Translation of "Hazırlar" in English

0.004 sec.

Examples of using "Hazırlar" in a sentence and their english translations:

Hazırlar mı?

Are they ready yet?

Neredeyse hazırlar.

They're almost done.

Yemeklerimi annem hazırlar.

My mother cooks my meals for me.

Salatayı hazırlar mısınız?

- Could you make the salad?
- Could you prepare the salad?

Peki buna hazırlar mı?

Are they ready?

Bayanlar dans etmeye hazırlar!

The ladies are ready to dance!

Benim yemeklerimi annem hazırlar.

My mother prepares my meals.

Kahvaltı için masayı hazırlar.

She lays the table for breakfast.

Tom kendi şarabını hazırlar.

Tom makes his own wine.

Müziği dinlerken yemeği hazırlar.

She prepares the meal while listening to music.

Tom ve Mary hazırlar.

Tom and Mary are ready.

Bob sabahleyin kahvaltı hazırlar.

Bob cooks breakfast in the morning.

Aşçı lezzetli yemekler hazırlar.

The cook prepares delicious meals.

Ailesi için sağlıklı yemekler hazırlar.

She prepares wholesome meals for her family.

Senin için kim kahvaltı hazırlar?

Who makes breakfast for you?

Onun için kim kahvaltı hazırlar?

Who makes breakfast for him?

Tom ne sıklıkta masayı hazırlar?

How often does Tom set the table?

Benim için yemek hazırlar mısın?

Would you cook dinner for me?

Tom masayı pazartesi, çarşamba ve cuma günleri hazırlar. Mary, masayı diğer günlerde hazırlar.

Tom sets the table on Mondays, Wednesdays and Fridays. Mary sets the table on the other days.

Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.

The cook prepares different dishes every day.

Kız kardeşim bazen akşam yemeğimizi hazırlar.

My sister sometimes makes our dinner.

Onlar ne kadar para ödemeye hazırlar?

How much are they prepared to pay?

Tom ve Mary bunu yapmaya hazırlar.

Tom and Mary are willing to do that.

Karım bu mutfakta çok iyi yemekler hazırlar.

My wife prepares very good meals in this kitchen.

O şef her gün farklı yemekler hazırlar.

That chef prepares different meals every day.

Tom ve Mary bize yardım etmeye hazırlar.

Tom and Mary are willing to help us.

O restoran her gün iki bin yemek hazırlar.

That restaurant prepares two thousand meals every day.

Tom ve Mary bunu sizin için yapmaya hazırlar.

Tom and Mary are willing to do that for you.

Tom her yıl kendi orijinal Noel kartlarını hazırlar.

Tom makes his own original Christmas cards every year.

İyi dinlenmiş ve karnı tok Kartacalılar muharebe meydanına hazırlar.

Well rested and well fed, Carthaginian troops take to the field.

Annem biz onları sevdiğimizden dolayı kahvaltı için bize tatlı çörek hazırlar.

My mother often prepares us doughnuts for breakfast because we love them.

Yirmi dokuz yıldır Çernobil'de radyasyona maruz kalmış tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların ellerinden yemeye hazırlar.

The foxes that have been exposed to radiation in Chernobyl for twenty-nine years no longer fear humans and are willing to eat from their hands.