Translation of "Akşamı" in English

0.006 sec.

Examples of using "Akşamı" in a sentence and their english translations:

Akşamı nasıl geçirmeliyiz?

How should we spend the evening?

Arkadaşlarımızla konuşarak akşamı geçirdik.

We passed the evening away talking with our friends.

Pazar akşamı gelebilir misin?

Can you come on Sunday evening?

Cumartesi akşamı danslarımız var.

We have dances on Saturday evening.

Salı akşamı hepimiz panikledik.

Tuesday evening we all panicked.

Ben bu akşamı hatırlayacağım.

I'll remember this evening.

Tom Pazartesi akşamı tutuklandı.

Tom was arrested Monday evening.

Cuma akşamı boş musun?

Are you free Friday night?

Pazartesi akşamı Tom'u aradım.

I called Tom Monday evening.

Akşamı bir kitapçıda geçirdim.

I spent the evening in a bookstore.

Kaza, geçen Pazar akşamı gerçekleşti.

The accident took place on the evening of last Sunday.

Bütün akşamı Tom'la konuşarak geçirdim.

I spent the whole evening talking to Tom.

Herkes için akşamı mahvetmek istemiyorum.

I don't want to ruin the evening for everyone.

Cuma akşamı bir parti veriyoruz.

We're having a party Friday evening.

Cuma akşamı bir partiye gidiyorum.

I'm going to a party Friday evening.

Akşamı bir roman okuyarak geçirdim.

I spent the evening reading a novel.

Bütün akşamı onlarla konuşarak harcadık.

We spent the whole evening talking to them.

Onu geçen pazartesi akşamı yazmıştım.

I wrote that last Monday evening.

Tom akşamı kitap okuyarak geçirdi.

Tom spent the evening reading a book.

Tom, 20'si akşamı buradaydı.

Tom was here on the evening of the 20th.

Tom pazartesi akşamı Mary'yi aradı.

Tom called Mary Monday evening.

Tom geçen pazartesi akşamı öldü.

Tom died last Monday evening.

Tom bütün akşamı telefonda geçirdi.

Tom spent all evening on the phone.

Tüm akşamı Tom'la konuşarak geçirdim.

I spent the whole evening talking with Tom.

Ders işlediğim uzun günün bir akşamı

at my Denver elementary school,

Bu akşamı sizinle paylaşmak bir zevkti.

It's been a pleasure to share with you this evening.

O, akşamı bir kitap okuyarak geçirdi.

He spent the evening reading a book.

Bu sessiz bir kış akşamı oldu.

This was a winter evening.

Tüm akşamı anahtarlarımı bulmaya çalışmakla geçirdim.

I spent the whole evening trying to find my keys.

Neden akşamı Tom'la geçirmeyi kabul ettin?

Why did you agree to spend the evening with Tom?

Cuma akşamı, tanımadığım biriyle buluşmaya gidiyorum.

I'm going to go on the blind date Friday evening.

Biz akşamı gülüp fıkra anlatarak geçirdik.

We spent the evening laughing and telling jokes.

O hoş bir sonbahar akşamı idi.

It was a lovely autumn evening.

Fadil Layla'yı cuma akşamı telefonla aradı.

Fadil called Layla on Friday evening.

Tom pazartesi akşamı Mary'yi arayacağını söyledi.

- Tom said he'd call Mary Monday evening.
- Tom said that he'd call Mary Monday evening.

Tom Pazartesi akşamı Mary'yi aradığını söyledi.

- Tom said he called Mary Monday evening.
- Tom said that he called Mary Monday evening.

Tom pazartesi akşamı bir parti veriyor.

Tom is having a party Monday evening.

Tom geçen pazartesi akşamı evde değildi.

Tom wasn't home last Monday evening.

Sami bütün akşamı Leyla ile geçirdi.

Sami spent the whole evening with Layla.

Tom Cumartesi akşamı kız arkadaşını dışarı çıkardı.

Tom took his girlfriend out on Saturday night.

Grubumuz her pazartesi akşamı kilisemizin bodrumunda buluşur.

Our group meets in the basement of our church every Monday evening.

Bizim yerimizde cuma akşamı bir parti veriyoruz.

We're throwing a party Friday evening at our place.

Tom genellikle her pazartesi akşamı beni arar.

Tom usually calls me every Monday evening.

Tom geçen cuma akşamı Mary'yi gezmeye götürdü.

Tom took Mary out last Friday evening.

Pazartesi akşamı en sevdiğin TV gösterimi hangisi?

What's your favorite TV show on Monday evening?

Tüm akşamı birlikte dans etmek için harcadık.

We spent all evening dancing together.

Tom her pazartesi akşamı arkadaşlarıyla poker oynar.

