Translation of "Oynamayı" in English

- Hücum oynamayı seviyorum.
- Hücumda oynamayı seviyorum.
- İleride oynamayı seviyorum.
- Atak oynamayı seviyorum.

I like playing offense.

Oynamayı bırakma.

Don't stop playing.

Oynamayı durdurmalısın.

You should stop playing.

Oynamayı seviyoruz.

- We like to play.
- We like playing.

- Basketbol oynamayı severim.
- Basketbol oynamayı seviyorum.

I like to play basketball.

- Kağıt oynamayı severim.
- İskambil oynamayı seviyorum.

I love playing cards.

Basketbol oynamayı seviyorum.

- I like to play basketball.
- I like playing basketball.

Tenis oynamayı bilir.

He can play tennis.

Golf oynamayı bilmiyor.

He doesn't know how to play golf.

Etrafta oynamayı bırak!

Stop monkeying around!

Satranç oynamayı severim.

I enjoy playing chess.

Oyunlar oynamayı bırakalım.

Let's stop playing games.

Oyun oynamayı bırak.

Quit playing games.

Onunla oynamayı kes.

Stop playing with that.

Golf oynamayı severim.

I love to play golf.

Çamurda oynamayı severiz.

- We like playing in mud.
- We like to play in the mud.

Satranç oynamayı seviyorum.

- I love playing chess.
- I love to play chess.

Minecraft oynamayı bırak.

Stop playing Minecraft.

Tom oynamayı durdurdu.

Tom stopped playing.

Beyzbol oynamayı severim.

I like playing baseball.

Futbol oynamayı sever.

He loves to play football.

Poker oynamayı severim.

I like to play poker.

Kumar oynamayı bırakmalısın.

You need to stop gambling.

Saçımla oynamayı bırak.

Stop playing with my hair.

Saçlarınla ​​oynamayı bırak.

Stop playing with your hair.

Köpeğimle oynamayı seviyorum.

I like playing with my dog.

Burada oynamayı seviyorum.

I love playing here.

Futbol oynamayı seviyorum.

I love playing football.

Poker oynamayı biliyorum.

I know how to play poker.

Basketbol oynamayı sever.

- He likes to play basketball.
- She likes playing basketball.

Cirit oynamayı sever.

He likes playing jereed.

- Lucy tenis oynamayı seviyor.
- Lucy tenis oynamayı sever.

Lucy likes playing tennis.

- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- Satranç oynamayı sana öğreteceğim.

I'll teach you how to play chess.

Tom tenis oynamayı bildiğini söyledi fakat oynamayı sevmiyor.

- Tom said he knows how to play tennis, but he doesn't like to.
- Tom said that he knows how to play tennis, but he doesn't like to.

- Tom satranç oynamayı sever.
- Tom satranç oynamayı seviyor.

Tom likes playing chess.

- Tom gine domuzlarıyla oynamayı reddetti.
- Tom hint domuzlarıyla oynamayı reddetti.
- Tom kobaylarla oynamayı reddetti.

Tom refused to play with the guinea pigs.

- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- Ben sana santranç oynamayı öğreteceğim.

I will teach you to play chess.

Geçen sezon oynamayı bıraktı.

He stopped playing baseball last season.

Mike basketbol oynamayı seviyor.

Mike likes to play basketball.

Mahjong oynamayı biliyor musun?

Do you know how to play mahjong?

O, tenis oynamayı sever.

- He is fond of playing tennis.
- He likes to play tennis.

O, futbol oynamayı sever.

- He likes playing soccer.
- He likes to play soccer.

Ben tenis oynamayı seviyorum.

- I like to play tennis.
- I like playing tennis.

Kediler güneşte oynamayı severler.

Cats like playing in the sun.

Bana oyun oynamayı kes!

Stop playing pranks on me!

O, kart oynamayı sever.

He likes to play cards.

Lütfen şapkanla oynamayı bırak.

Please stop playing with your hat.

Ben futbol oynamayı bırakıyorum.

- I quit playing soccer.
- I quit playing football.

Çocuklar sahilde oynamayı severler.

Children like playing on the beach.

Oğlum arabalarla oynamayı sever.

My son likes to play with cars.

O poker oynamayı biliyor.

He knows how to play poker.

Onlar karda oynamayı seviyorlar.

They like to play in the snow.

O kelimelerle oynamayı biliyor.

He knows how to play with words.

Tom bilardo oynamayı sever.

Tom likes to play billiards.

O, oyun oynamayı bitirdi.

He has finished playing.

Tenis oynamayı asla öğrenmedim.

I never learned how to play tennis.

Tom kart oynamayı seviyor.

Tom likes to play cards.

Tom futbol oynamayı sever.

Tom loves to play football.

Tom köpeğimle oynamayı seviyor.

- Tom likes playing with my dog.
- Tom likes to play with my dog.

Tom tenis oynamayı sever.

Tom likes to play tennis.

O, kickball oynamayı sever.

He likes to play kickball.

Oyun oynamayı kes, Tom.

Stop playing games, Tom.

Tom kurbanı oynamayı sever.

Tom loves to play the victim.

Adam futbol oynamayı seviyor.

The man likes to play soccer.

Çin dominosu oynamayı bilmiyorum.

I don't know how to play mahjong.

Sadece poker oynamayı öğrendim.

I just learned to play poker.

Mary bebeklerle oynamayı seviyor.

Mary loves playing with dolls.

Kumar oynamayı bırakmak zorundasın.

You must stop gambling.

Golf oynamayı sever misin?

Do you like to play golf?

Tom sert oynamayı seviyor.

Tom likes to play rough.

Tenis oynamayı göze alamam.

I can't afford to play tennis.

Çocuklar dışarıda oynamayı severler.

Children like playing outside.

Satranç oynamayı biliyor musun?

Do you know how to play chess?

Tom futbol oynamayı seviyor.

Tom likes playing football.

Ben basketbol oynamayı seviyorum.

I love playing basketball.

Tom futbol oynamayı seviyordu.

Tom loved playing football.

Çocuklar futbol oynamayı severler.

Guys love playing football.

Tom rugby oynamayı sevdi.

Tom loved playing rugby.

Çocuk kedilerle oynamayı seviyor.

The child likes to play with the cats.

Tom kumar oynamayı sevmiyor.

Tom doesn't like gambling.

Kedi bahçede oynamayı sever.

The cat loves playing in the garden.

Tenis oynamayı tercih ederdim.

- I would've rather played tennis.
- I would have rather played tennis.

Kızlar evcilik oynamayı sever.

Girls like to play house.

Masa oyunları oynamayı severim.

I like to play board games.

Ben Minecraft oynamayı bırakamıyorum.

I can't stop playing Minecraft.

O futbol oynamayı sever.

She loves to play soccer.

Tom karda oynamayı seviyordu.

Tom liked to play in the snow.

Sana satranç oynamayı öğreteceğim.

I will teach you to play chess.