Translation of "Kendilerinin" in English

0.003 sec.

Examples of using "Kendilerinin" in a sentence and their english translations:

Ve kendilerinin ispatı oldular.

and they are their own proof.

Saldırıyı kendilerinin yönetmesi konusunda ısrar etti.

insisting they will lead the attack.

- Haklarını biliyorlar.
- Onlar kendilerinin haklarını biliyorlar.

They know their rights.

Sadece en gelişmiş medeniyeti kendilerinin inşa ettiğini düşünüyorlardı.

They just thought that they'd developed the most advanced culture.

Polis kızlara, o arabanın kendilerinin olup olmadığını sordu.

The policeman asked the girls if that car was theirs.

Çocuklar kendilerinin kurduğu yeni ağaç evlerinde oynamayı severler.

The children love playing in their new tree house, which they built themselves.

Ki böylece ders çıkarıp kendilerinin en iyi ve faydalı hâllerine gelebilirler.

so that they can learn and become their full and most contributing selves.

Örneğin bazı bölgeler, kendilerinin Osmanlı Devleti'nden koparılacağı görüşüne karşı ondan ayrılmamak yollarına başvuruyor.

Some regions, for example, resort to ways to keep up with the view that they will be disconnected from the Ottoman State.

Onlar kendilerinin boşanması hakkındaki iftiraların tamamen yalan olduğunu beyan ettiler. Fakat rüzgar esmezse ağaç devrilmez, değil mi?

They issued a statement saying that the rumors regarding their divorce were complete nonsense. And yet, there's no smoke without fire.

Eğer Türkçeyi anadili olarak konuşanlar kendi dillerinde yeni, doğal cümleler ekleseler ya da Türkçe olmayan, kendilerinin tamamen anladıkları cümleleri Türkçeye çevirseler, Tatoeba herkes için daha iyi bile bir kaynak olur, mesela İngilizceyi Türkçeyle öğrenenler ya da Türkçeyi İngilizceyle öğrenenler için.

If native speakers of Turkish contribute new, natural-sounding sentences in their own language or translate into Turkish the non-Turkish sentences which they can fully understand, then Tatoeba will become an even better resource for everyone, for example, who is learning English via Turkish or learning Turkish via English.