Translation of "Bakış" in English

0.011 sec.

Examples of using "Bakış" in a sentence and their english translations:

Bakış açısını kaybettin.

You've lost perspective.

Bakış açınızı anlayabiliyorum.

I can understand your point of view.

Bakış açımızı değiştirmeliyiz.

We have to change our point of view.

Mizah anlayışım, bakış açım...

my humor, my perspective.

Bana bir bakış fırlattı.

She gave a glance at me.

Tom'a bakış tarzını gördüm.

I've seen the way you look at Tom.

Sanırım bakış açınızı kaybettiniz.

I think you've lost your perspective.

Bu benim bakış açım.

That's my point of view.

Onun bakış açısı sınırlıdır.

Her viewpoint is limited.

Farklı bakış noktalarımız var.

We have different points of view.

Diğer bakış açıları var.

There are other aspects.

Onların bakış açısını görüyorum.

I see their point.

Tom'un bakış açısını anladım.

I understood Tom's point of view.

Bakış açınızı takdir ediyorum.

I appreciate your point of view.

O zaman bakış açınız değişmez --

then your view won't change --

Ve bu yeni bakış açısıyla

And from this new vantage point,

çok değişik bakış açılarından yararlandın.

towards building smart algorithms at Netflix.

O bize bir bakış fırlattı.

She threw a glance at us.

Yüzünde dalgın bir bakış vardı.

He had an absent look on his face.

Bir bakış her şeyi söyleyebilir.

A gaze can tell anything.

Onlar benim bakış açımı onayladılar.

They accepted my point of view.

Onun sana bakış tarzını gördüm.

I've seen the way he looks at you.

Onun siyasi bakış açısını onaylıyorum.

I share his political perspective.

Mary'nin bana bakış şeklini sevdim.

I liked the way Mary looked at me.

Bakış açına hepimiz ilgi duyardık.

We'd all be interested in your point of view.

Onlar benim bakış açımı benimsediler.

They adopted my viewpoint.

Gerçeklik sadece bir bakış açısıdır.

Reality is just a point of view.

Onun bakış açısından o haklı.

From his point of view he's right.

Tom Mary'nin bakış açısını anlamadı.

Tom didn't understand Mary's point of view.

Herkesin kendi bakış açısı vardır.

Everyone has their own point of view.

Bize bakış açını verebilir misin?

Can you give us your point of view?

Jane bize bir bakış attı.

Jane threw a glance at us.

Bu geçerli bir bakış açısıdır.

This is a valid point of view.

Tom Mary'nin bakış tarzını seviyor.

Tom likes the way Mary looks.

Benim bakış açım sizinkine benzer.

My perspective is similar to yours.

Benim bakış açımdan, eylemi göremiyorum.

From my vantage point, I can't see the action.

Tom'un Mary'ye bakış biçimini gördüm.

I've seen the way Tom looks at Mary.

- Bu aşırı derecede iyimser bir bakış.
- O, çok fazla iyimser bir bakış.

That's an overly optimistic view.

En azından bir komedyenin bakış açısından.

at least from a comedian’s perspective.

Okullarımızı yeni bir bakış açısıyla görelim.

Let us see our schools in a new light.

çerçevemizi küresel bakış açısına genişletmemiz lazım.

we have to enlarge our frame to a global view

Yeni bir bakış açısı edinmemiz lazım,

We will need to shift to a new paradigm

Bir bakış sunuyor dediğimde kastettiğim bu.

because it offers you a glimpse into the window of the context.

Ve üç farklı, rekabetçi bakış açısı.

and three increasingly different, competing views.

Önemli olarak TSSB bakış açısından bakarsak

Now, importantly, from the perspective of PTSD,

Bu kurumlara bakış açısını değiştirmek zorundayız.

the way that people see these institutions.

Tamamen ekonomik bir bakış açısından bakarsak

So, from a purely economic point of view:

O anda tüm bakış açım değişiyor

And my perspective changes at that moment,

Bakış açım bilişsel bir dönüşüm geçiriyor,

My perspective shifted cognitively,

Kendi bakış açılarını da iyi sunmuyorlar.

not making them well-rounded in their worldview.

Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.

Let's look at the problem from a different point of view.

Sorunu onun bakış açısından görmeye çalış.

Try to see the problem from her point of view.

