Translation of "Medya" in English

0.006 sec.

Examples of using "Medya" in a sentence and their english translations:

Medya haberi vermiyor.

The media doesn't distribute the news.

Medya ile konuşmadım.

I didn't talk to the media.

- Sosyal medya zaman kaybıdır.
- Sosyal medya bir zaman kaybıdır.

Social media is a waste of time.

Medya bu haberi vermiyor.

The media doesn't distribute this news.

Medya bu haberi bildirmiyor.

The media doesn't report this news.

Ben sosyal medya kullanmıyorum.

I don't use social media.

Bir de sosyal medya var.

And then there's social media.

medya da haberler türemeye başladı

The media started to grow in the news

Çünkü onlar sosyal medya kullanmıyorlar

Because they don't use social media

Medya bu hikayeleri rapor etmiyor.

- The media doesn't distribute the news.
- The media doesn't distribute this news.
- The media doesn't report this news.
- The media are not reporting these stories.

Hiç sosyal medya hesabım olmamasına rağmen,

is that even though I've never had a social media account,

Sosyal medya da büyük rol oynuyor.

Social media plays a big role here, too.

Çünkü medya onlara savaşı kazandığını anlatıyordu

Because the media was telling them they won the war

Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.

Electronic news media is our primary source of information.

"Medya tarafından beyniniz yıkanıyor." "Neden bahsediyorsun?"

"You're being brainwashed by the media!" "What are you talking about?"

medya ile uzaktan yakından alakası bile yok

not even closely related to the media

Medya her şeyi orantısız olarak açığa vurdu.

The media blew the whole thing out of proportion.

Bazı medya kuruluşları Arapları canavar gibi gösteriyor.

The Arabs are being dehumanized by some media.

Bazı medya kurumları Filistinlileri canavar gibi gösteriyor.

The Palestinians are dehumanized by some media.

İşte bir siyasi partinin sosyal medya kampanyasını yaparken

While doing a social media campaign for a political party,

Popüler medya ve girişim sermayesi literatüründeki yaygınlığını düşünerek

Given its prevalence in the popular media and the venture-funding literature,

Ya da sosyal medya hesaplarına ücretsiz erişim için,

or free access to social-media accounts ...

"Facebook bir medya şirketi değil bir teknoloji şirketi."

"Facebook is not a media company; it's a technology company."

Sosyal medya gençlerin sözel iletişim becerilerini kısıtlıyor olabilir.

Social media may be inhibiting the ability of young people to communicate verbally.

Twitter Amerika'da en popüler sosyal medya platformlarından biridir.

Twitter is one of the most popular social media platforms in America.

Bu durumda sosyal medya neredeyse kamu hizmeti haline geldi.

I mean, social media has become almost like a public utility at this point.

Diyelim ki sosyal medya kullanmak profesyonel başarımın merkezi değil.

Maybe using social media is not at the core of my professional success.

Bildiğiniz gibi, medya dersi için çok fazla film izledik.

We also watched a lot of films; as you know, it was a media course.

Çin'in sosyal medya platformlarından kullanıcılarla tabiri caizse geyik yapmak

a similar end was waiting for two chatbots

Sosyal medya akımlarına 70 yaşında olmasına rağmen hala ayak uyduruyordu

he was still keeping up with the social media trends at the age of 70

Birçok kişi, sosyal medya üzerinde çok fazla kişisel bilgi koyuyor.

Many people put too much personal information on social media.

Ve daha da kötüsü “Medya da bunun konuşulduğunu duyudunuz mu?" sorusuna.

And even worse, when you say, "Do you hear the media talk about this?"

Ayrıca, yeniden Değerlendirilen Medya Podcast'inde arkadaşlarımızı kontrol etmeyi de unutmayın - sağladıkları

Also, don’t forget to check out our friends at the Reconsider Media Podcast - they provided

Medya son birkaç ay içinde sadece bir şey tartışmıştır; ekonomik kriz.

The media has only discussed one thing in the last few months; the economic crisis.

, ancak medya haberi tecrübe evliliği adı altında ele aldı ve Mısırlı avukat, fikrini

news under the name of experience marriage, and the Egyptian lawyer said that he derived his idea

- Batılı medya kuruluşları Müslümanlara farklı gözle bakıyor.
- Batı medyası Müslümanları farklı lanse ediyor.

Muslims are portrayed in a different light by Western media.

- Tom sosyal medya detoksu yapıyor.
- Tom sosyal medyadan bir süreliğine elini eteğini çekti.

Tom is going on a social media detox.

Medya onun potansiyel bir başkan adayı olduğunu bildirmesine rağmen, herhangi biri gerçekten onun potansiyel bir başkan olduğunu düşünüyor mu?

Even though the media reports that she is a potential presidential candidate, does anyone really think that she is a potential president?

Tom, Instagram'a yüklediği bazı resimler Wayfair komplo teorisini savunanlar tarafından pedofili ve çocuk ticaretiyle ilişkilendirilince sosyal medya lincine uğradı.

Tom became a target of cancel culture after some Instagram photos he posted were associated with pedophilia and child trafficking by the Wayfair conspiracists.

Mary her zaman sol eğilimli olmuştur, ama o Sol Parti için mecliste bir koltuğa sahip olduğundan beri, o, ​​radikal kapitalizm eleştirisi ile bir medya yıldızı oldu.

Mary has always been left-leaning, but since she's got a seat in parliament for the Left Party, she has become a media star with her radical critique of capitalism.

Ontario Sansür Kurulu 1980'de Günter Grass'tan uyarlanmış "Teneke Trampet" filmini yasakladı ama medya bu yasağı saçma buldu ve hatta Canadian Broadcasting Corporation (CBC) sorun yaratan görüntüleri o gece ülke çapında ulusal haberlerde gösterdi.

In 1980 the Ontario Censor Board banned the film "The Tin Drum," adapted from the Günter Grass novel, but the media found this silly, and so the Canadian Broadcasting Corporation (CBC) showed the offending scene that night from coast to coast on the national news.

Z kuşağında depresyon ve intihar oranlarının artışında etkili olan faktörler arasında sosyal medya kullanımı, haberlerde iklim değişikliği, göç ve toplu katliamlar gibi negatif olayların başrol oynaması ve ailelerin ve yetkililerin ölüm için intiharın bir seçenek olması yönündeki hoşgörüsü yer alıyor.

Factors contributing to increased depression and suicide rates for Gen Z include social media use, issues that play negatively in the news such as climate change, immigration and mass shootings, and a greater willingness of families and officials to acknowledge suicide as a cause of death.