Translation of "Japonların" in English

Japonların koyu gözleri vardır.

The Japanese have dark eyes.

Sadece Japonların işkolik olduğunu düşünüyordum.

I thought only Japanese were workaholics.

Japonların bu şekilde düşünme eğilimi vardır.

Japanese people tend to think that way.

Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi.

The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.

Japonların temel beslenmesi pirinç ve balıktan oluşur.

The Japanese's basic diet consists of rice and fish.

Japonların Çinlilerle bir sürü ortak yönü var.

The Japanese have a lot in common with the Chinese.

Amerikalılar Japonların beyzboldan hoşlandığı aynı şekilde futboldan hoşlanıyor.

Americans like football in the same way that Japanese like baseball.

Mühendislerin Japonca öğrenmesi, Japonların İngilizce öğrenmesinden daha zordur.

It is more difficult for engineers to learn Japanese than it is for Japanese people to learn English.

Japonların dört rakamının uğursuz olduğunu düşündüğü doğru mu?

Is it true that Japanese think the number four is unlucky?

Son çalışmaya göre, Japonların ortalama hayat süresi hâlâ artıyor.

According to a recent study, the average life span of the Japanese is still increasing.

Başka ülkelerden insanlar sık sık Japonların yeterince dindar olmadığını söyler.

People in other countries often say that the Japanese are not religious enough.

Bu japonların hayatını açıklıyor, aynı yüz yıl önce olduğu gibi.

This novel describes the life of the Japanese as it was a hundred years ago.

Japonların tanıdıklarına karşı çok cana yakın oldukları ve tanımadıklarına çok ilgisiz oldukları söyleniyor.

It is said that the Japanese are very friendly to those that they know, and very indifferent to those they don't.

Japonların tanıdıkları kişilere karşı nazik oldukları fakat tanımadıklarına karşı oldukça soğuk oldukları söylenmektedir.

It is said that Japanese people are kind to people they know, but rather cold to those they don't.