Bana bakış şekli beni çok kızdırdı.

The way he looked at me irritated me very much.

Yeni bir bakış açısı elde etmelisin.

You need to get a new perspective.

Onlar benim bakış açımı kabul ettiler.

They adopted my point of view.

Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.

- We should consider the problem from a child's point of view.
- We should consider the problem from a child's perspective.

Onun bir bakış açısı sorunu var.

She has an attitude problem.

O bana etkili bir bakış verdi.

He gave me a penetrating gaze.

O, çok fazla iyimser bir bakış.

That's an overly optimistic view.

Tom Mary'ye anlamlı bir bakış attı.

Tom gave Mary a meaningful look.

Tom'un sana bakış tarzını gördün mü?

- Did you see the way Tom looked at you?
- Did you see the way that Tom looked at you?

Tom Mary'ye uğursuz bir bakış attı.

Tom gave Mary a sinister look.

O sizin bakış açınıza bağlı olabilir.

That might depend on your point of view.

Tom'un yüzünde düşünceli bir bakış vardı.

Tom had a thoughtful look on his face.

Tom, John'un Mary'ye bakış tarzını sevmiyor.

Tom doesn't like the way John looks at Mary.

Benim bakış açımdan işler iyi gidiyor.

Things are going well from my perspective.

Tom bana anlamlı bir bakış attı.

Tom gave me a meaningful look.

Evlilik hayattaki bakış açınızı nasıl değiştirdi?

How has marriage changed your perspective in life?

Bunu benim bakış açısından görmeye çalışın.

Try to see it from my point of view.

Bunu onun bakış açısından görmeye çalışın.

Try to see it from his point of view.

Bunu onun bakış açısından görmeye çalış.

Try to see it from her point of view.

Bunu onların bakış açısından görmeye çalışın.

Try to see it from their point of view.

Onu Tom'un bakış açısından görmeye çalışın.

Try to see it from Tom's point of view.

Ona Tom'un bakış açısından bakmaya çalışın.

Try to look at it from Tom's point of view.

Tom bana komik bir bakış attı.

Tom gave me a funny look.

Roman, kahramanın köpeğinin bakış açısıyla yazılmıştır.

The novel is written from the perspective of the protagonist's dog.

Benim bakış açımdan üç seçeneğimiz var.

The way I see it, we've got three options.

- Bu aşırı derecede iyimser bir bakış.
- O, çok fazla iyimser bir bakış.
- Pollyannacılık bu.

That's an overly optimistic view.

Farklı bir bakış açısını onlara nasıl sunacağımı,

or how could I help them get a different perspective

Alıştığımız ilerlemeyi devam ettirebileceğimiz bir bakış açısı.

to continue to make the kind of progress to which we have become accustomed.

İlki aktif olarak farklı bakış açıları aramaktır.

The first is to actively seek other viewpoints.

Yaptığınız çalışmaya okuyucunun bakış açısıyla bakmanız lazım.

and look at what you've done from the perspective of the reader.

"Gerçek bir Uruguaylının bakış açısı bu şekildedir."

This is a genuine Uruguayan attitude.

Biz konuyu eğitimsel bir bakış açısından tartıştık.

We discussed the matter from an educational point of view.

Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi.

The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.

Bu size benzersiz bir bakış açısı kazandırır.

It gives you a unique perspective.

Bu oyunun feminist bir bakış açısı vardır.

This play has a feminist point of view.

O, Kate'in bakış açısına göre çok çalışıyor.

From Kate's point of view, he works too much.

Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.

Your way of looking at something depends on your situation.

Dünyayı çok komünist bir bakış açısından görüyor.

He sees the world from a very communist point of view.

Bakış açını anlıyorum, fakat aynı fikirde değilim.

I understand your point of view, but don't agree with it.

Bence bu TED'in bakış açısından sohbetin sadece başlangıcı.

this, I think, from TED's point of view is just the start of the conversation.

Şu bir gerçek, sert politik bakış açısından bakınca,

It is true, from a strictly political point of view there are still many reprehensible

İnsanlar hayata bakış açısı yönünden çok farklı olurlar.

People greatly differ in their views of life.

O benim bakış açımı destekleyen bir konuşma yaptı.

He made a speech in which he supported my point of view.

Tom farklı bir bakış açısına sahip gibi görünüyor.

Tom seems to have a different point to view.