Tom plays poker with his friends every Monday evening.

Tom akşam yemeği için pazartesi akşamı geliyor.

Tom is coming over Monday evening for dinner.

Tom pazartesi akşamı yaptığım aynı şeyi yaptı.

Tom did the same thing I did on Monday evening.

Tom'un pazartesi akşamı evinde bir parti vardı.

Tom had a party at his place Monday evening.

Cuma akşamı benimle film izlemeye gitmek ister misin?

Do you want to go out to a movie with me on Friday night?

Tom pazartesi akşamı çocuklara bakıcılık yapmayı kabul etti.

Tom has agreed to babysit the kids Monday evening.

Ben bütün akşamı Kenji Miyazawa'nın şiirini okuyarak geçirdim.

I spent the whole evening reading the poetry of Kenji Miyazawa.

Gelecek pazartesi akşamı bizim için çocuk bakabileceğini umuyordum.

I was hoping you'd be able to babysit for us next Monday evening.

Geçen cuma akşamı Mary ile bir randevum vardı.

I had a date with Mary last Friday evening.

Tom'un cuma akşamı Mary ile bir randevusu var.

Tom has a date with Mary Friday evening.

Tom Mary'ye Cumartesi akşamı nerede olmayı planladığını sordu.

Tom asked Mary where she planned to be on Saturday evening.

Tom akşamı çocuklarıyla televizyonda basketbol maçı izleyerek geçirdi.

Tom spent the evening watching a basketball game on TV with his children.

Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.

Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.

Biletler 30 dolardır ve konser akşamı kapıda satın alınabilir.

Tickets are $30 and can be bought at the door the evening of the concert.

Tom ve Mary akşamı John'un sorunları hakkında konuşarak geçirdiler.

Tom and Mary spent the evening talking about John's problems.

Anderson ailesi dışında herkes gelecek Perşembe akşamı partiye gidiyor.

Everybody except the Anderson family is going to the party next Thursday evening.

Pazartesi akşamı Tom için bir doğum günü partisi vereceğiz.

We're going to have a birthday party for Tom Monday evening.

Tom her pazartesi akşamı gelir ve benimle müzik çalardı.

Tom used to come over every Monday evening and play music with me.

Tom ve Mary cuma akşamı birlikte bir sinemaya gitmeyi planlıyor.

Tom and Mary are planning on going to a movie together on Friday evening.

Mary ve erkek arkadaşı cuma akşamı bir sinemaya gitmeyi planlıyor.

Mary and her boyfriend are planning to go to a movie Friday evening.

Tom ve Mary cuma akşamı bir akşam yemeği partisi veriyor.

Tom and Mary are having a dinner party Friday evening.

Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.

Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.

Tom, Pazartesi akşamı Mary için bir doğum günü partisi verecek.

Tom is going to have a birthday party for Mary Monday evening.

Perşembe akşamı telefon konferansı için telefon numarası 415-904-8873'dir.

The phone number for the Thursday evening phone conference is 415-904-8873.

Gelecek Cuma akşamı uğramak ve benimle ve arkadaşlarımla poker oynamak isteyebilirsiniz.

You might want to come over and play poker with me and my friends next Friday evening.

Tom ve Mary önümüzdeki cuma akşamı bir hoş geldin partisi verecek.

Tom and Mary are having a house-warming party this coming Friday evening.

Cuma akşamı, üç adam Bay White'ın oteline geldi ve üç oda istedi.

On Friday night, three men came into Mr White's hotel and asked for rooms.

Tom benim gelecek pazartesi akşamı onun için bir doğum günü partisi vermemi istiyor.

Tom wants me to throw him a birthday party next Monday evening.

Yeni aydan sonra birkaç gün batı akşamı gökyüzünde ince bir hilal görürüz.Hilal ay her gece gittikçe büyür ya da şişmanlıyor gibi görünür.

A few days after new moon, we see a thin crescent in the western evening sky. The crescent Moon waxes, or appears to grow fatter, each night.

- 27 Kasım günü gece yatağıma gittiğimde kör kedimi kucağıma aldım ve ona şunu dedim. "Bu dünyada seninle ben yalnız kaldık." Ama iki gün sonra kör kedim öldü ve yapayalnız kaldım.
- 27 Kasım akşamı yatmaya gittiğimde kör kedimi kucağıma aldım ve ona "Sen ve ben bu dünyada yalnız kaldık." dedim. Ama iki gün sonra kör kedim öldü ve ben yapayalnız kaldım.

When I went to bed on the evening of November 27, I picked up my blind cat and said to her, "You and me, we're alone in this world." But two days later, my blind cat died, and I've remained completely and utterly alone.