Translation of "Ortak" in English

0.011 sec.

Examples of using "Ortak" in a sentence and their english translations:

ortak oldular.

that provided alternative sanctions.

Ortak olmalıyız.

We should be partners.

Ortak oldum.

I made partner.

- Ortak değerlikli bağ nedir?
- Ortak bağ nedir?

- What is a covalent bond?
- What's a covalent bond?

Bir ortak sorun

one common problem,

Çoğu özelliğimiz ortak.

I mean, we share the most traits in common.

Biz ortak değiliz.

We're not partners.

Bir ortak aramıyorum.

I'm not looking for a partner.

Tom ortak oldu.

Tom made partner.

Ortak olmak istiyordum.

I wanted to participate.

Ortak arkadaşlarımız var.

We have friends in common.

Tom büyük ortak.

Tom is a senior partner.

- Bizim ortak bir şeyimiz yok.
- Ortak hiçbir şeyimiz yok.

We have nothing in common.

Ortak bir noktaları var.

They have something in common.

Herkesle ortak nokta bulabilirler,

they can find common ground with anyone,

ortak bir müdahaleyle karşılanmadı.

has not been met with a common response.

Ortak bir kanı yok.

And there's no consensus.

Burada ortak olan şey,

And what's common here

Çünkü kararlar ortak alınır

Because decisions are taken jointly

Cibuti, Çin'le ortak gümrük

Djibouti will create a

Hepimizin ortak noktası nedir?

What do all have in common?

Ortak çok arkadaşlarımız var.

We have a lot of friends in common.

Ortak bir şeyimiz var.

We have something in common.

O, ortak bir bilgi.

That's common knowledge.

Ortak hiçbir şeyimiz yok.

- We have nothing in common.
- We've got nothing in common.

Sanırım ortak yanımız var.

I think we have something in common.

Sadece Tom'la ortak oldum.

I just made Tom partner.

Çok ortak yanımız yok.

We don't have a lot in common.

Hiç ortak noktamız yok.

We have nothing at all in common.

Bizim ortak çıkarlarımız var.

We have common interests.

Ortak bir arkadaşımız var.

We have a mutual friend.

Biz rakibiz, ortak değil.

We're competitors, not partners.

Ortak birçok şeyimiz var.

We have a lot in common.

Ortak noktada buluşmayacak mıyız?

Won't you meet me halfway?

Ortak hiçbir noktamız yoktu.

We had nothing in common.

Bir ortak buldun mu?

Did you find a partner?

Bu araçlar ortak kullanımdadır.

These implements are in common use.

Ortak birkaç şeyimiz var.

We have something in common.

Ortak hiçbir şeyimiz yoktu.

We never had anything in common.

Ortak çıkarları paylaşıyor musunuz?

Do you share common interests?

Ortak çok şeyimiz var.

- We have many things in common.
- We have a lot of things in common.

Ortak arkadaş aracılığıyla tanıştık.

We met through a mutual friend.

Ne ortak noktaları var?

What do they have in common?

Ortak bir düşmanımız var.

We have a common enemy.

Görünüşleri farklı olmasına rağmen ortak parti içerisinde ortak argümanlara sahipler.

it looks like, arguments are a common thing in the party.

- Onların pek çok ortak yanı var.
- Birçok ortak noktaları var.

They have a lot in common.

- Çok fazla ortak noktamız var.
- Çok fazla ortak yanımız var.

We have so much in common.

Annemin de ortak ebeveyni olabilirdi.

my mother would have had a co-parent, too.

ortak değerleri olduğunu mu düşünüyor?

with the Commonwealth countries,

Ayrıca üstün düzeyde ortak çalışabiliyoruz.

And we also turn out to be the supreme cooperators.

Inanılmaz fedakârlığımız ve ortak çalışmamız.

our amazing altruism and cooperation.

Ortak varlık satılamaz, başkasına verilemez

A common can't be sold, it can't be given away,

Ortak ilgi alanlarımızın bizi yakınlaştıracağı

A world where we can bond with each other over our shared interests

ortak bir mutfaktan çay içebilir.

partake in tea through a common kitchen.

Keşke beraber ortak birşey yapabilselerdi

I wish they could do something together

Fakat ortak Dominik şirketlerinden ihracat ...

But exports from common Dominican companies...

Ortak bir sürü sempatimiz var.

We have a lot of sympathies in common.

Birçok Asyalının ortak dili İngilizce'dir.

The common language of many Asians is English.

Onunla ortak hiçbir şeyim yok.

I have nothing in common with her.

Onların ortak bir şeyi yok.

They have nothing in common.

Ortak çok şeyimiz olduğundan eminim.

- I am sure we have a lot in common.
- I'm sure we have a lot in common.

Onunla ortak bir şeyim yok.

I have nothing in common with him.

Ortak çok şeyimiz olduğuna eminim.

- I am sure we have a lot in common.
- I'm sure we have a lot in common.

Onların ortak bir şeyi var.

They have something in common.

Onunla ortak hiçbir şeyi yok.

She has nothing in common with him.

Bizim çok ortak yanımız yok.

We don't have much in common.

Onunla çok ortak noktam yok.

I have nothing much in common with him.

Çok az ortak yanımız var.

We have very little in common.

Bir sürü ortak noktamız var.

- We have a lot in common.
- We've got a lot in common.

Onların hiç ortak yanı yok.

They don't have anything in common at all.

Ortak bir bildiri üzerinde anlaştılar.

They agreed on a joint statement.

Onunla çok ortak yönüm var.

I have much in common with him.

Onların birbirleriyle ortak yanı var.

They have something in common with each other.

Ortak çalışmaya dayalı bir çabaydı.

It was a collaborative effort.

Onlarla ortak bir şeyim yoktu.

I had nothing in common with them.

Hepsinin ortak bir yönü var.

They all have one thing in common.

Onların ortak bir yönü var.

They have one thing in common.

Bunu ortak bilgi olduğunu düşünüyorum.

I think that's common knowledge.

Onların bizimle ortak yönü yok.

They have nothing in common with us.

İkinizin ortak çok şeyi olmalı.

You two should have a lot in common.

Bu burada ortak bir tutum.

That's a common attitude here.

Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.

They had been working together for common interests.

Bizim ortak bir şeyimiz yok.

- We have nothing in common.
- We've got nothing in common.

Bizim ortak çok şeyimiz var.

We have many things in common.

Tom'la pek ortak noktam yok.

I don't have much in common with Tom.

Tom'la ortak hiçbir şeyim yok.

I have nothing in common with Tom.

Benimle çok ortak yanınız var.

You have a lot in common with me.

Seninle çok ortak yanım var.

I have a lot in common with you.

Tom nasıl bir ortak oldu?

How did Tom get to be a partner?

Onunla hiç ortak yönümüz yok.

He and I have nothing in common.

Cezayir bölgede güvenilir bir ortak.

Algeria is a reliable partner in the region.

Ortak bir zemin bulabildiniz mi?

Did you find any common ground?

Birkaç etkili ve ortak prensipte anlaşarak

But by rather agreeing on a few strong, common principles,

Ve ortak bir düşman, yani pandemi,

and a common enemy, the pandemic,

Bu aracı, ortak hatıralar olarak düşünüyorum.

This one I think of as creating shared heirlooms.

çok ortak yanları yokmuş gibi görünüyorlar.

they do not look like they have a lot in common, do they?

Ve yönetimde dolayısıyla ortak şekilde yapılıyor

And it is jointly done in management

Bence para sevgisi hepimiz için ortak.

I think the love of money is common to us all.

Müzik insanlık için ortak bir dildir.

Music is a common speech for humanity.