Translation of "Karşılığını" in English

0.008 sec.

Examples of using "Karşılığını" in a sentence and their english translations:

- Karşılığını vereceğim.
- Zahmetinizin karşılığını alacaksınız.

I'll make it worth your while.

Paramın karşılığını aldım.

I got my money's worth.

Çabalarınız yakında karşılığını verecek.

Your efforts will soon pay off.

Ben paranın karşılığını vereceğim.

I'll provide value for money.

Bu iş karşılığını ödemiyor.

- This work doesn't pay.
- This job doesn't pay.

O riskin karşılığını aldık.

That risk paid off.

Riskli girişimimizin karşılığını aldık.

Our gamble paid off.

Paranın karşılığını alıyor musun?

Are you getting your money's worth?

Dürüstlük uzun vadede karşılığını alır.

Honesty will pay in the long run.

Dürüstlük her zaman karşılığını vermez.

Honesty doesn't always pay.

Çabalarınız bir gün karşılığını verecektir.

- Your efforts will pay off one day.
- Your efforts will one day bear fruit.

Bu kelimenin karşılığını biliyor musunuz?

Do you know what this word's equivalent is?

Bana dolar olarak karşılığını ver.

Give me the equivalent in dollars.

Tanrı, çalışkan insanlara karşılığını verir.

God rewards diligent people.

Tom parasının karşılığını almak istedi.

Tom wanted to get his money's worth.

Tom'un sıkı çalışması karşılığını aldı.

- Tom's hard work has paid off.
- Tom's hard work has been rewarded.

Ama 90'larda zararın karşılığını aldı.

but the 90s reaped havoc.

Bu şekilde emeğinizin karşılığını fazlasıyla almayacaksınız.

You're not really going to get a lot of bang for your buck out of that.

- Ben hasar için ödeme yaptım.
- Hasarı telafi ettim.
- Hasarın karşılığını ödedim.

I paid for the damage.

- Tom yaptıkları için ödeyecek.
- Tom yaptıklarının karşılığını ödeyecek.
- Tom yaptığının hesabını verecek.

Tom will pay for what he did.

Bir alana bir bedava kampanyası paranın karşılığını alacağın en iyi yol gibi gelebilir, fakat genellikle...

BOGO can sound like the best way to get more bang for their buck, but often it's simply

- Tom'a yardımcı olabilmek için elimden geleni yaptım, o ise yaptıklarımın karşılığını bu şekilde ödüyor.
- Tom'a yardım edebilmek için elimden ne geliyorsa yaptım, o ise yaptıklarıma karşılık bana bunu reva görüyor.

I did everything I could to help Tom, and this is how he repays me.