Translation of "Severler" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Severler" in a sentence and their japanese translations:

Tavşanlar havuç severler.

ウサギはニンジンが大好きだ。

Onlar elma severler.

彼らは、林檎が好き。

Onlar Hokkaido'yu severler.

北海道が大好きです。

Ebeveynler çocuklarını severler.

- 親は子を愛する。
- 親というものは子どもを愛するものだ。

Onlar müziği severler.

- 彼らは音楽を愛しています。
- あいつら音楽が大好きなんだ。

Kediler güneşte oynamayı severler.

猫は日なたで遊ぶのが好きだ。

Erkekler şehvetli kadınları severler.

男性は色っぽい女性が大好きなのです。

Çocuklar davul çalmayı severler.

子供はたいこをたたくのが好きです。

Çocuklar sahilde oynamayı severler.

子供達は浜辺で遊ぶのが好きだ。

Arkadaşlarımın hepsi futbolu severler.

僕の友達はみなサッカーが好きだ。

Onlar Tsuneoki Ikeda'yı severler.

彼らは、池田恒興が好き。

Bütün öğrenciler tatilleri severler.

生徒たちはみんな休日が好きだ。

Kadınlar renkli şemsiyeleri severler.

女性はカラフルな傘を好む。

Çocuklar dışarıda oynamayı severler.

子供は外で遊ぶのが好きだ。

Çocuklar, genellikle şeker severler.

子供は一般には菓子が好きだ。

Johnsonlar parti vermeyi severler.

ジョンソン一家はパーティーをするのが大好きだ。

Birçok Amerikalılar suşi severler.

かなり多くのアメリカ人が寿司を好む。

Genç insanlar macerayı severler.

若者は冒険を愛する。

Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.

子供たちは木登りが好きです。

Öğrencilerden bazıları gitar çalmayı severler.

学生の中にはギターを弾くのが好きなものもいる。

Onlar buluşmayı ve içmeyi severler.

彼らは集まって、酒を飲むのが好きである。

Genel olarak, Amerikalılar kahveyi severler.

- 一般的に言えば、アメリカ人はコーヒーが好きだ。
- なべて言うと、アメリカ人はコーヒーを好む。

Çocuklar çalışmaktan çok oynamayı severler.

子供達は勉強することよりも遊ぶことの方が好きである。

Örümcekler örümcek ağı yapmayı severler.

クモは巣を張りたがる。

Annem ve babam birbirlerini severler.

私の両親はお互いに愛し合っている。

John ve Ann birbirlerini severler.

ジョンとアンは互いに好意を持っている。

İnsanlar birbirlerinin evlerini kontrol etmeyi severler.

- 人は互いの家を詳しく調べるのが大好きだ。
- 人はお互いに家の詮索するのが大好きだ。

- Kadınlar konuşmayı sever.
- Kadınlar konuşmayı severler.

女はしゃべることが好きだ。

Çoğu erkek çocukları TV oyunlarını severler.

たいていの男の子はテレビゲームが好きだ。

Çoğu erkek çocukları video oyunlarını severler.

たいていの男の子はテレビゲームが好きだ。

Sınıftaki tüm öğrenciler Bayan Smith'i severler.

クラスの生徒はみなスミス先生が好きです。

Rekabeti takdir ederler ve etkili iletişimi severler.

競争を奨励し 効率的な コミュニケーションを大事にします

Oyun severler teknolojideki keşiflerin genellikle öncülüğünü yapıyorlar.

ゲーマーは えてして 新技術探求の 最前線にいるものです

Bazı öğrenciler matematik severler ve diğerleri sevmezler.

数学を好きな生徒もいれば、そうでない生徒もいる。

Genel olarak küçük kızlar bebekleri çok severler.

- 一般的に、小さな女の子は人形が好きだ。
- 一般に小さい女の子は人形が好きだ。

- Tom ve Mary'nin her ikisi de eski filmleri severler.
- Hem Tom hem de Mary eski filmleri severler.

トムとメアリーは二人とも古い映画が好きだ。

Öğrenciler genellikle kendi sorunlarını anlayan bir öğretmen severler.

- 生徒たちは一般に自分たちの問題を理解してくれる教師が好きだ。
- 学生は、概して自分たちの抱えている問題を理解してくれる教師が好きだ。

Genellikle öğrenciler kulüp faaliyetlerini derslerinden daha çok severler.

たいてい、学生は学科の授業よりクラブ活動の方が好きだ。

- Avrupalılar şarap içmek isterler.
- Avrupalılar şarap içmeyi severler.

ヨーロッパ人はワインを飲むのが好きだ。

Tıpkı Amerikalıların Beyzbolu sevdiği gibi, İngilizler kriketi severler.

アメリカ人が野球を好むように、イギリス人はクリケットを好む。

Akrepler her zaman çalıları ve taşların altına saklanmayı severler.

サソリは茂みが好きだし 岩の下にかくれてる

Hem babam hem de erkek kardeşim kumar oynamayı severler.

私の父も兄もどちらも賭事が好きです。

Akrepler her zaman küçük çalıların ve taşların altına saklanmayı severler.

サソリは茂みが好きだし 岩の下にかくれてる

Bazı insanlar sıcak köriyi severler ama bu Jeff'in tarzı değil.

辛いカレーを好む人もいるが、ジェフの口にはあわない。

Yaşlı erkekler sadece boğayı vurmak için sokak köşesinde buluşmayı severler.

あの老人たちは街角に無駄話をしに行くのが好きだ。

Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi severler ama birincisi kırmızı şarap için içeriye girerken ikincisi birayı tercih eder.

フランス人もイギリス人も飲むのが好きだが、後者はビールを好むのに対して前者は赤ワインが好きだ。

- Hem babam hem de erkek kardeşim kumara düşkünler.
- Hem babam hem de erkek kardeşim kumarı çok severler.

私の父も兄もどちらも賭事が好きです。