Translation of "Masayı" in English

Masayı düzeltelim.

Let's straighten up the desk.

Masayı taşıyalım.

Let's move the table.

Masayı hazırladım.

I set the table.

Masayı siliyorum.

I'm wiping the table.

Masayı temizleyeyim.

Let me clear the table.

Masayı hazırlıyorum.

I'm setting the table.

Annem masayı hazırladı.

- Mom spread the table.
- Mom set the table.

Derhal masayı hazırla.

Set the table at once.

Masayı önceden temizle!

Clean the table already!

Tom masayı siliyor.

Tom is wiping the table.

Masayı neden hazırlıyorsun?

Why are you preparing the table?

Tom masayı hazırladı.

Tom set the table.

Ben masayı temizledim.

I cleared the table.

Masayı temizleyebilir misiniz?

Could you clear off the table?

Tom masayı temizledi.

Tom cleared off the table.

Bu masayı kullanıyorum.

I use this desk.

Masayı siler misin?

- Could you dust the table?
- Could you dust off the table?

Sen masayı kuruyorsun.

You are setting the table.

Yumruğu masayı gümletti.

His fist thundered on the table.

Tom masayı hazırlıyor.

Tom is setting the table.

Masayı şimdiden kurdum.

I've already set the table.

Masayı hazırlamalı mıyım?

Should I set the table?

Lütfen masayı silin.

Please wipe off the table.

- Tom tabloyu sildi.
- Tom masayı temizledi.
- Tom masayı sildi.

Tom wiped the table.

Şu mumlar masayı yaktı.

Those candles burned the table.

O, masayı kendine ayırdı.

He had the table to himself.

Masayı bir kenara taşıdı.

He moved the table aside.

Masayı temizleyebilir misin lütfen?

Could you clear the table, please?

O kırık masayı onardı.

He fixed the broken table.

Masayı dışarıya çıkar lütfen.

Take the table outside, please.

Kahvaltı için masayı hazırlar.

She lays the table for breakfast.

Masayı silemem. Bezim yok.

I cannot wipe the table. I don't have a cloth.

Masayı temizlemene yardım edeyim.

Let me help you clear the table.

Tom masayı temizlemeye başladı.

Tom started clearing the table.

Pencerenin yanındaki masayı kullanmayın.

Don't use the table next to the window.

Yemekten sonra, masayı temizledi.

After supper, she cleared the table.

- Sofrayı kur!
- Masayı hazırla!

Lay the table!

- Masayı hazırlayacağım.
- Sofrayı kuracağım.

I'm going to set the table.

Tom masayı temiz sildi.

- Tom wiped the table.
- Tom wiped the table clean.

Tom zaten masayı hazırladı.

Tom has already set the table.

Masayı hazırlamam gerekiyor mu?

Do I need to set the table?

Onlar bu masayı kullandılar.

They used this table.

Masayı kurmaya yardım etmelisin.

You must help set the table.

Lütfen masayı temizler misin?

- Could you please clear the table?
- Could you clear the table, please?

Lütfen masayı siler misin?

Could you please wipe the table?

Bu masayı kendin taşıyabilir misin?

Can you move this desk by yourself?

Nancy masayı kendisi hareket ettiremedi.

Nancy couldn't move the desk herself.

Benim için masayı siler misin?

Would you wipe the table for me?

Lütfen masayı sola doğru kaydır.

Please move the desk to the left.

Miyuki parti için masayı hazırladı.

Miyuki set the table for the party.

Bu masayı sizinle paylaşabilir miyim?

May I share this table with you?

Büyükanne masayı kendi başına taşıdı.

Grandmother carried the table by herself.

O, masayı sağa doğru kaydırdı.

He moved the desk to the right.

Masayı temizlemene yardımcı olabilir miyim?

May I help you clear the table?

Tom masayı temizlemeye devam etti.

Tom resumed clearing the table.

Pencereye yakın masayı alabilir miyim?

Can I pick the desk by the window?

Altı kişi için masayı hazırlayacağım.

I'll set the table for six people.

Tom'un masayı temizlemesine yardım ettim.

I helped Tom clear the table.

Bu masayı onun için alacağım.

I'll buy this desk for him.

Bu masayı taşımama yardım et.

Help me move this desk.

Onun masayı getirmesine yardımcı oldum.

I helped him bring the desk.

Lütfen yemeğinden sonra masayı temizle.

Kindly clear the table after your meal.

Masayı duvara çok yakın koymayın.

Don't put the table so close to the wall.

Onun masayı temizlemesine yardım ettim.

I helped him clear the table.

Masayı hazırlamak için kimin sırası?

Whose turn is it to set the table?

O pencerenin yanındaki masayı kullanmayın.

Don't use the desk by that window.

Lütfen masayı duvarın yanına koy.

Please put the table next to the wall.

Bu masayı Tom için alacağım.

- I'll buy this desk for Tom.
- I'll buy Tom this desk.
- I'll buy Tom this table.

Tom ne sıklıkta masayı hazırlar?

How often does Tom set the table?

Masayı taşımama yardım eder misin?

Could you help me move the table?

Masayı taşımama yardım edebilir misin?

Can you help me move the table?

Masayı hazırlamama yardım eder misin?

Can you help me set the table?

Tom masayı pazartesi, çarşamba ve cuma günleri hazırlar. Mary, masayı diğer günlerde hazırlar.

Tom sets the table on Mondays, Wednesdays and Fridays. Mary sets the table on the other days.

Annem akşam yemeği için masayı hazırladı.

Mother set the table for dinner.

- Lütfen masayı kur.
- Lütfen sofrayı hazırla.

Please set the table.

Eh, en azından ben masayı hazırlayayım.

Well, at least let me set the table.

- Annem sofrayı kurdu.
- Annem masayı hazırladı.

My mother set the table.

Bu masayı taşımama yardım eder misin?

- Will you help me move this desk?
- Would you mind giving me a hand moving this table?

Tom kalktı ve masayı temizlemeye başladı.

Tom got up and began clearing the table.

Düzeltmek için masayı baş aşağı çevirdim.

I turned the table upside down to fix it.

Ailemde babam ve ben masayı temizleriz.

My father and I clear the table in my family.

Biz masayı o pencerenin yanına koyduk.

We put the desk by that window.

En azından masayı hazırlamaya yardım edeyim.

- Well, at least let me set up the table.
- Well, at least let me set the table.
- At least let me help set the table.

Büyük kız masayı hazırlamaya yardım etti.

The older girl helped set the table.

Tom masayı Mary'nin yatak odasına taşıdı.

Tom moved the desk to Mary's bedroom.

Tom masayı Mary'nin yatak odasına taşıttı.

Tom had the desk moved to Mary's bedroom.

Tom ve Mary bir masayı paylaştı.

Tom and Mary shared a table.

Yemeğini bitirdikten sonra lütfen masayı temizle.

Kindly clear the table after you finish your meal.

Tom annesinin masayı kurmasına yardım etti.

Tom helped his mother set the table.

Bu masayı taşımama yardımcı olur musun?

Can you give me a hand with this table?