Translation of "Müdahale" in English

0.007 sec.

Examples of using "Müdahale" in a sentence and their english translations:

Müdahale etmeyin.

- Do not interfere!
- Don't interfere.

Müdahale etmemeliydim.

I shouldn't have interfered.

Müdahale etme!

- Do not interfere!
- Don't interfere.

Müdahale ediyoruz.

We're interfering.

Müdahale ediyorsun.

You're interfering.

Müdahale etmeliyiz.

We must intervene.

Müdahale edebildim.

I could intervene.

Müdahale edemezsin.

You can't interfere.

Müdahale etmeyeceğim.

I won't interfere.

Müdahale gerekliydi.

The intervention was necessary.

Sen müdahale edersen, onlar da müdahale edecekler.

If you intervene, they will also intervene.

Sürücüye müdahale etme.

Don't be a backseat driver.

Biri müdahale etti.

Somebody intervened.

Ben müdahale etmiyorum.

- I am not getting involved.
- I'm not interfering.

Neden müdahale etmeliyim?

Why should I interfere?

Müdahale etmek istemiyorum.

I don't want to intervene.

Ben müdahale ediyorum.

I'm interfering.

Tom müdahale ediyor.

Tom is interfering.

Kim müdahale etti?

Who intervened?

Tom müdahale etti.

Tom intervened.

Okumama müdahale ediyorsun.

- You're interfering with my reading.
- You're disturbing my reading.

Onlar müdahale etmeyecek.

They won't intervene.

Lütfen müdahale etme.

Please don't interfere.

Müdahale etmeli miyiz?

Should we intervene?

Ona müdahale etme.

Don't interfere with it.

Onlara müdahale etme.

Don't interfere with them.

Tom müdahale etmemeliydi.

Tom shouldn't have interfered.

Asla müdahale etmemeliydin.

- You should've never interfered.
- You should have never interfered.

Müdahale etmeyi bırak.

Stop interfering.

Biz müdahale edemeyiz.

We can't interfere.

Neden müdahale ettin?

Why did you interfere?

Zamanında müdahale de edemeyince

and they failed to act in time to intervene,

O, fanatiklere müdahale etti.

He interfered with the fans.

Polisin müdahale etmesi gerekiyordu.

It was necessary for the police to intervene.

Tom'un müdahale etmesini istemiyorum.

I just don't want Tom interfering.

Müdahale etme hakkın yok.

You have no right to interfere.

Müdahale etmeyi tercih etmiyorum.

I'd rather not interfere.

Müdahale etme hakkım yoktu.

I had no right to interfere.

Derhâl müdahale etmemiz gerekiyor.

We need to operate immediately.

Güvenlik sonunda müdahale etti.

Security eventually intervened.

Konuşurken bana müdahale etme!

- Don't interrupt me when I'm talking.
- Don't interrupt me when I'm talking!

Polis nadiren müdahale eder.

The police rarely intervene.

Tom tıbbi müdahale gerektirmiyordu.

Tom didn't require medical attention.

Polis rahatsızlığa müdahale etti.

The police intervened in the disturbance.

Onların müdahale etmeleri gerekirdi.

- They should have intervened.
- They should've intervened.

Tom müdahale etmeye çalıştı.

Tom tried to intervene.

Müdahale etmene izin vermeyeceğim.

I won't let you interfere.

Müdahale ayakta mı yapılmıştı?

Was the operation an outpatient procedure?

Müdahale edin, bir şey söyleyin.

do something, say something.

Onun zamanında müdahale salgını engelledi.

His prompt action prevented an epidemic.

O müdahale etmedi? Ama neden?

He didn't intervene? But why?

- Çalışmamı bölme.
- Çalışmama müdahale etme.

Don't interfere with my studying.

Lütfen benim planıma müdahale etmeyin.

Please don't interfere with my plan.

Lütfen müdahale etmeme izin verme.

Please don't let me interfere.

Müdahale etmeseydin hiç sorun yaşamazdık.

If you hadn't interfered, we wouldn't have had any problems.

Onların müdahale etmesine izin vermeyeceğim.

