Translation of "Istekliydi" in English

0.068 sec.

Examples of using "Istekliydi" in a sentence and their english translations:

Tom istekliydi.

- Tom was eager.
- Tom was passionate.

- Tom bir denemeye istekliydi.
- Tom denemeye istekliydi.

Tom was willing to give it a try.

Tom ayrılmakta istekliydi.

Tom was anxious to leave.

Tom seninle tanışmaya istekliydi.

Tom was anxious to meet you.

Başkan tasarıyı desteklemeye istekliydi.

The president was willing to support the bill.

O, kuşları beslemek için istekliydi.

She was eager to feed the birds.

O, başkalarına yardım etmeye istekliydi.

He was willing to help others.

Tom bir şey denemeye istekliydi.

Tom was willing to try anything.

O kediye bakmak için istekliydi.

He was willing to care for that cat.

Tom eve gitmek için istekliydi.

Tom was eager to go home.

Tom sana yardım etmeye istekliydi.

Tom was willing to help you.

Eylül ayında okula dönmek için istekliydi.

He was eager to return to school in September.

Tom bize yardım etmek için istekliydi.

Tom was willing to help us.

Tom Mary'ye yardım etmek için istekliydi.

Tom was eager to help Mary.

Tom Mary ile konuşmak için istekliydi.

Tom was eager to speak to Mary.

Erkek çocuklarından her biri yarışa katılmaya istekliydi.

Each of the boys was eager to join in the race.

Oysa sonunda, Tom bize yardım etmeye istekliydi.

As it turned out, Tom was willing to help us.

Onlar en son haberi duymak için istekliydi.

They were agog to hear the latest news.

O, yeni bisikletini arkadaşlarına göstermek için istekliydi.

He was eager to show off his new bicycle to his friends.

- Tom başlamaya hevesliydi.
- Tom başlamak için istekliydi.

Tom was eager to get started.

Tom yardıma istekli değildi ama Mary istekliydi.

Tom wasn't cooperative, but Mary was.

Tom onu yapmaya istekliydi ama Mary değildi.

Tom was willing to do that, but Mary wasn't.

Tom her zaman başkalarına yardım etmek için istekliydi.

Tom was always willing to help others.

O, kızlarını kurtarmak için her şeyi yapmaya istekliydi.

She was willing to do anything to save her daughters.

Tom polisle işbirliği yapmak için daha fazla istekliydi.

Tom was more than willing to cooperate with the police.

O her zaman insanlarla tanışmak için çok istekliydi.

He was always very eager to meet people.

O, dürüst, güçlü ve kararlar vermek için istekliydi.

He was honest, strong, and willing to make decisions.

Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.

My sponsor was willing to agree to my suggestion.

Bu sırada Scipio, Hannibal ile savaşta karşılaşmak için istekliydi.

Meanwhile, Scipio is eager to meet Hannibal in battle.

- Sami onu yapmaya istekliydi.
- Sami onu yapmak için hevesliydi.

Sami was willing to do that.

Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.

The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.