Translation of "Patron" in English

Patron nerede?

Where's the boss?

Patron kim?

Who's the boss?

- Sen patron değil misin?
- Patron değil misiniz?

Aren't you the boss?

Artık patron o.

Now she's completely the boss.

Patron kovulduğumuzu söyledi.

- The boss said that we are fired.
- The boss said that we're fired.

Patron bana kızacak.

The boss is going to get mad at me.

Sen patron musun?

Are you the boss?

Patron çok üzgün.

The boss is very upset.

Burada patron kim?

Who is the boss here?

Patron beni görevlendirdi.

The boss put me in charge.

Patron orada mı?

Is the boss there?

Tom artık patron.

Tom is the boss now.

Şimdi patron kim?

Who's the boss now?

Ben patron değilim.

I'm not the boss.

Patron izliyor olabilir.

The boss could be watching.

Patron seni arıyordu.

The boss was looking for you.

Patron olmak istiyorum.

I want to be the boss.

Hâlâ patron benim.

I'm still the boss.

Patron projeyi onayladı.

The boss approved the project.

Burada patron sensin.

You're the boss here.

Patron orada mıdır?

The boss is there?

Şimdi patron benim.

I'm the boss now.

Tom patron olmalı.

Tom should be the boss.

Hâlâ patron musun?

Are you still the boss?

Tom şimdi patron.

Tom is now the boss.

Patron Mary'yi kovmayacak.

The boss isn't going to fire Mary.

Patron seni kovmayacak.

The boss isn't going to fire you.

Patron Tom'u kovmayacak.

The boss isn't going to fire Tom.

Patron Tom'u kovdu.

The boss fired Tom.

Patron onu tekrar azarladı.

The boss just chewed him out again.

Bizim patron planımızı onayladı.

Our boss approved our plan.

Patron suçlayacak birini arıyor.

The boss is looking for someone to blame.

Bu çevrede patron benim.

I'm the boss around here.

İkiniz de patron olamazsınız.

You can't both be the boss.

Patron Tom'un istifasını istedi.

The boss asked for Tom's resignation.

Patron olmaktan nefret ediyorum.

I hate being a boss.

Patron, Tom'u kovmayı düşünüyor.

The boss is thinking about firing Tom.

Buralarda hâlâ patron benim.

I'm still the boss around here.

Patron olmak zorunda kalacaksın.

You'll have to be the boss.

Tom patron olmak istiyor.

Tom wants to be the boss.

Ona patron olarak baktım.

I looked on him as the boss.

Patron açık bir kişidir.

The boss is an open person.

Patron olsam seni kovarım.

If I were the boss, I'd fire you.

Patron kimmiş göstereceğim sana!

I'll show you who's in charge!

Tom iyi bir patron.

Tom is a good boss.

Tom harika bir patron.

Tom is a great boss.

Tom nasıl patron oldu?

How did Tom become the boss?

Patron acil olduğunu söyledi!

The boss said it's urgent!

Patron seni görmek istiyor.

The boss wants to see you.

Patron olmak istemiyor musun?

Don't you want to be the boss?

Tom patron olmaktan hoşlanıyor.

Tom enjoys being the boss.

Tom patron olmak istemiyor.

Tom doesn't want to be the boss.

Tom patron olmak istemedi.

Tom didn't want to be the boss.

Tom patron olmak istiyordu.

Tom wanted to be the boss.

Kendimi patron olarak göremiyorum.

I can't picture myself as the boss.

Tom şu anda patron.

Tom is the boss right now.

Patron olmadığım için mutluyum.

- I'm happy I'm not the boss.
- I'm happy that I'm not the boss.

Patron toplantıyı iptal etti.

The boss canceled the meeting.

- Eğer patron bunu bulursa yanarım.
- Eğer patron bunu bulursa hapı yutarım.

If the boss finds this out, I'm done for.

Kimin patron olduğunu ona göster!

Show him who's boss!

Kim senin patron olmanı istiyor?

Who wants you to be the boss?

Tom'a kimin patron olduğunu gösterdim.

I showed Tom who's boss.

Patron beni kovmakla tehdit etti.

The boss threatened to fire me.

Patron dışarıdayken ofisin sorumlusu kim?

Who is in charge of the office while the boss is away?

"Ve patron nerede?" - "Akşam yemeğinde."

- "And where are the bosses?" – "At dinner".
- "And where is the boss?" - "At dinner".

Yeni patron gerçekten sıkı yönetiyor.

The new boss runs a really tight ship.

Patron performansımdan memnun olduğunu söyledi.

My boss said that he was pleased with my performance.

Patron bir çalışanını kovmayı düşünüyor.

The boss is thinking of firing an employee.

Patron iki ustabaşıya iş verdi.

The boss hired two foremen.

Bu adam patron olmak istiyor.

This guy wants to be the boss.

Tom'un patron olması gerekmiyor mu?

Isn't Tom supposed to be the boss?

Tom bir gün patron olabilir.

- Tom may be the boss someday.
- Tom may one day be the boss.

Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.

The boss tortured the workers with his criticism.

Patron bana bir zam vermedi.

The boss wouldn't give me a raise.

Patron sensin. Sen karar verdin.

You're the boss. You decided.

Patron bir haftalık ücretimi yükseltti.

The boss advanced me a week's wages.

Patron bugün bunu yapmamı istedi.

The boss asked me to do that today.

Sami patron gibi davranmaya başladı.

Sami started acting like the boss.

Tom kesinlikle patron olma kabiliyetine sahip.

Tom definitely has the ability to be the boss.

Tom patron olmak için çok genç

Tom is too young to be the boss.

- Tamam, sensin.
- Sakin ol, patron sensin.

Keep calm, you're the boss.

Benim patron istifa etmesi için zorlandı.

My boss was forced to resign.

- Patron sensin.
- Sen öyle diyorsan öyledir.

- You're the boss.
- You're the boss!
- You are the boss.

Patron hepimize bir günlük izin verdi.

The boss gave us all a day off.

Patron varken çok hevesliymiş gibi davranır.

- He pretends to be enthusiastic when his boss is around.
- Whenever the boss is around, he plays at being busy.
- Whenever the boss is around, he pretends to be busy.

Patron bana bir hafta izin verdi.

The boss gave me a week off.

Patron eve erken gitmemize izin vermedi.

The boss wouldn't let us go home early.

Patron, Tom'un iş bilir tutumunu seviyor.

The boss likes Tom's can-do attitude.

- Ben büromun patronuyum.
- Ofisimde patron benim.

I am the boss in my office.

Patron işi yapmak için beni seçti.

The boss picked me to do the job.

Patron Tom'u iş için Boston'a gönderdi.

The boss sent Tom to Boston on business.

Ben iyi bir patron olduğumu düşünüyorum.

I think I'm a good boss.

Tom'un iyi bir patron olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is a good boss.
- I know Tom is a good boss.