Translation of "Krİzİ" in English

0.056 sec.

Examples of using "Krİzİ" in a sentence and their english translations:

Istihdam krizi,

a crisis of employment,

şiddet krizi

a crisis of violence

HİNDİSTAN NAKİT KRİZİ

-INDIA’S CASH CRISIS-

Eleştiriler krizi çözmez.

Critics do not solve the crisis.

Kalp krizi geçireceğim.

I'm going to have a heart attack.

Şirketleri krizi atlattı.

Their company survived the crisis.

Borç krizi bitmedi.

The debt crisis is not over.

İklim krizi zaten çözüldü.

But the climate crisis has already been solved.

Krizi hep beraber atlatabiliriz.

we can avoid the crisis altogether.

Bir astım krizi geçirdim.

I had an asthma attack.

Neredeyse kalp krizi geçiriyordum.

I almost had a heart attack.

Onun şirketi krizi atlatamadı.

His company didn't survive the crisis.

Üç kalp krizi atlattı.

He has lived through three heart attacks.

Kalp krizi geçireceğimi sandım.

- I thought I was going to have a heart attack.
- I thought that I was going to have a heart attack.

Tom kalp krizi geçiriyor.

Tom is having a heart attack.

Bir aile krizi yaşadım.

I had a family emergency.

Atı kalp krizi geçirdi.

- His horse had a heart attack.
- Her horse had a heart attack.

Onlar sinir krizi geçiriyorlardı.

They were cracking up.

O sinir krizi geçirdi.

She had a nervous breakdown.

Bir anksiyete krizi geçirdim.

I had an anxiety attack.

Tom sinir krizi geçirdi.

Tom had a nervous breakdown.

Bir kalp krizi geçirecek.

He's going to have a heart attack.

Neredeyse sinir krizi geçirdim.

I almost had a nervous breakdown.

Sanırım kalp krizi geçiriyor.

I think he's having a heart attack.

Kalp krizi geçirdiğimi sandım.

I thought I was having a heart attack.

Kalp krizi, koroner bypass ameliyatı

like heart attacks, coronary bypass surgery

Ben bir anjin krizi geçirdim.

I had an angina attack.

Bir biyolojik çeşitlilik krizi yaşıyoruz.

We are living through a biodiversity crisis.

O bir kalp krizi geçirmişti.

She had suffered a heart attack.

Tom bir kalp krizi geçirdi.

Tom had a heart attack.

O bir kalp krizi geçirecek.

She's going to have a heart attack.

Sadece bir kalp krizi geçirdin.

You just had a heart attack.

Ben bir kalp krizi geçirdim.

I had a heart attack.

Neredeyse bir kalp krizi geçiriyordum.

I nearly had a heart attack.

Ben bir kalp krizi geçiriyorum.

I'm having a heart attack.

Tom bir astım krizi geçirdi.

Tom had an asthma attack.

Onun atı kalp krizi geçirdi.

His horse had a heart attack.

Tom'un üç kalp krizi geçirdi.

Tom has had three heart attacks.

Tom orta yaş krizi geçiriyor.

Tom is going through a midlife crisis.

Tom'un bir inanç krizi vardı.

Tom had a crisis of faith.

Başkan Hoover krizi çözmeye çalıştı.

President Hoover tried to solve the crisis.

Hiç kalp krizi geçirdin mi?

Have you ever had a heart attack?

Tom hiç kalp krizi geçirmedi.

Tom has never had a heart attack.

Bir kalp krizi gibi görünüyor.

It looks like a heart attack.

Ne krizi? Kendimi rahat hissediyorum.

What crisis? I feel comfortable.

O bir sinir krizi geçirdi.

He suffered a nervous breakdown.

Tom üç kalp krizi atlattı.

Tom has survived three heart attacks.

Tom kalp krizi geçiriyor olabilir.

- Tom may be having a heart attack.
- Tom might be having a heart attack.

Annemin yine çikolata krizi tuttu.

Mom is bingeing on chocolate again.

Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.

There will be an energy crisis in the near future.

O kalp krizi geçirdiğinde ben oradaydım.

I was on the spot when he had a heart attack.

O hafif bir kalp krizi geçirdi.

He had a mild heart attack.

Kabine krizi görüşmek üzere bugün buluşuyor.

The Cabinet is meeting today to discuss the crisis.

Tom hafif bir kalp krizi geçirdi.

