Translation of "Kitapçıda" in English

Kitapçıda ders kitapları satıyorlar.

They sell textbooks at the bookstore.

Akşamı bir kitapçıda geçirdim.

I spent the evening in a bookstore.

Tom şu an kitapçıda.

Tom is at the bookstore right now.

Kitapçıda çok sayıda kitap aldı.

He bought a number of books at the bookstore.

Mary yerel bir kitapçıda çalışır.

Mary works at a local bookstore.

Bu kitapçıda kitap okumak yasaktır.

It is forbidden to read books in this bookshop.

Onu herhangi bir kitapçıda alabilirsin.

You can buy it at any bookstore.

O, kitapçıda birçok kitap aldı.

He bought many books at the bookstore.

Kitabı tesadüfen o kitapçıda buldum.

I found the book at that bookstore by chance.

Hiç kitapçıda Taninna ile tanıştınız mı?

Have you ever met Taninna at the bookstore?

Ben şimdilik o kitapçıda çalışmak istiyorum.

For the time being I want to work at that bookstore.

Bu kitabı herhangi bir kitapçıda bulamayacaksın.

You won't find this book in any bookstore.

Ben ikinci el kitapçıda bu kitabı buldum.

I found this book in a secondhand bookstore.

Her gün okuldan sonra onu kitapçıda bekledim.

Every day I waited for her at the bookstore after school.

Bazı kütüphane kitapları herhangi bir kitapçıda bulunmayabilir.

Some library books can't be found in any bookstore.

Ben bu kitabı istasyonun önündeki kitapçıda aldım.

I bought this book at the book store in front of the station.

Küçük bir kitapçıda Fransızca-İbranice bir sözlük buldum.

I found a French-Hebrew dictionary at a small bookstore.

Eylül sonuna kadar bir kitapçıda tam gün çalışıyorum.

- I'm working full time in a bookshop until the end of September.
- I am working full-time at a bookshop until the end of September.

Ben ikinci el kitapçıda nadir bir kitapla karşılaştım.

I ran across a rare book in a secondhand bookstore.

Eylül sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışıyorum.

- I'm working full time in a bookshop until the end of September.
- I am working full-time at a bookshop until the end of September.

Ben eylül ayı sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışacağım.

I am working full-time at a bookshop until the end of September.

Eğer kütüphaneden bir kitap ödünç alabilirsem beni onu kitapçıda almak zorunda olmaktan kurtarır.

If I can get a book from the library, it saves me from having to buy it in the bookshop.