beni azarladı.

My father scolded me for not being punctual.

Senin için burada olmadığım için üzgünüm.

- I'm sorry that I haven't been able to be here for you.
- I'm sorry I haven't been able to be here for you.

"Neden yemedin?" "Aç olmadığım için yemedim."

"Why didn't you eat?" "I didn't eat because I wasn't hungry."

Sabır benim sahip olmadığım bir erdemdir.

- Patience is a virtue that I don't possess.
- Patience is a virtue that I can't afford.

Moskal olmadığım için Tanrı'ya şükürler olsun.

Thank you God that I'm not a Moskal.

Aç olmadığım için sadece kahve ısmarladım.

- Since I wasn't hungry, I only ordered coffee.
- I only ordered coffee, since I wasn't hungry.

Fransızca hiç iyi olmadığım tek dil.

French is the only language I'm any good at.

Tom benim sahip olmadığım neye sahip?

What's Tom got that I haven't got?

Daha fazla destek olmadığım için üzgünüm.

I'm sorry for not being more supportive.

Sana karşı dürüst olmadığım için pişmanım.

I regret not having been honest with you.

İyi olmadığım bir başka şey hokkabazlıktır.

Juggling is another thing I'm not very good at.

Kendimi hiç olmadığım kadar özgür hissediyorum.

I feel freer than ever

İş sahip olmadığım belirli yetenekleri gerektirir.

- The job requires certain skills that I don't have.
- The job requires certain skills I don't have.

Ben olmadığım zaman üzgün olduğumu söyleyemem.

I can't say I'm sorry when I'm not.

Aşık olmadığım her şeyi sıkıcı buluyorum.

I find it boring everything I do not fall in love with.

Bunu bunu yapmak zorunda olmadığım söylendi.

I've been told that I don't have to do that.

Üzgünüm dün orada olmadığım için üzgünüm.

- I'm sorry I wasn't there yesterday.
- I'm sorry that I wasn't there yesterday.

Tom benim olmadığım bir şey olmamı istedi.

Tom wanted me to be something I wasn't.

Olmadığım bir şeyi yapar gibi davranmaktan bıktım.

I'm sick and tired of pretending that I'm something that I'm not.

Ben olmadığım sürece kimin ödediği umurumda değil.

I don't care who pays, as long as it isn't me.

Onu meşgul olmadığım zaman daha sonra yapacağım.

I'll do that later when I'm not so busy.

Asla sahip olmadığım fırsatlara sahip olmanı istiyorum.

I want you to have opportunities that I never had.

Artık genç olmadığım için, onu artık yapamam.

Since I'm no longer young, I can't do that anymore.

Tom onunla aynı fikirde olmadığım için kızgındı.

Tom was angry because I didn't agree with him.

Ve farkında olmadığım halde en önemli ders olmuştu,

and unbeknownst to me, it would be the most important lesson

Burada olmadığım zaman bile lütfen çalışmaya devam et.

Please keep on working even when I'm not here.

Hiç sahip olmadığım her şeyden çocuklarıma almak istiyorum.

I want to buy my children everything I never had.

Ben havamda olmadığım zaman, arkadaşım sürekli şaka yapar.

My friend always jokes when I am not in the right mood.

O benim sahip olmadığım bir şeye sahip: inanç

He has something that I don't: faith.

Bu tür sıcak hava alışkın olmadığım bir şey.

This kind of hot weather is something I'm not used to.

O benim sahip olmadığım bir şeye sahip: güven.

He has something I don't: confidence.

Bunu çok meşgul olmadığım zamanlarda daha sonra yapacağım.

I'm going to do that later when I'm not so busy.

Artık bu konuya daha önce hiç olmadığım kadar aşıktım.

I was now in love with the subject more than ever.

Bana ihtiyacın olduğunda daha fazla destek olmadığım için üzgünüm.

I'm sorry for not being more supportive when you needed me to be.

Ne yapmam gerektiğinden emin olmadığım için Tom'dan tavsiye istedim.

I asked Tom for advice because I wasn't sure what I should do.

Tek tekerlekli bisiklete binmek çok iyi olmadığım bir şey.

Riding a unicycle is one thing I'm not very good at.

Keşke yapmak zorunda olmadığım bütün bu şeyleri yapmak zorunda olmasam.

I wish I didn't have to do all those things I don't want to do.

Ben kendim hiç sahip olmadığım için sana ödünç para veremiyorum.

I can't lend you money, because I don't have any myself.

- Dün burada bulunmadığım için üzgünüm.
- Dün burada olmadığım için üzgünüm.

I'm sorry for not being here yesterday.

Senin durum analizinle ilgili aynı fikirde olmadığım için, maalesef aynı görüşte değilim.

I beg to differ, as I disagree with your analysis of the situation.

Ben matematikte iyi olmadığım için umarım benim ailem bana özel bir öğretmen tutacak.

As I am not good at math, I hope my parents will allow me to have a private tutor.

Ivır zıvır yiyecek yemekten vazgeçmek için irade gücüne sahip olmadığım için kendimden nefret ediyorum.

I hate myself for not having the will power to quit eating junk food.

Yine de şimdi olmadığım tüm bu şeyler benim için de söylenebilirdi, eğer o on küsur yılı

More all of that, which I am not today, I would be if I hadn't lived

- Tom, olmayan kardeşim gibidir.
- Tom hiç sahip olmadığım kardeşim gibidir.
- Hiç kardeşim yok, ama Tom'u küçük kardeşim gibi görürüm.

Tom is the little brother I never had.