Tom had a mild heart attack.

Mülteci krizi Almanya'da siyasi manzarayı sarsabilir.

The refugee crisis could shake up the political landscape in Germany.

O, ağır bir kalp krizi geçirdi.

He survived a severe heart attack.

Cesur kararı sayesinde krizi atlatmayı başardı.

Thanks to his bold decision, he was able to ride out the crisis.

Uyku yoksunluğu kalp krizi riskini artırır.

Sleep deprivation increases risk of heart attacks.

Finaller yaklaşırken neredeyse sinir krizi geçirecektim.

As finals approached, I nearly had a nervous breakdown.

Kız kardeşin sinir krizi mi geçirdi?

Did your sister have a nervous breakdown?

Leyla kalp krizi nedeniyle cezaevinde öldü.

Layla died in prison of a heat attack.

Tom kalp krizi sebebiyle Boston'da öldü.

Tom died in Boston of a heart attack.

Tom kalp krizi geçiriyor gibi görünüyor.

Tom seems to be having a heart attack.

Tom kar kürerken kalp krizi geçirdi.

- Tom had a heart attack while shoveling snow.
- Tom suffered a heart attack while shoveling snow.

Tom bir kalp krizi daha geçirdi.

Tom has had another heart attack.

Peki biz bu krizi fırsata çevirebilir miyiz?

I mean, can we build back better from this?

Ve korkusuna yeniş düştü kalp krizi geçirdi

and fears fell, he had a heart attack

Tom bir kalp krizi geçirip uykusunda öldü.

Tom had a heart attack and died in his sleep.

Tom az önce bir kalp krizi geçirdi.

- Tom just had a heart attack.
- Tom has just had a heart attack.

O bir kalp krizi yaşıyor gibi görünüyordu.

She seemed to be suffering a heart attack.

Tom geçen yıl bir kalp krizi geçirdi.

Tom had a heart attack last year.

Bir anksiyete krizi yaşıyorum ve nedenini bilmiyorum.

I'm having an anxiety attack and I don't know why.

Sami daha önce bir kalp krizi geçirmişti.

Sami has previously had a heart attack.

Brezilya, tarihindeki en ciddi ahlaki krizi yaşıyor.

Brazil is undergoing the most serious moral crisis in its history.

En son ne zaman astım krizi geçirdiniz?

When was your last asthma attack?

Onlarla birlikte , Küba Füze Krizi sırasında keşif görevlerinde

With them was rookie astronaut Roger Chaffee, a former spy-plane pilot who flew reconnaissance

Borsa krizi birçok emekliyi yeniden iş piyasasına zorladı.

The stock market crash forced many retirees back into the job market.

Tom, kalp krizi geçirmesini umduğum en son kişidir.

- Tom's the last person I would've expected to have a heart attack.
- Tom's the last person I would have expected to have a heart attack.
- Tom is the last person I would've expected to have a heart attack.

Olay iki ülke arasında bir diplomatik krizi tetikledi.

The incident triggered a diplomatic crisis between the two nations.

Bu kriz Avrupa'da daha büyük bir krizi tetikler mi?

Can this crisis trigger a bigger crisis all across Europe?

Tom senin geçen yıl bir kalp krizi geçirdiğini söyledi.

- Tom said you had a heart attack last year.
- Tom said that you had a heart attack last year.

Bu haberi duyduğunda Tom ölümcül bir kalp krizi geçirdi.

Upon hearing that news, Tom suffered a fatal heart attack.

Tom Mary'nin bir epilepsi krizi olduğunda ne yapacağını biliyor.

Tom knows what to do when Mary has an epileptic seizure.

Alternatif yakıt kaynakları bulunamazsa, dünyamız bir enerji krizi geçirir.

Our world will have an energy crisis if alternative fuel sources are not found.

Rehine krizi iki ülke arasında diplomatik krize neden oldu.

The hostage crisis created a diplomatic crisis between the two nations.

Fransızlar geri çekilmeye zorlanana kadar köprülerdeki krizi çözmeye çalışmakla sınırlıydı .

to sort out the crisis at the bridges –  until the French were forced to withdraw.

O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.

He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.

Kaneko yeni işinde o kadar stresliydi ki sinir krizi geçirdi.

Kaneko was so stressed out at her new job that she had a nervous breakdown.

Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.

You never know when he's going to throw another tantrum.