Translation of "Yerini" in English

0.013 sec.

Examples of using "Yerini" in a sentence and their english translations:

yerini alıyor!

into the picture too!

Yerini seviyorum.

I like your place.

Yerini bilmiyor.

He doesn't know his place.

Kendi yerini al.

- Take your seat.
- Get your own place.

Tom'un yerini alacağım.

I'm going to take Tom's place.

Tom'un yerini al.

Take Tom's place.

Senin yerini alamadım.

I couldn't take your place.

Onun yerini alacağım.

I'll replace him.

Onların yerini belirledim.

I've located them.

Onun yerini belirledim.

I've located him.

Onların yerini belirledik.

We've located them.

Onun yerini belirledik.

We've located him.

Tom'un yerini alamazsın.

You can't replace Tom.

Sanırım yerini bulabilmeliyim.

I think I should be able to find your place.

Adalet yerini buldu.

Justice has been served.

Sıvı hacminin yerini aldığı.

same amount of water as its volume.

Efsaneleri arasındaki yerini sağlamıştır

military history.

Bunların yerini aramaya koyuldular.

with shovels and a team of men behind them.

O, evin yerini sordu.

She asked about the location of the house.

Dünyanın birçok yerini görmedi.

He has not seen much of the world.

Annesinin yerini kim alacak?

Who will take the place of his mother?

Onun yerini kim alabildi?

- Who could take the place of him?
- Who could take his place?

Tom masada yerini aldı.

Tom took his place at the table.

Onun yerini kim alabilir?

Who could take the place of him?

Ben babamın yerini alacağım.

I'll take my father's place.

Bisikletlerin yerini arabalar aldı.

Cars took the place of bicycles.

Kasabanın her yerini biliyorum.

I know every inch of the town.

Araba bisikletin yerini aldı.

- Cars took the place of bicycles.
- The car replaced the bicycle.

Biri birinin yerini unutmaz.

One does not forget one's place.

Tom'un yerini alamayacağımı biliyorum.

- I know I can't take Tom's place.
- I know that I can't take Tom's place.

Her şeyin yerini biliyorum.

I know where everything goes.

Kimse senin yerini alamaz.

No one can replace you.

O, Tom'un yerini saptadı.

He has located Tom.

Ken Tom'un yerini belirledi.

Ken has located Tom.

Mary Tom'un yerini buldu.

Mary has located Tom.

Ben birinin yerini saptadım.

I located one.

Birisi Tom'un yerini aldı.

Somebody's taken Tom's place.

Ben onun yerini alacağım.

I will take his place.

Kim Tom'un yerini alacak?

Who will replace Tom?

Tom Mary'nin yerini alabilir.

Tom could be Mary's replacement.

Tom yerini almak üzere.

Tom is almost in position.

Tom Mary'nin yerini aldı.

Tom took Mary's place.

Asla senin yerini alamadım.

I could never replace you.

Asla onların yerini alamadım.

I could never replace them.

Asla onun yerini alamadım.

I could never replace him.

Onun yerini tespit ettik.

We've located her.

Onun yerini tespit ettiler.

They've located him.

Onun yerini belirlemeye çalışıyoruz.

We're trying to locate her.

Radyo'nun yerini TV aldı.

Radio's been replaced by the TV.

Tom Mary'nin yerini alacak.

Tom is going to replace Mary.

Yaşlı birine yerini verdi.

- She gave her seat to a senior citizen.
- She gave her seat to an elderly person.

Tom onun yerini bilmiyor.

Tom doesn't know his place.

Fadıl yerini teklif etti.

Fadil offered his place.

Sonbaharın yerini kış aldı.

Autumn changed into winter.

Rehinelerin yerini açıklamayı reddettiler.

They refused to disclose the location of the hostages.

Adalet daima yerini bulmaz.

Justice doesn't always prevail.

Tom'un yerini kim alabilir?

Who could take Tom's place?

Yerini yaşlı kadına verdi.

She gave her seat to the old woman.

Tom, Mary'nin yerini doldurabilir.

Tom could replace Mary.

Öncelikle, size yerini zaten gösterdim.

At first, I already showed you this location.

Aile üyelerine yemeğin yerini gösteriyor.

leading other members of the family to a meal.

Onun yerini alır mısın, Leo?

Can you take his place, Leo?

Televizyonun kitapların yerini alacağını sanmıyorum.

- I don't think TV will ever take the place of books.
- I don't think that TV will ever take the place of books.

Rahip hasta adamın yerini aldı.

The priest took the sick man's place.

Babam yerini masanın başına aldı.

- Father took his place at the head of the table.
- Father took his place at head of the table.

Makinelerin insanların yerini alması imkansızdır.

- It is impossible to substitute machines for people.
- It's impossible to substitute machines for people.

Olay yerini detaylı olarak tanımladı.

She described the scene in detail.

Onlardan hiçbiri Mary'nin yerini tutamıyor.

None of them can hold a candle to Maria.

Nasıl, yeni yerini beğeniyor musun?

How do you like your new place?

Polis Tom'un gizlenme yerini buldu.

The police found Tom's hideout.

Hiç bir yerini kırdın mı?

- Have you ever broken a bone?
- Did you ever break a bone?

Belki, o gerçek yerini buluyor.

Maybe, she will find her true place.

Televizyonun, kitapların yerini alacağını sanmıyorum.

- I don't think television will take the place of books.
- I don't think that television will take the place of books.

Elektrikli trenler uçakların yerini aldı.

The electric trains have taken the place of airplanes.

Ben Tom'un yerini alıyor olacağım.

I'll be taking Tom's place.

Tom'un yerini bulmada güçlük çekiyoruz.

We're having difficulty locating Tom.

Tom'un gizli saklanma yerini buldum.

I found Tom's secret hiding place.

Benim aşçılığım anneninkinin yerini tutamaz.

My cooking cannot hold a candle to Mother's.

Onlar arabamdaki lastiklerin yerini değiştirdiler.

They rotated the tires on my car.

Hiçbir makine senin yerini alamaz.

No machine could replace you.

Sadece senin yerini temizlemeyi bitirdim.

I just finished cleaning your place.

Kurtarma ekibi kurbanların yerini saptadı.

The rescue team located the victims.

Onların yerini tespit etmeye çalışıyoruz.

We're trying to locate them.

Onun yerini tespit etmeye çalışıyoruz.

We're trying to locate him.

Hiç kimse Tom'un yerini alamaz.

Nobody can replace Tom.

Hiç kimse senin yerini almayacak.

Nobody will ever replace you.

Tom'un yerini almak zor olacak.

Tom will be hard to replace.

Onun doğum yerini biliyor musun?

Do you know his birthplace?

Yolcu vagonlarının yerini otomobiller aldı.

Automobiles replaced carriages.

Satranç oyuncusu rakibinin yerini düzeltti.

The chess player put his opponent in check.

Fadil, Dania'nın cesedinin yerini söyledi.

Fadil gave up the location of Dania's body.