Translation of "Koyu" in English

0.008 sec.

Examples of using "Koyu" in a sentence and their english translations:

Çorba koyu.

The soup is thick.

- Koyu gözleri severim.
- Koyu gözlerini seviyorum.

I like her dark eyes.

Tom koyu tenli.

Tom has dark skin.

O koyu yeşildi.

It was dark green.

- Koyu siyahtı.
- Lacivertti.

It was dark blue.

Kahvemi koyu alacağım.

I'll take my coffee black.

O koyu tenlidir.

She is dark-skinned.

Araba koyu mavi.

The car is dark blue.

Onun koyu renk saçları ve koyu renk gözleri vardır.

He has dark hair and dark eyes.

Onun koyu renk gözleri ve koyu renk saçları var.

He has dark eyes and dark hair.

Daha koyu ten rengi.

A darker skin tone.

Neden kahveyi koyu seviyorsun?

Why do you like coffee strong?

Koyu kahverengi saçları vardı.

He had dark brown hair.

Tom kahvesini koyu seviyor.

Tom likes his coffee black.

O, koyu makyaj yapar.

She wears heavy makeup.

Onun koyu makyajı iğrençtir.

Her thick makeup is disgusting.

Koyu renk giymeyi sever.

She likes to wear dark colours.

Bu kiraz koyu kırmızı.

This cherry is dark red.

Japonların koyu gözleri vardır.

The Japanese have dark eyes.

Kahveni koyu mu seversin?

Do you like your coffee strong?

Babam kahvesini koyu seviyor.

My father likes his coffee strong.

Bu kahve oldukça koyu.

This coffee is quite strong.

Tom'un koyu saçları var.

- Tom has dark hair.
- Tom's hair is black.

Ben kahvemi koyu severim.

I like my coffee strong.

Babam koyu kahveyi sever.

My father likes strong coffee.

Koyu renk saçlarım var.

I have dark hair.

Evinde koyu renklerden hoşlanmıyor.

He doesn't like dark colors in his home.

Mary'nin uzun koyu renk saçları ve koyu renk gözleri var.

Mary has long dark hair and dark eyes.

Daha koyu ten rengi olmalı."

must have a darker skin tone."

"koyu tenli bir kız için."

"for a dark skinned girl."

Senin kalemin çok koyu renkli.

Your pencil is very dark.

O koyu kahverengi ayakkabılar giyiyordu.

She was wearing dark brown shoes.

Tom başını yastığın altına koyu.

Tom laid his head down on the pillow.

Tom kahveyi çok koyu yaptı.

Tom made the coffee too strong.

Tom koyu renkleri giymeyi seviyor.

Tom likes to wear dark colors.

Koyu kırmızıyı daha çok severim.

I like dark red better.

Mary koyu kahverengi elbise giyiyordu.

Mary wore a dark brown dress.

Tom koyu kahverengi ayakkabı giyiyordu.

Tom was wearing dark brown shoes.

Kahveni hâlâ koyu mu içiyorsun?

Do you still drink your coffee black?

Tom'un koyu kahverengi saçları var.

Tom has dark brown hair.

Tom evinde koyu renklerden hoşlanmaz.

Tom doesn't like dark colors in his home.

Mary'nin güzel koyu saçı vardır.

Mary has beautiful dark hair.

Jackson'lar evlerini koyu kahverengiye boyattı.

The Jacksons had their house painted dark brown.

Tom nadiren koyu renkler giyer.

Tom rarely wears dark colors.

Kahvemi koyu ve sert severim.

I like my coffee dark and strong.

Birkaç koyu gözlük almak istiyorum.

I want to buy some dark glasses.

Koyu bulutlar yağmura işaret eder.

Dark clouds are a sign of rain.

Koyu, kremalı mantar çorbası severim.

I love thick, creamy mushroom soup.

Tom saçını koyu kahverengine boyadı.

Tom dyed his hair dark brown.

Tom'un koyu, gizemli gözleri var.

Tom has dark, mysterious eyes.

Tüm fiiller koyu metinde gösterilir.

All verbs are indicated in bold text.

Şüphelinin koyu renkli saçları var.

The suspect has dark hair.

- Tom koyu tenli.
- Tom esmer.

Tom is dark-skinned.

Leyla'nın koyu renk saçları vardı.

Layla had dark hair.

Arabamı koyu maviye boyatmak istiyorum.

I want to have my car painted dark blue.

Piyano, güzel, koyu kahverengi ahşaptan yapılmıştır.

The piano was made of beautiful, dark brown wood.

Ben, kahvesini koyu sevip sevmediğini bilmiyorum.

I don't know whether she likes her coffee black.

O her zaman kahvesini koyu içer.

He always takes his coffee strong.

Gömleğim kırmızı ve ayakkabım koyu mavidir.

My shirt is red and my shoes are dark blue.

Neredeyse tüm Japonlar koyu saça sahiptir.

Nearly all Japanese have dark hair.

Bana kalırsa, bu kahve çok koyu.

As far as I'm concerned, this coffee is too strong.

Onun koyu mavi gözleri oldukça etkileyiciydi.

Her eyes, a deep blue, were quite impressive.

Bu kahve benim için çok koyu.

This coffee is too strong for me.

Çok koyu bir yeşil çay içti.

He drank too much strong green tea.

O her zaman koyu giysiler giyer.

He always wears dark clothes.

Sen her şeyi koyu renklerde görüyorsun.

You see everything in black colours.

O koyu renkli bir kazak giymişti.

He wore a dark sweater.

O koyu mavi bir eşarp taktı.

She wore a dark blue scarf.

Amanda ve Jason'un koyu saçı var.

Amanda and Jason have dark hair.

Tom koyu kahverengi bir ceket istiyor.

Tom wants a dark brown coat.

- Koyu kahverengi saçları vardı.
- Saçı kahverengiydi.

His hair was brown.

O her zaman koyu kahve içer.

He always drinks black coffee.

Tom her zaman koyu elbiseler giyer.

Tom always wears dark clothes.

Demli ve koyu kahvemi sevme tarzımdır.

Dark and strong is how I like my coffee.

Tom pencereye koyu bir perde astı.

Tom hung a dark curtain over the window.

Tom her zaman kahvesini koyu içer.

Tom always drinks his coffee strong.

Tom koyu renk bir kazak giydi.

Tom wore a dark sweater.

Ben genellikle koyu renk giysiler giyerim.

I usually wear dark clothes.

Mary'nin koyu kırmızı renkli saçı var.

Mary has treacle-coloured hair.

Bir fincan koyu kahve olmadan uyanmak zordur.

It is hard to wake up without a strong cup of coffee.

Lütfen bana da biraz koyu kahve verin.

Please give me some strong coffee as well.

Koyu kahve onu bütün gece uyanık tuttu.

Strong coffee kept her awake all night.

Onun uzun kirpikli güzel koyu gözleri vardı.

He had handsome dark eyes with long lashes.

O koyu saçlı İtalyan bir kızla evlendi.

He married a dark-haired Italian girl.

Bir sürü insan şekerli koyu kahve içer.

A lot of people drink coffee black with sugar.

Tom neredeyse her zaman koyu kıyafetler giyer.

Tom almost always wears dark clothes.

Tom koyu mavi bir takım elbise giydi.

Tom wore a dark blue suit.

Bir fincan koyu kahve uyanmama yardım eder.

A cup of strong coffee helps me wake up.

Tom'un gözlerinin altında koyu renkli halkalar vardır.

Tom has dark circles under his eyes.