I won't let them interfere.

Onun müdahale etmesine izin vermeyeceğim.

I won't let him interfere.

Ben müdahale etmemeni tavsiye ederim.

I advise you not to interfere.

Meslektaşlarının yaşadığı anlaşmazlığa müdahale etti.

He intervened in his coworkers' disagreement.

Ve hemen müdahale edilmesi gerektiğini göreceksiniz.

and they need to be addressed now.

Ben kişisel yaşamınıza müdahale etmek istemiyorum.

I don't want to interfere with your personal life.

Tom için tıbbi müdahale istediniz mi?

Did you request medical attention for Tom?

Büyük uluslar, küçük uluslara müdahale etmemelidirler.

The big nations should not interfere with the smaller nations.

Sınavlar eğitimin gerçek anlamına müdahale eder.

Examinations interfere with the real meaning of education.

Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder.

Examinations interfere with the real purpose of education.

Kayzer, Theodore Roosevelt'in müdahale etmesini istedi.

The Kaiser asked Theodore Roosevelt to intervene.

Tom sürücüye müdahale edenlerden nefret eder.

Tom hates backseat drivers.

Polis birisinin frenlere müdahale ettiğini düşünüyor.

The police think that someone tampered with the brakes.

Duygularımızın eylemlerimize müdahale etmesine izin veremeyiz.

- We cannot allow our emotions to interfere with our actions.
- We can't allow our emotions to interfere with our actions.

Aile bireylerim üç küçük cerrahi müdahale geçirdiler.

members of my family had three bits of minor surgery,

Sinekler ve sivrisinekler onun meditasyonuna müdahale ettiler.

Flies and mosquitoes interfered with his meditation.

O, cerrahi bir müdahale için hastaneye yatırıldı.

He was hospitalized for a surgical operation.

- Müdahale etmeye hakkın yoktu.
- Karışmaya hakkın yoktu.

You had no right to interfere.

Hokey hakemi dövüşü durdurmak için müdahale etti.

The hockey referee intervened to stop the fight.

Onun aile ilişkilerimize müdahale etme hakkı yok.

He has no right to interfere in our family affairs.

Onun seni sevmesini istiyorsan ona müdahale etme.

Don't interfere with him if you want him to like you.

Hiç anne ve baban müdahale ediyor mu?

Do your parents ever interfere?

Öğretmen iki öğrencinin arasındaki kavgaya müdahale etti.

The teacher intervened in the quarrel between the two students.

Buza karşı yollara müdahale ederler ya? Kum kullanırlar.

You know when they grit the road against ice? They use sand.

Bunu yaparsan ormanın tüm sürecine müdahale etmiş oluyorsun.

that you'd be interfering with the whole process of the forest.

Birleşmiş Milletler, anlaşmazlığa müdahale etmek için birlik gönderdi.

The United Nations sent troops to intervene in the conflict.

Müdahale etmemi istemediğini biliyorum, fakat onu savunmam gerekiyor.

I know you don't want me to interfere, but I have to defend her.

- Müdahale etmem gerektiğini hissettim.
- Karışmak zorunda olduğumu hissettim.

I felt I had to intervene.

Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin içişlerine müdahale etmemesi gerekir.

No country should interfere in another country's internal affairs.

- Hiç kimsenin canı müdahale etmek istemiyor.
- Kimsenin kavga edesi yok.

No one feels like fighting.

- Bir şey okurken ona müdahale etme.
- Onu bir şeyler okurken bölme.

Don't interfere with him while he is reading.

Rusya, Avrupa Birliği ve ABD; birbirlerini Ukrayna'nın iç işlerine müdahale etmekle suçluyorlar.

Russia, the European Union and the U.S. are accusing each other of interference in Ukraine's domestic affairs.

Bana kalırsa, işinize müdahale etmediği sürece boş zamanlarında yaptığın şey senin kendi işin.

As far as I'm concerned, what you do in your free time is your own business, as long as it doesn't interfere with your work.

Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.

The most instinctive act of nearly every creature is to protect its young, and with humans, this response persists for a lifetime.