Translation of "Dinledi" in English

Tom dinledi.

- Tom listened.
- Tom obeyed.

Tavsiyemi dinledi.

He followed my advice.

Kim dinledi?

Who listened?

Sabırla dinledi.

She listened patiently.

- Sami hikayeyi dinledi.
- Sami anlatıyı dinledi.

Sami listened to the story.

Ricamı nezaketle dinledi.

- She readily listened to my request.
- She kindly listened to my request.
- She graciously listened to my request.

Hoparlöre yakın dinledi.

He listened closely to the speaker.

O onu dinledi.

She listened to him.

Kulağıyla kapıyı dinledi.

He listened with his ear to the door.

Tom beni dinledi.

Tom listened to me.

Tom sessizce dinledi.

Tom quietly listened.

O beni dinledi.

She listened to me.

Tom haberleri dinledi.

Tom listened to the news.

Tom, Mary'yi dinledi.

Tom listened to Mary.

Tom dikkatle dinledi.

Tom listened intently.

Tom sadece dinledi.

Tom just listened.

Tom dikkatlice dinledi.

Tom listened attentively.

Onlar dikkatle dinledi.

They listened intently.

Tom duyuruyu dinledi.

Tom listened to the announcement.

Allah dualarımı dinledi.

God listened to my prayers.

John dikkatle dinledi.

John listened carefully.

Tom sabırla dinledi.

Tom listened patiently.

Sami, Leyla'yı dinledi.

Sami listened to Layla.

Sessizce onu dinledi.

He listened to her in silence.

Sami sohbeti dinledi.

Sami heard the conversation.

Kıpırdamadan sessizce dinledi.

He stood motionless, listening carefully.

- Tom damar şarkılar dinledi.
- Tom hüzünlü parçalar dinledi.

Tom listened to sad music.

- Hoparlöre yakın dinledi.
- O, konuşmacıyı dikkatle dinledi.
- Konuşmacıya yakından kulak astı.
- Konuşmacıyı yakından dinledi.

He listened closely to the speaker.

Onlar dersi dikkatle dinledi.

- They attended the lecture.
- They listened to the lecture very attentively.

Oturdu ve radyo dinledi.

He sat and listened to the radio.

Tom ilgi ile dinledi.

Tom listened with interest.

O, saatlerce müzik dinledi.

She listened to music for hours.

Öğretmen açıklamamı dikkatle dinledi.

The teacher listened attentively to my explanation.

Seve seve ricamı dinledi.

She readily listened to my request.

Kendi odasında müzik dinledi.

- He listened to music in his own room.
- She listened to music in her own room.

Tom beni dikkatle dinledi.

Tom listened to me attentively.

O, odasında müzik dinledi.

He listened to music in his room.

Sanırım Tom nasihatimi dinledi.

I guess Tom took my advice.

Tom radyoda haberleri dinledi.

Tom listened to the news on the radio.

Tom, Mary'yi sabırla dinledi.

Tom listened to Mary patiently.

İnsanlar spikeri dikkatlice dinledi.

The people listened to the speaker attentively.

Tom seni dinledi mi?

Did Tom listen to you?

Erkek çocukları dikkatle dinledi.

The boys listened attentively.

Tom sabırla Mary'yi dinledi.

Tom patiently listened to Mary.

Tom okyanusun sesini dinledi.

- Tom listened to the sound of the ocean.
- Tom listened to the sound of the sea.

Tom Mary'nin söylediklerini dinledi.

Tom listened to what Mary was saying.

Tom bir kaset dinledi.

Tom listened to a cassette tape.

Oğlunu överken dikkatlice dinledi.

She listened very carefully when I praised her son.

Tom beni dikkatlice dinledi.

Tom listened to me carefully.

O benim fikrimi dinledi.

He listened to my opinion.

Gözleri kapalı müzik dinledi.

He listened to the music with his eyes closed.

O, CD'leri rastgele dinledi.

She listened to her CDs at random.

Tom Mary'nin hikâyesini dinledi.

Tom listened to Mary's story.

Tom orman seslerini dinledi.

Tom listened to the sounds of the forest.

Tom benim fikrimi dinledi.

Tom listened to my opinion.

Tom Mary'yi dikkatle dinledi.

Tom paid very close attention to Mary.

Tom söylenenleri dikkatle dinledi.

Tom paid close attention to what was being said.

Herkes Tom'un hikayesini dinledi.

Everyone listened to Tom's story.

Sami sesli postayı dinledi.

Sami listened to the voice mail.

Mary dedesinin hikayelerini dinledi.

Mary listened to her grandfather's stories.

Mary, büyükannesinin hikayelerini dinledi.

Mary listened to her grandmother's stories.

O Skura'yı dikkatlice dinledi.

She listened carefully to Skura.

- Tom, dalgaların sahile vurma sesini dinledi.
- Tom, dalgaların sahile vurmasını dinledi.

Tom listened to the sound of the waves crashing on the beach.

Sadece birkaç kişi onu dinledi.

Only a few people listened to him.

Kız gözlerini kapatarak papazı dinledi.

The girl, closing her eyes, listened to the pastor.

Öfkesine rağmen, sabırla beni dinledi.

In spite of his anger, he listened to me patiently.

O tek başına müzik dinledi.

He listened to music by himself.

Nazik bir şekilde ricamı dinledi.

She kindly listened to my request.

Tom gözlerini kapayıp müziği dinledi.

Tom closed his eyes and listened to the music.

Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.

Everyone but Tom listened intently.

Tom bütün gün radyo dinledi.

Tom listened to the radio all day.

O sandalyede otururken beni dinledi.

Sitting on the chair, she listened to me.

Tom Mary'nin şarkı söylemesini dinledi.

Tom listened to Mary singing.

Tom bir an için dinledi.

Tom listened for a moment.

Tom bir dakika boyunca dinledi.

Tom listened for a minute.

Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi.

She listened very carefully when I praised her son.

Onlar en azından beni dinledi.

At least they listened to me.

Tom kulağını kapıya koyup dinledi.

Tom put his ear to the door and listened.

O, genç vaizin vaazını dinledi.

She listened to the young preacher's sermon.

Tom'un haricinde herkes dikkatlice dinledi.

Everyone but Tom listened carefully.

Kate bütün gün radyo dinledi.

Kate listened to the radio all day.

Tom hareketsiz durdu, dikkatlice dinledi.

Tom stood motionless, listening carefully.

Tom oturdu ve Mary'yi dinledi.

Tom sat and listened to Mary.

- Dikkatle dinliyordu.
- Dikkatli biçimde dinledi.

He listened carefully.

Sami birkaç Kuran ayeti dinledi.

Sami listened to a few verses from the Quran.

Sami çocukların televizyon programlarını dinledi.

Sami listened to children's TV programs.

Sami kasetin diğer yarısını dinledi.

Sami listened to the other half of the tape.

Sami camide cuma hutbesini dinledi.

Sami listened to the Friday sermon at the mosque.

O kızgındı, ama sabırla beni dinledi.

He was angry, but he listened to me patiently.

O, dinledi ama bir şey duymadı.

He listened, but heard nothing.

Tom derin bir ilgi ile dinledi.

Tom listened with deep interest.

Kız gözlerini kapattı ve papazı dinledi.

The girl closed her eyes and listened to the pastor.

Tom söylediğin her şeyi dinledi mi?

Did Tom listen to everything you said?