Translation of "Beraber" in English

Beraber çalışmalıyız.

We should study together.

Beraber çalışıyoruz.

We're working together.

Beraber büyüdük.

We grew up together.

Beraber taşınıyoruz.

We're moving in together.

Beraber güçlüyüz.

Together we are stronger.

Beraber oturalım.

Let's sit together.

- Beraber iyi oynuyoruz.
- Beraber iyi çalarız.

We play well together.

Şimdi hep beraber

Now, all together.

Bunu beraber kucaklayalım.

Let's embrace it together.

Yararı beraber paylaştık.

We shared the benefit together.

Beraber takılabileceğimizi düşündüm.

- I thought we could hang out together.
- I thought that we could hang out together.

Belki beraber oturmalıyız.

Maybe we should sit together.

Belki beraber oturabiliriz.

Maybe we can sit together.

Keşke beraber gitsek.

I wish we were going together.

Beraber seyahat edebiliriz.

We can travel together.

Tom'la beraber kalıyorum.

I'm sticking with Tom.

Oğlunla beraber çalışıyorum.

I work with your son.

Onu beraber pişirdik.

We baked it together.

Onu beraber yaptık.

We did it together.

Beraber çalışmanız gerekiyor.

You need to work together.

Onlarla beraber kalıyorum.

I'm sticking with them.

Onunla beraber kalıyorum.

- I'm sticking with him.
- I'm sticking with her.

Bunu beraber yapacağız.

- We'll do it together.
- We'll do this together.

Beraber pikniğe gittik.

We went on a picnic together.

Beraber kiliseye gidiyoruz.

We go to church together.

Beraber gitmeyi düşünüyoruz.

- We're planning to go together.
- We're planning on going together.

Beraber çalışmak zorundasın.

You have to work together.

Parkta, köpekleriyle beraber.

He's with his dogs in the park.

Başka köpeklerle beraber etrafta beraber koşarak geçen zamanlar.

times spent running around with other dogs.

Krizi hep beraber atlatabiliriz.

we can avoid the crisis altogether.

Beraber yapmak istiyor üstelik

He wants to do it together

Şimdi beraber çalışma zamanı.

Now is the time when we must work together.

Kütüphanede beraber çalışabilir miyiz?

How about studying together in the library?

Bu problemi beraber çözelim.

Let's solve this problem together.

Bunu beraber yapalım istiyorum.

I want us to do it together.

Sadece beraber kalalım istiyorum.

I just want us to stay together.

Biraz beraber çalışmanı istiyorum.

I want you to pitch in a little.

Hadi, beraber pazara gidelim.

Come on, let's go to the market together.

Onlar tatile beraber gitti.

They went on vacation together.

Haydi beraber dans edelim.

Let's dance together.

Neden ikiniz beraber çıkmıyorsunuz?

Why don't you two go on a date together?

Her şeyi beraber yaptık.

We did everything together.

Herkes beraber çalışmak zorunda.

Everybody has to pitch in.

Onunla beraber görünmek istemiyorum

I don't want to be seen in his company.

Beraber çok zaman geçirdik.

We spend a lot of time together.

Uzun süre beraber olmayacaklar.

They won't be together for long.

Bu konuda beraber miyiz?

Are we together on this?

Haydi beraber pratik yapalım.

Let's practice together.

- Beraber yürüyelim.
- Birlikte yürüyelim.

Let's walk together.

Beraber gitmek ister misin?

Would you like to go together?

Boston'da Tom'la beraber kaldım.

I stayed in Boston with Tom.

Tom'la ödevimizi beraber yaptık.

Tom and I did our homework together.

Bunu ikimiz beraber yaptık.

The two of us did that together.

Sami arkadaşı Farid'le beraber.

Sami is with his friend Farid.

Siz beraber değil miydiniz?

Weren't you together?

Yaşadığı deneyimi onunla beraber yaşayabiliyorduk,

we could cocreate the experience along with him,

üniversitede laboratuvarda öğrencilerle beraber değil

not with students in the lab at the university

Bütün adamlarıyla beraber aynı cezaevindeler

They are in the same prison with all their men

Keşke beraber ortak birşey yapabilselerdi

I wish they could do something together

Ara sıra beraber balığa gideriz.

We go fishing together once in a while.

Beraber birkaç güzel yıl geçirdik.

We spent some happy years together.

Beraber kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm.

- I thought we'd have breakfast together.
- I thought we would have breakfast together.

Hurmayı bademle beraber yemeyi severim.

I like to eat a date with almonds.

Tom'la beraber olduğumda çok eğleniyorum.

I have a lot of fun when I'm with Tom.

Oraya Tom'la beraber gitmeyi düşünüyordum.

I was thinking about going there with Tom.

Tom ile çocukluğumuz beraber geçti.

Tom and I were kids together.

Babam ile beraber inşaatta çalışacağım.

I'm going to work as a builder with my father.

Biz yarın beraber çalışalım mı?

Shall we work together tomorrow?

Danm Matt ile beraber yaşadı.

Dan roomed with Matt.

- Biz birlikte çalıştık.
- Beraber çalıştık.

We worked together.

Dün gece beraber televizyon seyrettik.

Last night, we watched television together.

Aile akşam yemeğini beraber yedi.

The family ate supper together.

Emily ile beraber gitmek istiyorum.

I want to go together with Emily.

Benimle beraber gelmek istiyor musun?

Do you want to come with me?

Onlar bu projede beraber çalıştılar.

They worked jointly on this project.

Bu, onların beraber kaldıkları kadın.

That’s the woman they stayed with.

Son zamanlarda beraber takılmaktan çekiniyordun.

Recently, you've been depressing to hang out with.

Çocukken hep beraber şarkı söylerdik.

We used to sing together all the time when we were children.

Onlar beraber çok mutlu görünüyorlardı.

They looked so happy together.

Tom şimdi evde, ailesiyle beraber.

- Tom is now at home with his family.
- Tom is at home with his family now.

Tom uzun zamandır bizimle beraber.

Tom has been with us for a long time.

Tom ve ben beraber çalıştık.

Tom and I worked together.

Tom ve ben beraber takılıyorduk.

Tom and I used to hang out together.

Tom ve Mary beraber çalışıyorlar.

Tom and Mary are studying together.

Tom ve Mary beraber oynuyorlar.

Tom and Mary are playing together.

Tom ve ben beraber yeriz.

Tom and I eat together.

Tom ve ben beraber kaldık.

Tom and I stuck together.

Yine de deneyimi onunla beraber ölecek

And yet his experience is going to die with him

Şafakla beraber , Kartaca ilerleyişi devam etti.

At dawn, the Carthaginian march resumes.

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

Together, they make an intimidating crowd...

üstelik değerli eşyaları ile beraber gömülüyor

moreover, he is buried with his valuables

Uzay mekiğinin içerisinde bir insanla beraber

With a person in the space shuttle

Bu oran Cumhuriyet'le beraber artış gösterecekti

This rate would increase with the Republic.

Ya beraber gelin bilgisayar yapalım desem

Come on, let's make a computer together

Beraber Washington Post'ta makale bile yayınladılar.

They both even published an article together in the Washington Post.

Bütün kilise çanları beraber çalmaya başladı.

All the church bells started ringing together.