Translation of "Kaset" in English

Bir kaset alıyorum.

I buy a tape.

Bu kamerada kaset yok.

- There's no film in this camera.
- There's no tape in this camera.

Tom bir kaset dinledi.

Tom listened to a cassette tape.

Kaset kaydedici, onun sesini kaydetti.

The tape recorder has recorded his voice.

Tom videoya bir kaset koydu.

Tom put a tape in the VCR.

Onlar hâlâ kaset yapıyor mu?

Do they still make cassette tapes?

Adam video oynatıcıya bir kaset koyuyor.

Man is inserting a tape into the VCR.

DVD oynatıcılar, video kaset oynatıcıların yerini aldı.

- The DVD player replaced the videotape player.
- DVD players replaced videotape players.

DVD oynatıcı, video kaset oynatıcının yerini aldı.

The DVD player replaced the videotape player.

Bir video kaset kayıt cihazını nasıl kullanacağımı bilmiyorum.

I don't know how to use a VCR.

O mağazadan ucuz bir video kaset kaydedici aldım.

I got a video cassette recorder cheap at that shop.

- Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
- Lütfen video kaydediciye bir kaset yerleştirin ve kayıt düğmesine basın.
- Lütfen video kaydediciye bir kaset yerleştirip kayıt butonuna basın.

Please put a cassette in the VCR and press the record button.

Yeni video kaset kaydedici için iki tane video kasedi satın aldım.

I bought two video tapes for the new VCR.

Eğer oyun kasetinin metal plaka terminali pis ise oyun konsoluna kaset yerleştirildiğinde oyunun başlaması zor olabilir.

If the metal plate terminal of the game cassette is dirty it may be difficult for the game to start when the cassette is inserted into the game console.

Tom eski video kaset çalarını atmak yerine satmaya çalıştı fakat hiç kimse onu almadı bu yüzden sonunda onu attı.

Tom tried to sell his old VCR instead of throwing it away, but no one would buy it, so he ended up throwing it away.